HANGİ ÇAĞIN, KESİNTİLERİ..?

Elektrik kesintileri! Yine kentin ve bölge illerinin gündeminde. Zaten hiç düşmedi ki?. Ama son bir kaç haftadır, işkenceye dönüşen bir kesinti söz konusu! Arızadan mı, yoksa farklı bir amaç içeren bilinçli bir kesinti uygulaması mı? Her ne ise, denir ya bu kadarı da fazla!

***

Bir değil, iki değil, üç değil! Sanırsın ki, aç kapa oyunu oynanıyor! Hemen her gün, her saat, elektrik kesintisiyle alakalı, öfke selinden beter, tepkiler, telefonlar almıyor değilim. Diyarbakır ahalisine yaşamı zehir eden, elektrik kesintilerine, neden suskunsunuz diye!

***

Suskun değiliz de..  İlgili ve yetkililer mevcut hale karşı, keyfiyet arzı içerisinde. Yoksa, Diyarbakır ve Mardin sınırlarını kapsayan, yangında diri diri 15 insanımız, yanarak ölür müydü? Ya da, her hububat döneminde, DEDAŞ’a tesisatının neden olduğu yangınlarla ilgili dava açılır mıydı?

***

İster şehir merkezi, ister kırsal mahalleler! Olur, olmaz, gün ve saat içerisinde, 1 ila kimi zaman 4 saati aşan elektrik kesintileriyle, yaşam zindana çevriliyor! Her yer karanlık! Mevsimin aşırı derecede sıcak olmasının da etkisiyle, aydınlık kadar, serinleme de kesintiye uğruyor!… İllallah dedirtiyor.

***

Elektronik cihazların yanması da, arızalanması mı?.. Buzdolabındaki gıdaların çürümesi mi?.. Özellikle kırsal da, elektrik kesintileri yüzünden, su pompalarının devre dışı kalıp, bölgenin kerbela hayatı yaşar hale gelmesi mi?.. Yani yekün şekilde, hayat felçe uğratılıyor..

***

21’inci yüz yıldayız! Teknoloji ve uzay çağını yaşıyoruz. Ki kurumun bizatihi kendisi, her fırsatta, şu kadar yatırım, bu kadar yenileme deyip duruyor. Ama gel gör ki, dünyanın hiç bir ülkesinde, bölgesinde, hatta Türkiye’nin hiçbir yerinde yaşanmadığı kadar, Diyarbakır ve yöresinde, elektrik kesintileri, fecaat gibi yaşanıyor!

***

Mevcut hale, okurun mesajında yer aldığı ifade gerçek mi sorgulaması yapıyor insan zihninde! “Bu kesintiler, kasten mi yapılıyor.”  Mevzuyu siyasi mecraya taşıyıp, hükumeti de, zayıf düşüren potaya mı sokulmak isteniliyor… Ahali, sokağa dökülüp, tepki versin, gayretkeşliği mi var? Vaziyet;  ahalinin, sinir uçlarına dökünüyor.

***

Kısacası, büyük bir aymazlık var! Kendimizi Avrupa’yla kıyaslıyoruz ya! İnanın ki, Avrupa’nın her hangi bir ülkesinde, bölgesinde ya da ilinde, ilçesinde, bölgemizin yaşadığı elektrik kesintileri, ya da arızaları veyahut bilinçli uygulamaları yaşanmış olsaydı, yüzde biri dahi olsaydı; yer yerinden oynardı.. Kıyamet kopar, o işletmelerin sözleşmeleri fes edilir, bakan istifa ederdi.

***

Ama biz de, kim takar ahaliyi..! 15 insan öldü, bir şey değişti mi? Tek bir suçlu, fail, derdest edildi mi? Ya da, hükümetten, bakanlıktan, ya da ilin siyasi kurmaylarından, bürokratlarına kadar, kendini sorgulama ya da, bu işi beceremiyoruz deyip çekilen, istifa eden oldu mu? Hayır.

***

Peki, sormak istiyorum Enerji Bakanını gören var mı? 15 kişinin yaşamını yitirdiği yangın faciasında bile, ne Diyarbakır ahalisi ne de Mardin, Enerji bakanını yanında görmedi. Ki biz sahada olmamıza rağmen, izine rastlamadık. 

***

Velhasıl!.. Hizmet yok, eziyet ve işkence var.  Elektrik yok, lakin yüzde 38’lik kazıklama zam var. Tabi, tüm bu fecaat hizmet anlayışına giydirilen bir libas var ki, artık bölge insanı hırsızlıkla itham ediliyor, sanki herkes kaçak elektrik kullanıyormuş gibi bir algı yaratılıyor. Neyse; her yönüyle günahımız çok!

***

“ABİ ÇOK SICAK ABİ.”

45 dereceyi aşan, mevsim sıcaklığı. Yanına giderek etkili olan, nem oranını eklediniz mi; Diyarbakır’da yaşam çekilmez hal alıyor.  Aynen de öyle, nefes almak zorlaştı! İşte böylesi zaman dilimlerinde, kentteki toplu taşıma araçlarıyla seyahat ne yazık ki, işkenceye dönüyor…

***

Niye mi?.. Gerek halk otobüsleri olsun, gerekse de, minibüsler… Ki bu minvalde kaç yazı kaleme aldım, ben bile hatırlayamaz oldum. Ve günde, yüzlerce şikayet telefonu alarak; klimalar çalıştırılmıyor, nefes alamıyoruz, hama girmiş gibi istifleniyoruz diye!

***

Bakınız, bu resmi önceki gün seyir halinde iken çektim!.. Kayapınar bölgesinde, yolcu taşıyan bir minibüs bu! İçi dolu. Şoför klimaları çalıştırmamak için, bulduğu formül, minibüsün tüm camlarını açmış. Bir de, iki kanatlı kapıya açarak, bu şekilde yol alıyor!

***

Tehlikeleri umursamıyor. Hız limitini de zaten takan yok…Yolcu düşecek mi, kapılar seyir halinde iken, yanından geçen araçlara çarpar mı? Kim takar misali keyfiyet var. Belediye sıkma denetim yaptığına dair haber servis ediyor. Ama görünen o ki takan yok!

***

İşin başı eğitim ve tabi ki ceza-i müeyyidenin caydırıcı olma özelliği.. Bu ikisi, birlik sağlamadığı sürece, hiçbir iş sihatlı olmaz. Minibüsçüler odasına çağrım; 20 liralık zammı, aldınız, bari araçlarınıza binenleri insan olarak görüp, öyle muamele yapın. Klimaları da açın!

***

Öyle, “bozukmuş, arıza vermiş, birazdan gidip yaptıracağız” diyerek, ahalinin serzenişini, indir bindirle geçiştirmeyin! Pencerelerin ve kapıların açık tutulmasının da, trafikte ne kadar büyük tehlike doğurduğunu da, düşünün. Çocuk bu, tökezleyip düşmesi, içten bile değil.

***

Geçen hafta şahit olduk, İzmir’de genç kızın kapısı açık, minibüsten düşüp hayatını kaybetti. Ki İstanbul’da halk otobüsü… Nice örnekler verebiliriz, Diyarbakır’dan bile. Bağlarda gördük, genç çocuğun kafa üstü düşüşünü!

***

Velhasıl, ilgili ve yetkililere duyurulur! Klima mevzusunu ciddiye alın. Araçların tehlikeli seyirlerine, çözüm bulun. Yoksa, giden can hepimizden biri olabilir!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ahalisine karşı Salih olmayanın amelinden, hayır beklenmez…