NE İŞ ARKADAŞ?.

Vallahi ne diyeyim arkadaş; ben de anlamadım gitti!… “Ne ara şehrin elit sokakları bu hale geldi” bilemiyorum.. Kadim şehir nasıl oluyor da, bu kadar kravatlı, papyonlu “peğazların” elinde, mahkumiyet yaşar hale geldi.. Dört bir tarafı kuşatma altında; “sektörel mafya” ağıyla örülmek isteniliyor!… “Terör ve anarşiden” kurtulduk diye sevinirken şimdi de, “organizeli çeteler” baş gösterdi, teksas misali kim kime sıkarsa!…

***

Kim hırsız, kim mafya, kim çete, kim gaspçı, kim soyguncu meçhul bir kimlik kazandı, bir kaç dönemdir?.. Dün ahali yolda yürüyen “arsız ve hırsızı” görünce ürkerek, korku ve endişe içerisinde eliyle işaret edip; “bu adam yaramaz, aman ha dikkat, bulaşmayın, hırsızdır, üçkağıtçıdır, dolandırıcıdır” diye söylenirdi?.. Şimdi, ahali “parmakla bu adam namuslu dürüst” der hale geldi.. Yani günlük yaşam “mayın tarlasına” döndü..

***

Garip ve insanı dehşete düşüren de bunların alayının grant giyimli, lüks otomobilli, makam ve mekan sahibi ve siyasi dokunulmazlık noktasında bir de partili kimliğine sahip zat-ı na muhteremler olmasıdır!!!.. Tabi iktidarın sırtındaki sülüklerin sayesinde de, semizleniyorlar.. Ne hikmetse, nasıl oluyor da “dava adamı kimliği” alıyorlar, o da ayrı bir muamma.. Ama ana membaları; “hak, hukuk, gayri meşru, rant, yolsuzluk, usulsüzlük..”

***

Kent hayatı akla ziyan bir hal almış gidiyor desek, yeridir… Kısacası gayri meşru hayat meşru bir kimlik kazanmış?.. Meşru yaşam ise “gayri meşru” görülür hale gelmiş getirilmeye çalışılıyor?..“Kim kime çökerse, o muteber!…” Tuhaf ve garabet  bir hal içerisinde işin, meselelerin neresinden tutarsanız tutun “vahim bir tutarsızlıkla”  elinize yapışıp kalıyor…

***

Kentin rantı yüksek, arsa-arazilerine bakın ister şahsi mülk olsun, ister milli emlakın, ya da vakıf ile belediyelerin olsun, muhakkak ki “gasp ya da çökme” altında! bulunuyor.. Gayri resmi birileri oranın sahibiyim diyerek, racon kesiyor.. Sunulan gerekçeleri de değişmez; “ baba yıllardır, biz ekip biçiyoruz, baba bizim evimiz ve bahçemiz var burda, baba sen karışma ilk biz geldik, baba alırsan bizi de görürsün?..”

***

Ha bir de, ister özel mülk sahibinden “satın alarak” tapu sahibi olun, ister devlete ait mülkü ihale yoluyla satın alın, “anlam içermez, tavırları da değişmez?”.. Kendilerine göre oluşturdukları bir çark döngüsüyle; sizi muhatap ediyor.. Ya, “haraç ödeyeceksin, ki bu kısmi olarak alınan arsa-arazinin bir bölümünü teşkil eder, ya da satın alınan ücretin üçte ikisine tekabül edecek kadar nakit para ödersin!.. Aksi takdirde, “kurşunlara” gelirsin-getirilirsin şarkısıyla yüz yüze gelirsin….

***

Son 1.5 yıl içerisinde benzer bir çok hadisenin, kurşunlara gelirsin terörüyle karşılaştığını bilmeyen yok.. Bir kısmının “yargıya” intikal ettiğini de biliyoruz.. Ki intikal eden, olup bitenlerde “devede kulak bile” değil misali azdır..  Boyun eğen, sineye çeken çok.. Hele ki son bir kaç ay önce “Kayapınar İlçesindeki” arsa ve arazilere her yönüyle çöken, “oluşuma yönelik” gerçekleştirilen operasyonlar, herkesin malumu!..

***

Öncesi, Üniversite kampüsü içerisinde TOKİ arazisine, çökenlerin estirdiği şiddet terörü, hala soruşturmada!!.. Peki ya, Bismil’in sinan köyünde yaşananlar.. Önceki gün Ergani’de cinayetle sonuçlanan arazi anlaşmazlığı…Denir ya hangisinden söz edeceksin!…

***

Daha geçtiğimiz hafta, yine arazi mafyası ve yine araziye çökme, mevzusu; kent gündemine düştü!.. İlginç bir durum, “rant paylaşımında” bu oluşumlar anlaşmazlığa girince, ya silaha ya da kolluk şikayetine, meyil verirler..  Güç dengesinde, pek nadirdir “itiraf etmek, ya da şikayetçi olmak?”..

