HANGİSİ VİZYONSUZLUK?..
Kime göre, neye göre mi?… Buyrun, en sıcak iki örnek hadiseyi size aktarayım!!!… Bir tarafta “kuru soğan” var.. Diğer tarafta ise “siha gemisi” var.. İkisi aynı teraziye konulduğunda, hangisinin “kalibresi ağır basar..” Neyse karar vermede, sizi düşünce merhalesine bırakıyorum… Ben biraz detaylandırayım, meramı!!!
***
Evet, zat-ı muhterem ekran karşısına geçmiş.. Yaka-paça biraz rötuşlu.. Beyaz gömlek var.. Kravat yok.. Yorgun ve harap düşmüş bir özensizlik… Eee, mutfak hali… Belli ki, hem kendisi hem de ekip arkadaşları, yeterince dersine çalışmamış, yani hazırlanan aşa, su katılmış. Ama kendisine özgü has bir “özgüven” varlığını konuşturuyor?.. Ona pişkinlik demem de, başka bir durum var..
***
Neyse.. Elinde, “güçücük bir kuru soğan..” Loş bir ışık altında, kameranın gözüne sokup, çıkarıyor.. 14 Mayıs’a dair, “seçim propagandası” yapıyor kendince!.. Vaadi açık ve net, bir ifadeyle aktarıyor “ey yurttaş bana bir kulak verin” diye sesleniyor..
***
Ve diyor ki, “biz iktidara gelirsek, kuru soğanı yaza kadar, ucuzlatacağız.. Fiyatını düşüreceğiz…” Bir de, patatesten de haber veriyor.. Soğan da, patates de, “milli mesele” olmaktan çıkarılacak.. Yurttaş soğana, patatese doyacak!…
***
Yaveri de, başka bir arenada konuşuyor.. Vaadi tescilleme adına!!.. Tarihten örnek vererek tescilli şekilde “soğanı nasıl ucuzlatacaklarına” ilişkin taahhütte bulunuyor.. Tarihsel bir formül ekliyor.. Kendince,“kimsenin ne akıl ettiği, ne de icat edebildiği” savıyla, ballandırarak, aktarıyor… “Çözüm formülü biziz” diye..
***
Formül ve örneği de, 90 yıl öncesine ait!.. 30’lu yıllara dayanan, bir çözüm buluşu.. Atatürk’ün “çiftçiye verdiği krediden” söz ediyor.. Eğer ki iktidar olursalar, aynen Atatürk’ün “çiftçiye destek paketi formülünü uygulamaya sokacaklar.. Faizsiz kredi..” İşte, tarihsel vizyon ve ortaya konulan siyasi deha.. Ne derseniz bilmem, ki takdiri size bırakıyorum!…
***
Diğer zata gelirsek.. O da, hem kamera, hem de ahalinin karşısına geçmiş vaziyette, kendinden söz ediyor… Ama takım elbiseli.. Kravatlı.. Yani rüküşsüz, milli irade saygısını gösteriyor.. Dinç ve kendinden emin.. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” vecize sözünü konuşturur gibi!.. İnanmışlık içerisinde, tecrübe konuşur imzasını atıyor..
***
“Şu gördüğünüz, koca gemi var ya!.. Dünyanın ilk siha gemisi.. Bir de Türkiye’de var.. Bir ilk.. Artık hem karada hem de denizde var.. Gözümüz de, kulağımız da o olacak?..” Tıpkı, yeraltı zenginliklerimizi ortaya çıkaran sondaj gemileri gibi.. Bu da, bizim ulusal güvenliğimizin teminatı…
***
Ve bunu icra etmenin sırrını da, “azmin hakimiyetine” bağlıyor Zat!.. Azmet ki, başarıya ulaşasın.. Yüz yılın Türkiyesinde, “Yüzyılın devrimleri böyle olur halkalarına bir halka eklemiş oluyor.. “
***
Önceki gün iktidara gidiş yolunda, yeniden iktidar olursak “yapacakları devrimleri de” sıraladı.. Hele ki, “üretim bandını” arayanlara nispetle şu TOGG araçlarının, seri şekilde, yollarda boy göstermesi.. Önceki gün onlar da, salonun dışında yerlerini aldı.. Bakanlara makam aracı olarak konumlandı…
***
Netice itibariyle, soğanla meşgul olan zat-ı muhterem için, ikmal ettiğimiz değerlendirme sözüyle noktalayalım… Bir tarafta, kuru soğanın fiyatına “çare” diğer tarafta Türkiye’nin ulusal güvenliğini güvence altına alan “siha gemisi?”…Bir de apaçi dansıyla “ülke yönetimine” talip olan vardı?! Deyin hele, tarihsel vizyon ve ortaya konulan siyasi deha, hangisi için; “vizyon”hangisi için “vizyonsuzluk” patenti alınır?!..
***
DERSİNE ÇALIŞMAK!?..
