KAYNAT DA KAYNAT!…

Denir ya; nereye kadar?… Aylarca “ittifak mı, masa mı, işbirliği mi” her ne ise; “oluşumu” bize, konuşturup durdunuz!.. Bir keramet çıkmadı.. Sonra, “sistem bozuk, işlemiyor” geriye dönüş dediniz.. Hala da; “muhtevasına” tam teşekküllü vakıf olamadığımız “güçlendirilmiş parlamenter sistemiyle”, oyaladınız.. Biz sorduk, siz “güçlendirilmiş” dediniz.. İyi de, “kolonlarda mı arıza, zeminde mi bozukluk, çatı mı akıyor?” işte o hep, muammada durdu kaldı!.. Ki hala da askıda!..

***

Ha arada bir serpmeler  yapıldı.. “Cumhurbaşkanı adayı kim olsun” dye!?. Çatı mı, çatısız mı, bizden mi, sizden mi, dışarıdan mı, ithal mi, Avrupalı mı, Okyanus ötesi mi “gibisinden” tezler üretildi.. Tek mi, çoklu mu, ayrı bir tartışma körüklenip duruldu!.. Yan destekler, “rakı-balık sofrası” dış geziler, okyanus ötesinde “hamburger” keyfi!..  İngiliz mi, Alman mı, ABD patentli mi, “güç bende, heymen çıkışları da” ayrı bir arabesk olarak dinletildi!..  “Kaynatta kaynat, oyala da oyala!..”  Hele ki, “peşi sıra koşan” tarafgirlerin, “trollukları” ne menem bir Türkiye siyaseti oluşturdu ki; maazallah!..

***

Neydi!.. Kemalciler.. Ekremciler.. Mansurcular.. Ha arada bir de, Meralciler de, yok değildi!..  Gülcüleri.. Babacan, Davutoğlu, Temelciler de ayrı.. Araya pandemiyi de eklersek, koca üç sene böyle geçti, geçirildi diyebiliriz!.. Hele ki son tango olarak bir de, “ahmakça” lafıyla gelen “kesinleşmemiş “ceza ve yasak” hükmüne, zil takıp, oynama hali.. Tıpkı, 1 ve 2. İnönü zaferi gibi.. Ha bu arada, 68’liler de , İzmir’de İnönü’yü anmışlar.. Zafer kazanılmış sanki.. Türkiye derdest edilmiş gibi; Saraçhane’de “sarmaş—dolaş" poz vermeler!.. “Bu şarkı burda bitmez” diye de, koro hali!..

***

Hele ki, Erdoğan’ın Siirt’teki “okuduğu şiir” ile, İmamoğlu’nun hakaret içeren “ahmakça” sözünü bir araya getirip, “benzerlik” pompalama rezaleti de, ayrı bir çirkinlik meşguliyeti oluşturdu?.. Neyse ki, balon çabuk söndü.. Peki, 2022’yi devirip, 2023’e dahil olmaya 48 saat kalırken, gelinen son aşama nedir derseniz!!?. “Mal da yalan, mülk de yalan, gel biraz da sen oyalan?” demeye ramak kala, restler geldi.. Kemal bey büyük ortağına, meclise taşıdığı Akşener’e “eski kurtsun, rahat dur” diyerek, gelen ayak oyunlarına uyarıda bulundu…

***

Olmasın mı?!.. İçişlerine karışma yok mu.!.. O da onu hatırlattı.. Bizim “oğlana” ikide bir, sırt sıvazlama bu vaziyet “iç işlerimize müdahaledir, karışma” koduyla, nota verdi… Gelen yanıt!.. Sineye çekme mi oldu?.. Hayır.. bilakis, notaya veto geldi.. “Çok konuşma, fena çarpar, kalkar giderim..” Önceki gün, “gel bi görüşelim, ne oldu, bizim iktidar sevdamız, benim de cumhurbaşkanlığı adamlığıma gönül koyuşun” diye Akşener’i ağırladı Kemal Bey..

Buluştular.. Baş başa bir yuvarlak masanın etrafında oturdular.. Ama masada, boş iki tabak.. Su bile konulmamış… Ne yediler, ne içtiler meçhul olduğu gibi, ne konuştukları da.. Ki çıkışta, “iki tarafın da ağzını bıçak açmadı.”.. Sonrasında, bir şey dedilerse de, masanın meramını yansıtmadı?..

***

Masanın küçükleri ne diyor!.. Eee, üzüm üzüme baka baka kararır ya!.. Tek adam mı çoklu adam mı, henüz konuşmuşluğumuz yok.. Ama liderler olarak birebir bir araya geldiğimizde; “özel sohbette, konu ediyoruz, tek mi, çok mu, ya da ben mi, o mu” diye!.. Rüştünü ispate baş koymuşlar da olunca.. Vaziyet, kimsenin acelesi yok dedirtiyor.. Yavaş yavaş, kaynata kaynata, oyalana oyalana, hazmede hazmede!!..

