KİM KİMDEN, NEDEN RAHATSIZ?!…
Eylemci teğmen Ebru Eroğlu ve avanesinde yer alanlar “Ordudan kesin ihraç talebiyle” Yüksek Disiplin Kurulu’na, sevk edilmişler!!.. Öyle deniliyor.. Kesin mi, değil mi, belli değil.. Ki henüz, TSK ve MSB’den bir açıklama yok!.. Hatta sevk edilenlerin sayısı beşe çıkmış!..
***
Eğer ki, ihraç edilsin, ihraç edilmesin diye, iki şık önüme konulursa.. Benim vereceğim yanıt, nettir!.. Ağır bir disiplin suçu işlenmiştir.. Tavizsiz şekilde ceza-i hükümle birlikte ıslahlarına gidilmelidir?.. Kaldı ki salt Eroğlu değil!..
***
O korsan yemin töreni ve mevzuattan kaldırılan yemin metni organizasyonunda, her kim yer almışsa, perde arkasında her kim kendine rol biçmişse, akıl hocaları noktasında, kimler bulunuyorsa.. Hepsi, ıslah edilmeye tabi tutulmalı..
***
Asla ve katta, disiplinsizliğe prim tanınmaması gerektiği, hele ki TSK’nin içerisinde, olmamalı?! Çünkü, askerlik dendiğinde, ilk kural disiplindir!.. Astın, üstün hukukuna riayet etmektir. Nizami emre, uymaktır.. Hiyerarşi rotasında yürümektir!..
***
Başı bozluk, kafaya göre takılmak, yasadışı faaliyet içerisinde olmamaktır!!.. Siyasi ve ideolojik söylem ile eylemlerin içerisine girmemektir?.. Ağzından çıkanı kulağı duyması gerektiği gibi hal ve hareketleri de, o disiplin kurallarıyla bütünlük sağlamalı?..
***
28 Şubatçılara ait korsan metni okuyup, korsan yemin eden teğmenler çektikleri kılıçla, kimi tehdit ettikleri de konuşulup, tartışılmalı, deşifre edilmelidir?! Ortada, ifade özgürlüğü yok!..
***
Şunu da eklemek isterim!.. Eroğlu hakkında taciz, küfür, ağır hakaretler içeren sosyal paylaşımların da; ifade özgürlüğükapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini not düşmek isterim.. Haklarında açılan davaya takipsizlik verilmiş, hukuki değil.?!
***
Evet, “Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demekteki kasıt, kime ne mesaj vermektir?!.. Kılıcın uçundaki hedef nedir?.. Ona bakmak lazım gelmez mi ABD’ye savaşı açtık, Rusya’ya harp mi ilan ettik?.. Yoksa, İsrail’e karşı bir seferberlik mi var?.. Ermenistan mı, İran mı?.. Hilal ve Haçlı savaşı mı başladı?..
***
Diyeceğim buna dair o kılıçlar kalktı.. Ama yok!.. Kim ne derse desin; mesaj tamamen içeriye dönük siyasidir!? Tarihimiz açık ve net!.. Peygamber Ocağı diye andığımız, bildiğimiz, ülkenin ve milletin gözbebeği Orduya, sızmış organize olmuş nice şer güçlerine, vakıf olduk!.. Şöyle hafızaları, tazelesek, neler yaşadık geçmişte diye!…
***
60 ihtilali ne diye yapıldı.. 80 darbesi, hangi gerekçeyle ikmal edildi.. Muhtıraları kim neye dair, yayınladı.. 28 Şubat post modern darbe organizasyonunu, kim, kimin nam-ı hesabına yaptı.. Gece yarısı bildiriler!.. Ve son halka, 15 Temmuz ihaneti!..
***
Tüm bu antidemokratik, yasadışı ve hukuk dışı, ülkeye, millete yönelik ihanetler zincirini oluşturan, demokrasi düşmanları, ne hazindir ki; Ordu’ya sızmış, hain çeteler değil mi?..En büyük kamuflajları da; “Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, yalanı olmadı mı?