Önceki gün, AK Parti “Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Aday Tanıtım Toplantısını” gerçekleştirdi.. Önceki dönemler de, yeni dönemi kıyasladığım da, değişimi, dönüşümü ve yeniliği önemseyen lider odaklı siyasetin farkına bir kez daha şahit oldum…
***
Salondaki ambiyans, konuşmanın içeriği, başlık ve satır arası anlatım, görsel şov!.. Hepsi yekünüyle, “ehil ve liyakat” ölçüsünün yüksek dozajlı kalibresini, gösterdi.. Ekranda canlı canlı izlerken, kimi zaman da salonda bulunan dostlardan havayı soludum..
***
Sloganlar net!.. “Yarın değil, hemen şimdi?”.. Ve Vaad edilenlere, teminat.. “Birlikte yaptık, birlikte yapacağız..” Yüzyılın seçiminde, yüzyılın Türkiyesini “dünya ülkesi olma şiyarıyla inşa etmek, milletimize ahdimizdir?”.. Erdoğan’ın “kimsenin kalbini kırık bırakmayacağız. Küsene gideceğiz, kucaklaşacağız..”
***
Erdoğan’ın sözlerine Menderes’le başlayıp, Özal, Erbakan, Türkeş ve Muhsin Yazıcıoğlu’nu kendine özgü yad etmesi…14 Mayıs 1950 seçimlerinde olduğu gibi bu seçimlerde de ‘Yeter, söz de karar da milletindir’ diyeceğiz” sloganını, salonda haykırması… Erdoğan, “Seccade rezaletine” değinmedi, ama Ayasofya’yı unutmadı. Necip Fazıl’ın Ayasofya’yla ilgili vaadini hatırlatırken sesi titredi; “Ayasofya’yı açmak bize nasip oldu” dedi.
***
Gelelim, beyannamenin muhtevasına.. Çok farklı vaatler, hedefler var.. Ama kısa öz olarak, aldığım, öyle inanıyorum ki sizin için de, “öyle mi” dedirten bazı tespitleri aktarmak istiyorum.. Şu cümle, çok ama çok etkileyici olduğu gibi, “anlam ve önem” açısından da, tarihsel bir var oluşa da, dikkat çekiyor..
Ne diyor Erdoğan!.. Ortadoğu coğrafyasını kast ederek.. “Bu coğrafyada huzurla yaşamanın, devlet kurmanın, gelecek inşa etmenin bedeli, güçlü olmak ve güçlü kalmaktır!..” Eee; dört bir taraf “sırtlan, çakkal ve leş yiyiciyle” dolu bir coğrafyada “var olabilmek?”..
***
İşte, Suriye.. İşte Irak. İşte Mısır… İşte Ürdün, Libya.. Yemen.. İsimleriyle “ülke ve devlet sahibi” görünseler de; “istiklal, istikbal ve istikrar” denilen üç olgudan yoksunlar.. Var olan, vesayet altında, emperyalizme ve siyonizme biat edicilik!..
***
Gelirsek; vaatler silsilesine!.. Özellikle, maddi ağırlıklı mevzular… Buna dair Erdoğan’ın vaat ettiklerinden bir kaç önemli başlık…
***
BİR.. Enflasyon “tek haneye” düşürülecek…
İKİ.. Çalışan da emekli de “maaş ve aylıkları” enflasyonun üzerinde ve refah düzeyi yüksek olacak.
ÜÇ.. Deprem felaketinin yaraları sarılacak, şehirler inşa edilecek…
DÖRT.. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde reformlar yapılacak.
BEŞ.. Yeni Anayasa “ülkenin demokratik gelişimine” odaklı, önceliğimiz olacak?
***
ALTI.. Teröre karşı mücadelenin yanına terörizme karşı mücadeleyi de ayrı konsepte, yürüteceğiz!?.
YEDİ.. Siyasi Partiler Kanunu'nu özgürlükçü bir anlayışla ve çerçeve yasa şeklinde yenileyeceğiz.
SEKİZ.. Kamu görevine ilk defa yapılacak atamalarda, görevin niteliğinin gerektirdiği haller dışında mülakat usulünü kaldıracak, atamaları yazılı sınav sonuçlarına göre yapacağız.
DOKUZ.. Siyasi parti kapatma davalarının açılmasını ve kararın yerine getirilmesini TBMM iznine bağlayacağız.
VE ON.. Tamamen milli iradeden doğan, geniş katılımlı, çoğulcu, özgürlükçü, baştan sona milletin temsilcilerinin hazırlayacağı yeni anayasayı Türkiye yüzyılına kazandıracağız.
***
Erdoğan’ın ağzından çıkan son sözcük ise.. “14 Mayıs seçimlerinin en hayırlı neticelerinden biri de ülkemiz muhalefetini bu alacakaranlık kuşağından çıkarmak olacaktır.”..
***
Netice itibariyle, 14 Mayıs Türkiye açısından “Yüzyılın şafağını temsil ediyor”.. Bu temsiliyet ve şafağın atacağı hakikat, gecenin zifiri karanlığına ülkeyi ve milleti sürüklemek isteyenlere karşı, verilen mücadelenin aydınlık yarınlar olması gerekir!?. Onun için de, sandığa atılacak her reyin “izana kamil olmalı!…”
GÜNÜN SÖZÜ…
Halk deyimidir; “lafla peynir gemisi yürümez..!”