***

Ama son mevzu, çok yıldızlı otelin taranması ardından oluşan güç zayıflığından olsa gerek;  “benim alanıma çöküyorsanız, ben de itirafla sizi çöktürürüm” gibisinden bir işlemle hadise patlak verdi..

***

Emniyet işin üzerinde…Ki bu kulvarda, yeni Emniyet müdürü Fatih Kaya’nın “taviz” vermediğini, verme eğiliminde olmayacağını biliyorum.. Nitekim soruşturmayı derinleştirdikçe, gözaltına alınanlar, ifadeleri alınan, işe müdahil olanların sayısı da bir o kadar giderek artıyor olması bunun göstergesi..

***

TOKİ’ye ait 140 dönüm arazinin üzerine  çökme hali kapsamlı bir “kirli oluşumun” içini, irinini ortaya döktürecek gibi... Sözü edilen yer, yılan hikayesine dönen Şehir hastanesinin hemen yanı başındaki arsa.. Yani rantı çok ama çok yüksek bir arsa.. Ne hikmetse; çökmeler de bu alanlara ve arsalara yönelik oluyor..

***

İşin ucunun, ne yazık ki yine AK Parti’nin Diyarbakır teşkilatı içerisinde kümelenen AKP’lilere uzandığını görüyoruz?.. Eski başkan yardımcısı mı dersiniz, belediye meclis üyesi mi dersiniz, bir başka iş adamı mı(!) dersiniz, ya da ensesi kalın, feodal zat-lar mı dersiniz, “ifade veren verene bu hadiseyle alakalı!..” Sayının 30’lara ulaştığı konuşuluyor…

***

Bakalım mevzu nereye kadar gidecek, arkasında daha kimler çıkacak?!..  Ve en önemlisi diğer bir çok mevzu gibi “sümen altı” etme anlamında hangi siyasi figürler “hacı abi kimliği ve kartvizitle” “ kendilerini deşifre edecekler… Şimdilik bu kadar diyorum, ama sorumu yeniliyorum ne iş arkadaş bu kadim kentin başına bela olanların palazlanıp, korunup kollanmasının hal-i yetmez mi artık?!

***

 

 

KEMAL BEY DEMİŞ Kİ?..

Erdoğan “benim aday olmamdan çok korkuyor?”.. Yani, “aday olmasını” Erdoğan istemiyormuş?!.. İyi de, her mitingde, etkinlikte, grup toplantısında, meclis kürsüsünde “Hodri meydan, erkeksen çık karşıma, aday ol” diyen Erdoğan değil mi?!.. Korkan adam, “hodri meydan” der mi?.. Kaldı ki, “çık karşıma” söylemine verdiğin yanıt, “televizyona çıkıp tartışalım?”.. Kısacası; “adaylık minderinden kaçan Erdoğan değil?..”

***

Burada, HDP’nin de “Cumhurbaşkanı Aday adayı havuzuna” isimler dolmaya başladı.. Prof. Dr. Gençay Gürsoy ve eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen'in adı tartışılırken tabanda, kadın aday gösterilmesi talebi de öne çıktı. Kadın aday adayları arasında Eş Genel Başkan Pervin Buldan öne çıkıyor. Eğer ki anlaşmaya varılamaması halinde ittifak komisyonunun üzerinde uzlaşıya vardığı ismin aday olarak gösterilmesi ilkesi benimsenecekmiş?…

***

TOGG BİR DEVRİMDİR?..

O devrim de, Türkiye’nin gelişimde geldiği noktanın işaretidir.. Dün hayaldi, bugün gerçek.. Dün “yapamazlar” deniliyordu, bugün yapıldı.. Sanayi mi, teknoloji mi denildiğinde, Türkiye için “burun kıvıranlar”, bugün nasıl oldu, şaşkınlığı içerisindeler..

***

Aslında TOGG, bu ülkenin ve bu milletin “talihinin” nasıl da değiştiğini, yeni dünya düzeninde “yep yeni bir Türkiye’nin” varlık bayrağının dalgalanmaya başladığını, “söz dinleyen” değil, “sözünü dinleten”, konuma geldiğinin işaret fişeklerinden biridir…

***

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan, aslında ne olduğunu reddeden tek varlıktır.