KİMYAMIZI BOZDULAR..

Yok arkadaş yok!.. Her gelen siyasal iktidar, her vücut bulan muhalefet.. Bilaistisna; siyaset denilen, mekanizma bir bütünlük içerisinde ülkenin de milletin de kimyasını bozmuştur.. Ve de bozmaya da devam ediyor.. İşte bugünkü hal-i durumumuza bakın; bozulmayan, atıl hale gelmeyen, ahlaki erozyona uğramayan insani, vicdani ve rahmani hangi duygumuz ve insani karakterimiz kalmış?!  Ya da neyimiz kaldı ki bozulmasın, çürüme göstermesin, erozyona uğrayıp, asimile edilmesin?!..

***

ASAYİŞ Mİ?… İnsani ve vicdani, rahmani duygumuz kadı mı?.. Yok, Asileşen, canileşen, kin, nefret, haset alabildiğine!.. Fıtratı bozuklar topluluk haline geldik.. Huzur, güven, istikrar denilen olgunun, zerre-i miskali, hak getire? Yani; asayişi bozdular?!

***

EKONOMİ Mİ?… Denir ya görünen “köy kılavuz istemez” misali bir haldeyiz.. Çöktükçe çöküyoruz, değersizleştikçe değersizleşiyoruz.. Çarşı, pazar yangın yeri.. Serbest piyasanın fahiş fiyatıyla;  tüm değerleri, fora ettik.. “Yiğit bir pula muhtaç” halde.. Yani ekonomiyi bozdular..

***

ADALET Mİ?…Hiç vaki oldu mu?!.. Güçlüyü koruyan, zayıfı ezen anlayışın hakim olduğu bir yönetimsel mekanizmasının, adalet denilen hikmetinde zeval sorulabilir mi?!.. İşte cezaevleri, hınca hınç, işte sokaklar çeteler cirit atıyor?. Yani; adalet sistemini ve vicdanını bozdular..

***

AHLAK MI?.. Maalesef, maneviyatı öteleyen, maddiyatın kölesine döndürülen, ortamın hal-i pür melali, orta yerde.. Yalan mı, iftira mı, kumar mı, fuhuş mu, uyuşturucu mu, alkol mü, hırsızlık mı, yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma.. Bini bir para.. Yani; yozlaştık!?..

***

FITRAT MI?…Hak getire.. Yalanın, dolanın, şirketliğin cenderesinde, haksızlığa, zulme ve zillete rıza gösterme, halimiz.. Vaki mi, doğruları savunmamız, ya da hakka, hukuka, adalete de vurmamız.. Çünkü hakkın hatırını, artık hatıra ve katıra feda ediyoruz. Yani; fıtratımız bozuldu!?..

***

DEĞERLER Mİ?…  Maddiyata tapınca, özümüzü yitirdik.. Örf, adet, gelenek, görenek, tarihsel medeniyet denilen tüm manevi duygu ve karakterleri, heba ettik.. Ne kültür ve ne de ahlak; kalmadı?! Yani; değerlerimiz bozuldu…

***

Evet, bozulmayan tek bir şeyimiz vardı!.. O da fiziki yaratılışımız.. Ki ona hükümleri yetmiyor, yetse onu da yapacaklar.. Ama velakin cinsellik noktasında; onu da bozdular.. Yani  kadın ve erkek cinsiyeti.. Ne hazindir ki; onu bile son yılların “ahlaki yozlaşmasıyla”,  bozdular.. “Cinsellik üzerine insan sosyolojik, fizyolojik ve psikolojik” vakıa haline getirildi?…

***

Hasılı kelam!.. Bizi bizden eden kimyamızın erozyona uğramasında, hem siyasal iktidarlar, hem de muhalefetteki siyasiler “baş sorumlulardır”, tek müsebbip onlar!?.. Siyasi hırsları ve yalanları, dolanları, günlük çıkar ve menfaat odaklı anlayışları yüzünden; ülke ve millet olarak bugün felaketler zinciri içerisinde, kendimizle savaşıyoruz!.. Üstadın ifadesiyle; bizi yönetenlerin eseri, toplumdaki ahlaki ve değer ölçülerinin kudsiyetine sahip çıkmakla, anılır!?.

***

İşte cinnet halimiz!.. İşte, kan donduran, görenleri dehşete düşüren, zihinleri alabora eden, ruh dengesini bozan, Esenyurt'taki vahşet!.. Vahşeti izlemişsinizdir.. Neler oluyor, neler bitiyor "iki insanın nasıl da hunharca" öldürüldüğü!...

***

Lüks araçla, tekel bayinin önüne geliyorlar.. Bellerinde, kocaman silahlar.? Ki saklamaya da ihtiyaç duymuyorlar.. İçeride; üç kişiye kurşun yağdırıyorlar.. 11 kurşun.. İki ölü, bir de yaralı.. Geldikleri gibi gidiyor.. Tabi bayi de; boş değil, cephanelik...

***

Vaziyet bu iken; infiala kapılmamak, dehşete düşmemek elde mi?.. İşin özü aslında net ve açıktır.. Çünkü; ülkenin hal-i pür melali şu resmi ortaya koyuyor.. Yaşamın her alanı, hayatın her merhalesi kendisine özgü mafyalaşmıştır?..

***

Yoksa, bireysel silahlanma bu kadar kontrol dışı, yapıya dönüşür müydü?.. Şehirler, caddeler, sokaklar, mekanlar belinde kocaman kocaman silahlarla dolaşıp caka satan, burnundan soluyan psikiyatri vakıası insanların işgali altında!?.

***

Ne demiştik yukarıda, Adalet sistemimizi bozdular.. Çünkü mekanizma adil işlemiyor.. Ceza hukukumuz, ne caydırıcılık, ne de kısasa sahiptir.. İnfaz rejimimiz; suç ve suçlu üreticidir!.. Yaptığı yanına kar kalıyor.. İşlediği suça karşılık "küçük cezalarla" yırtarak aşabileceğine düşünüyor..

***

Anlayacağınız; "bozuk sistemin, ruhu da işleyişi de" bozuk olur!. Elbette insanı merkeze alan, elbette suçluyu topluma geri kazandırmayı hedefleyen bir infaz sistemi, en mükemmeli?!.. Ama, yasaların da, kanunların da, suç ve suçluyu caydırıcı ilkelerle, işlem görmeli.. Delik, deşik edici bir infaz sistemi ve kanunlarla değil.?!

***

Bakınız, Umut Vakfı'nın 2023 yılının, ilk 7 ayına dair basına yansıyan "ölümle" sonuçlanan, şiddet olaylarına dair, raporu!.. 211 günde, ülke genelinde 1938 silahlı şiddet olayı basına yansımış.. Bu silahlı şiddet olaylarında 1200 kişi öldürülmüş, 1960 kişi de yaralanmış?!... Korkunç bir rakam..!

***

Nitekim, Esenyurt'taki hadiseden sonra, ahaliden yükselen "İdam cezası gelsin" söylem ve eylemi; bizi bizden eden "ortamın, çaresizliğin" getirisidir.. Çünkü, kanunlar çalışmıyor, bari cezalar korkutucu  olsun ki; "huzur, asayiş, güven" tesis edilebilsin!.. Özümüze dönelim arkadaş, özümüze!!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Özü olmayanın, sözü olamayacağı gibi muteber de olamaz!...