***
Hep ifade ederim.. 60 ihtilali, 80 darbesini meşrulaştırdı!.. 28 Şubat’a şapka çıkardı, 15 Temmuz ihanetine ise cesaret verdi.. Darbeler ve darbeciler, milli iradeyi gasp etmeye yönelik girişimlerinde neden dem vurduklarını, gözardı edebilirmiş?..
***
Atatürk’ün ilke ve inkılapları.. Laiklik.. Cumhuriyet.. Demokrasi.. Temel değerler.. Bir dizi okkalı ve yaldızlı kavramları sıralayıp, dururlardı!.. Son cümleleri, atılan şu slogan olurdu.. “Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz..”
***
Ama hiç de, ne bu milletin, ne bu devletin ve ne de Mustafa Kemal’in askerleri olmadılar.. ABD’nin uşakları ve nam-ı hesabına, içteki şerler oldular?… 15 Temmuz işgalcileri, “Yurtta sulh cihanda sulh” diyerek, bu millete saldıranlar olmadı mı?!
***
Ne vahim ve ürkütücü durum ki, bugün bile hala bu zihniyeti, şer yapılanmaları masum görüp, sahiplenen siyasi anlayış var!.. Demokrasiyi yok sayma adına, bel çıkıyorlar.. Postal yalayıcılar dün gibi bugün de, arz-ı endam ederek, kendilerine has manşetler atıyorlar?..
***
E-muhtıra öncesi, kimler ne manşet attı.. “Genç teğmenler rahatsız..” Şimdi de, daha okulu bitirdikleri günün sabahında, merasim alanındaki korsan eylem yapan, kandırılmış hipnozlu teğmenler’e “ne olmuş” yani dedirten bir üslupla bel çıkarak, soruşturmaya, disipline sevklerine karşı, rahatsızlık gösteriyorlar?..
***
Peki niyet halis mi?.. Değil.. Bilakis, onlar üzerinden, siyaset devşirme, bir şeyleri icra etmenin gayretinde bulunuyorlar?.. Cumhuriyet mitingleri organize edip, siyasal iktidara parmak sallayanlar da hatırlarsanız; Biz Mustafa Kemal’in askerleyiz yalanıyla kaos üretiyorlar?.
***
Kısacası bu söz ve slogan her yönüyle; iyi niyet taşımıyor?.. Darbecilere ait bir söz olur hale geldi?.. Kimi vandallar kendilerine libas olarak kullanmaktadır? Netice itibariyle söylenecek söz net olmalı!..
***
Her kim ki, milletin silahını millete doğrultuyorsa, milletin iradesini gasp ediyorsa, düşmanlık ve ihanetlik içerisinde bulunuyorsa, asla affedilmemelidir…Islah edilmeliler.. Aksi takdirde şer güçler güç kazanmaya devam ederler?..
***
BÜYÜK İSRAİL!…
Söylenip, duruyoruz!.. Ama hala, inandıramadık!.. İsrail değil, Gazze’de, Filistin’de, Ortadoğu’da, terör estirici!.. Saldıran, çatışan, çatıştıran, organize eden, İsrail değil.. İsrail maskeli, ABD’dir.. O’dur Büyük İsrail!..
9 Milyonluk bir ülke değil; Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren!.. Nüfusu, gücü, askeri donanımı, ekonomiksel gücü; onun gücü değil.. ABD’dir sahada aktifleşen.. Bu kadar silah, bomba, mühimmat nerden geliyor, kim veriyor?!
***
İsrail kendi bulunduğu coğrafyada dört vardiya çalışsa, soluksuz imalat yürütse, hal-i hazırdaki cephaneliğin yüzde birini temin edemez!.. Vahşice, insanlık dışı, canice soykırım yapamaz!..
***
Onun için; İsrail’i değil, ABD ve Avrupayı konuşmak lazım!.. Binlerce kilometre öteden geleni görmüyor, kapı önündeki yetmelere bakınıyoruz!.. Boşuna söylenilmiyor; Ortadoğu’daki savaş Hilal ve Haçlı çatışmasıdır?.. Niye bu hakikate odaklanmıyoruz da; havanda su dövüyoruz!.
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Kendini değersiz kılana, diğer biçmek zaafiyettir!…