***

Kesin değil!.. Ama kulis bilgisi.. Benden de bir oyalama tüyosu diyelim.. Kemal bey “encümen-i danışlarıyla” istişare yapmış.. Hatta, altılı masaya da, “hedefimiz olsun” diye de, beyanat vermiş.. Eğer ki, Erdoğan karşısında “seçimi kaybetme gibi bir durum hasıl olacaksa” ben düştüğüm bu sevdadan, feragat eder, evlada “tecrübe kazandırma” adına yol veririm demiş.. Gerekirse; çekilirim de!…

***

Biliyorum, mevcut hal size de gına getirdiği gibi!.. İçinizden “yetti arkadaş, haliniz bu ise dağılın da, bitsin bu iş.?” Galiba bu gönül istediği, giderek güçlü bir “hal aldığını” söyleyebilirim.. Hele ki; HDP’nin “yan yana bile olmayız” sözü, Akşener’in “PKK ile farkları yok” ırkçılığını da biraz konuşalım mı?!.. Bir başka fasıla bırakalım.. Nasıl olsa; oyalıyorlar?..

***

AKŞENER ZORDA MI??.

Görünen o!.. Sebebi de, Kılıçdaroğlu…Çünkü, Saraçhane “kucaklaşması”, parti yönünde, “ailevi sorun” oldu.. Niye mi; Ekrem de, Yavaş da “elden gitti.?” Artık; Kemal Bey garanti, “iş çeviriyor?”.. Bu da; İyi Parti’inin içindeki mevcut dalgalanmaya Akşener aleyhinde “negatif” etki yapar.

***

Belki, seçim öncesi “iç bomba” patlama yapmaz!.. Ki belli de olmaz.. Ama seçim sonrası için fena bir; “infilak söz konusu” olabilir, hele ki çıkacak sonuçlar!. Özellikle, Kemal bey gibi “Başkanlık koltuğu”, sorgulanacak Akşener için.. İstifalar eli kulağında.. Koray Aydın, Yavuz Ağıralioğlu gibi isimler; “sükut” değiller..

***

DOĞALGAZ VE MÜNNEVER TAKIMI!

Gel de anlamaya çalış bunları!.. Hiç bir “güzel iş, başarı, kazanım” onları tatmin etmiyor.. Denir ya “ağzınızla kuş tutsanız” nafile!.. İlla ki, “burun kıvırırlar, beğenmezler, küçümserler?”… Kerameti kendinden menkuller bir de; “çağdaş geçinirler..” Nasıl bir münnever takım iseler!…

***

Erdoğan Karadeniz’de doğalgaz bulundu dediğinde de bunu yaptılar.. Önceki gün, “ 58 milyar metreküp” yeni bir doğalgaz rezervi keşfedildiğini söylediğinde de aynı tavrı sergilediler… Dile kolay toplam rezerv 710 milyar metreküp.. Ekonomik değeri 1 trilyon dolar..

Denizin altından 140 kilometre uzunluğunda boru döşenerek daha önce bulunan doğalgaz, Filyos’ta kurulan devasa tesislere aktarılacak, bu doğal gaz!.. Mart ayında da yerli ve milli doğalgazımız, sisteme dahil edilerek, vatandaşa verilecek…

***

Hal bu iken!… Tasada olduğu kadar sevinçte de bir olmamız gerekirken.. Millet olarak; bu zenginliği “bir zafer olarak” görmek lazım iken, ne yazık ki bu “münnever takım” yine rahatsızlık ve kabızlık içerisinde…

***

Sanırsınız ki, siyasal iktidar “bu gazı çıkarmakla” devletin, milletin, halkın “düşmanlığını yapmış” gibi… Neredeyse doğalgaz kuyularının iptali ve feshi için anayasa mahkemesine başvuracaklar.

***

Eee.. Bunların ağababaları değil miydi ki?!.. Açtıkları her kuyuya “beton döküp” bir şey bulunmadı diyen.. 300 yıl evvel matbaanın Türkiye’ye gelişinde de direnmişlerdi. Araba vapurlarına da itiraz den de onlar değilmiydi.!  Boğaz Köprüsü’ne- Çanakkale köprüsüne, Avrasya tüneline.. Say say bitmez!…

***

TOGG’a teneke çalan, İHA’lara, SİHA’lara, yerli ve milli tanka, uçağa ve helikoptere “karikatür” çizen de bunlar değil mi?.. Ruhları da, zihinleri de, akılları da, medeniyetleri de; “çağdaş ve muasır” olma halleri bu değil mi?!.. Sorsanız, en büyük gerici bizleriz…. Kafa bu kafa nato kafa…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Unutmadığın kişi bilki senin bir parçandır..