İÇ CEPHEDE BİRLİK OLMALI!..

Lafı evirip çevirmeye gerek yok… Ki kahin olmaya, kehanet üretmeye de hacet yok.. Her şey açık ve net bir şekilde, cereyan ediyor!.. Dört bir tarafımız, yangın yeri.. Savaş, çatışma, ölümler, katliamlar, soykırım hırla!..  İşgal altındaki topraklar.. Ki, yakılan ateş hızla bize doğru da ilerlemekte!!

***

Kapıda artık… Kaçarı, göçeri yok!.. İlla ki, bize sirayet edecek!..  Bugün değil, belki yarın.. Kanlı mı, kansız mı, onu zaman gösterecek?.. Ama, bu gerçek karşısında ülke olarak bizim ne yapmamız gerekir sorusuna yanıt aramamız gerekir!.. O yanıtı da ben yazıya başlık olan kullandım!.. İç cephede, birlik ve dirlik olmalı..

***

İvedilikle bu alana yoğunlaşmamız lazım!.. Kaldı ki iç cephe dediğimiz, dediklerimiz, bizi biz yapan, ulvi değerlerimizdir?.. İstikrar, istikbal ve istiklalin de; temel taşlarını oluşturmaktadır?!.. İşte bu değerleri yıkan, yakan, yok etmek isteyen içerideki ve içimizdeki tüm çıbanbaşı sorunları, toplumsal uzlaşıyla, etkisizleştirme mücadelesi başlatılmalı!!!..

***

Zerre-i miskal ağırlıkları, hiçbir şekilde hissedilmemeli!. Milli ve yerli meselelerimiz, özellikle de toplumsal huzursuzluğu ateşleyen!.. Hak, hukuk, adalet, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel!.. Çarşı, pazar, manav, market!.. Ve bireysel şiddet!.. En önemlisi de, dil, ırk, renk, üzerindeki baskılardan arınmamız lazım!.. Haklar ve halklar özgür, olmalı!..

***

Ülke idaresini elinde bulunduran siyasal iktidar ve ona karşı muhalefette bulunan, tüm siyasi dinamikler!.. Yanan ve yakılan ateşten siyasi çıkar, gelecek gözetmeden, iç cephe çatışmasına girmeden, uzlaşı içerisinde olunmalı, olmaları gerekir!. Fikirler, zikirler, düşünceler siyasi harmanda, konuşulup, tartışılmalı, ama çatışma yaratmadan, hele ki iç cepheyi dağıtmadan?!..

***

İlk aşaması da, toplumsal uzlaşı sağlayacak, iç cephedeki gerginlikleri, yumruk sıkmaları, ayrıştıran, bölen, ırkçı, söven anlayışları sonlandıracak, olan sivil, zero bir Anayasanın ikmale getirilmesidir.. Bu anayasa, içte de dışarıda da, birliğin, dirliğin, teminatı olsun?

***

Ve bunlara ilaveten, en uzun kadim sınırlara sahip komşularla, birliği pekiştirmek kaçınılmaz son olmalıdır?!.. Suriye ve Irak!.. Hal-i hazırda, yapay bir sınır varsa da özünde, Misak-i Milli sınırı, oluşturularak, gelen, gelebilecek ateşe, yangına karşı çıkabilme birliğini, göstermek gerekir!.. Aksi taktirde, ateş kapı önüne geldiğinde, söndürmesi zor olur.. 

 

***

BİLFİİL, KENDİSİ!

Ortadoğu’daki ateş aslında fillerin tepişmesidir!.. Ezilen hep, çimler olmuştur!.. İsrail’in ortaya koyduğu pervasızlık sanıyor musunuz ki, kendi icraatıdır.. Değil.. Büyük İsrail ABD’dir”.. Öyle destek falan değil, bugün Ortadoğu’da vücut bulan çatışma sarmalı!.. Bilfiil, ABD’dir sahada savaşan ve savaşları azdıran!..

***

Gazze’ye İsrail ilk bombayı attığında, Biden İsrail’in yanındayız dedi? “Ben de bir siyonistim” narasını atan Biden, Tel Aviv’e gitti. Kendine selef seçtiği Blinken de!.. İngiltere.. Fransa,. Almanya.. Hegemonya ABD’nin rotasında, Netanyahu’yu ayakta alkışlayan!.. Oyun büyük, hedef büyük İsrail ABD’sini oluşturmak?!…

***

Gelirsek, Rusya ve Çin’e!.. ABD patentli İsrail’in Pervasızlığına karşı, neden ketum takılıyorlar.. Sahada, fiili değil de, mırın, kırın yarı ağızla kalmalarının, hikmeti mucibesi nedir?!.. Rusya için diyebiliriz ki, başı Ukrayna ile belada!.. Ki Ukrayna’daki savaş da ABD orjinli!.. Çekince bundan mı, yoksa Ortadoğu’da konumlandığı noktayla yetinmek mi?!

***

Çin.. Ağır tonajlı araç misali.. Seyir temkiniyle, vakit odur ki, bana savaş açılacak, zamandır.. Tabi, Batı’yı özellikle de Avrupa’yı da gözardı etmiyor.. Bütünleşme hesabını mı güdüyor.. Rusya ve Çin’in Ortadoğu’daki hesapları, ABD’nin sahadaki aktif hali karşısında, denir ya, çerez misali kalıyor!…

***

Farkındaysanız!.. ABD, özellikle Avrupa ülkelerini, Ukrayna’yı Rusya ile çatıştırarak kendisine özgü yontup, dönüştürmeye çalışıyor!.. Ortadoğu’daki yüz yıllık projesini de, İsrail ve onun gibi taşeron örgütleri, kullanarak dizayn ediyor!. Bakalım, İran’ın giriştiği serüvende, nasıl bir hırpalanma olacak?!..

***

İsrail’in Filistin’deki pervasızlığını görmezden gelen, İslam ülkelerine bakarsak, dönüştürmenin nasıl da, büyük mesafe aldığı daha açık bir şekilde görülür!.. İkiz kulelerin vurulduğu tarihten, bugüne Ortadoğu’daki ülke yönetimlerindeki değişim, siyasi seyir, milletlerin kültür ve medeniyet anlayışlarındaki, devşirme hali okutuyor vaziyeti!..

***

Ne diyor, Suudi Prensi Selman!.. “Bizim, Filistin diye bir meselemiz yok..!” Peki, Kral ve Emir’ler.. Mısır!.. Irak var da yok.. Suriye el pençe!..  Büyük İsrail ABD’sine, teslimiyet var..

***

Özü itibariyle, mini biyografinin ardından sohbetin başına dönersek!… Ki, iç cephede Türkiye olarak, ivedi bir şekilde birliğe ve dirliğe ihtiyacımız var.? Milli meselelerin hiç bir şekilde, dün olduğu gibi bugün de, siyasi çıkar, menfaat, rant pastasına çevrilmesine izin verilmemeli.. Aksi takdirde akıbet meçhul olur?!.. Denir ya, saldım çayıra, mevlam kayıra!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Kendiyle barışık olmayan, huzurun kıymetini bilemez!…