NE OLUYOR, NE BİTİYOR?..

Gün itibariyle, seçime 45 gün kaldı.. Siyasi hava da, artık hissedilir derecede solunur hale geldi.. Her ne kadar; “ülke ve millet olarak, deprem felaketinin açtığı yaralarla cebelleşiyorsak da” çözümün adresi ve mekanizmasının da siyaset kurumu olduğu için, elbette ki yakın takipte.. Yani bu kulvardaki gelişmeler de, der demez gözardı edilmiyor.. İlla ki, “ne oluyor ne bitiyor noktasında”, bir bakış, alakadar olma hali doğal seyirde kendine söz sahipliği geliştiriyor..

***

14 Mayıs’taki seçimler ilkleri bünyesinde barındırıyorsa da, özünde Cumhuriyet’in 100. yılına “yeni bir libas, ya da yeni bir rota çizdirtecek” bir öneme sahip!… Onun içindir ki, iktidar da, muhalafet de “ülke ve millet noktasında bekaa vurgusu” yapmaktadır.. Bir tarafta “yasama diğer, tarafta yürütme, sinerji yaratma gayretiyle, seçmeni çok yönlü empoze etmeye çalışıyor..” Hiç kuşkusuz ki ikisinin de, yaşam iksiri ve güç dengesini, “milli iradenin” sandıktaki tercihsel duruşu belirleyecek.

***

Hal-i hazırda, ittifaklar cephesinde yürütme adına “Cumhurbaşkanı adayı” bazlı hesaplar farklı bir stratejiyle, yasama noktasında ise çok daha değişik metotlar benimseniliyor.. “İnce eleyip, sık dokuma” diye bir tabir var ya!.. İşte Yasama ve Yürütme açısından, partilerin kozmik odaları buna dair, efor sarf ediyor..  Ama öyle böyle değil, bu uğraş.. Yoksa, Erbakan dönüş yapmaz, Kılıçdaroğlu da İnce’ye görüşelim diye davet çıkarmazdı.. Neyse; her an her şey olabilir Türkiye’nin siyasi hayatında..

***

Gelirsek, Partilerin yasama yönündeki milletvekili liste mesaisine!.. Yoğunluk hayli aşırı… Kulisler, ofisler ve lobiler “liste sıralamasına” odaklı, faaliyet gösteriyor.. Aday adayları, “birbirlerini yakın markaja” aldıkları gibi, hatırı sayılırların da kapılarını aşındırıyorlar.? “Abi bir omuz versene, ya da bu bizim adamımız, sahiplenin” gibisinden ağırlama ve sofra tertiplemesi.? Ki önceki gün itibariyle, Diyarbakır bazlı ifade ediyorum yoğun bir Ankara çıkarması başladı…

***

Malum, AK Parti “teşkilatlar düzeyindeki” temayülleri tamamladı!.. Gizli tutulan sonuçlarda, “bayan aday adayları” teşkilatların tercihleriyle Diyarbakır’daki 76 isim içerisinde ilk üç sırada yer aldı.. Görünen o ki, kulis bilgisi de bu minvalde, liste sıralamasında kod ortaya çıkarıyor.. AK Parti’nin ikinci sıradaki milletvekili adayı, “bayan” olacak denilmesi de bundan!.. Eski mi, yeni mi, onu göreceğiz.. Ama her zaman “kan değişikliği” kazanım getirir.. Neyse, tüm aday adayları şuan Ankara’da kendilerine özgü güç dengesiyle karargah kurmuşlar.. Bu kez yüz yüze “mülakata tabi” tutulacaklar..

***

Siyasi alanda “ehil ve liyakat” ölçüsüne mi?.. Eğitim, öğretim, siyasi geçmişine mi bakılacak?.. Kültürel ve entellektüel birikimi, dünya görüşü, fikri açılımları mı baz alınacak?.. Yoksa farklı bir argüman mı geliştirilerek sonuca mı gidilecek?!.. Doğrusu çok da net bir yanıt verilemediği gibi, Diyarbakır’ın özelinde geçmişe baktığımızda “hep tersi durum” hasıl olduğunu da gözardı etmemek gerekir.. O da, “abi sen listeni hazırla” denilerek, mevcut haller alabora edilmiş.. Bu kez aynı metod işlenir mi bilmem.. Ama meyil edilirse; çok sert bir tepme olur.. Umarım tekerrür etmez!?.. Ederse seçmen faturayı ağır keser..

***

AK Parti’de liste başında “kim olacak” kulisi de ayrı bir aksiyonlu!.. İlk günden itibaren “abi” noktasında dört isim zikrediliyor.. Kimi Bekir Bozdağ, kimi Abdulhamit Gül, kimi Binali Yıldırım kimi de Numan Kurtulmuş diyor?!.. Ve ben de, her isimler zikredilince de, 7 Haziran seçim sonuçlarını örnek veriyorum!.. İsimleri karşı değilim, ama realiteyi görmek lazım.. Çünkü, Diyarbakır için bu mevzu “doku uyumsuzluğunu” doğuruyor.. Doku uyuşmadığı zaman, hem nakil edilen doku, hem de mevcut haldeki vücut kendi bünyesinde; alerji yaratarak, dokuyu atıla düşürür.. Kaybı yüksek olur.. Üç var iken, bir kaçınılmaz hale gelir.. Gün o gün değilse de, vaziyet ve sinerji aynı!..

***

Kent, politize bir kent.. Siyasi ve ideolojik noktada pek tavizkar değil.. Hep; “çamurdan olsun, ama benden olsun?” Demiştir, bu saikle siyasi mekanizmalara, “evet ya da hayır” demiştir... Salt, merkez partiler için değil, ideolojik, marjinal partiler için de, aynı fikir savunula gelinmiştir.. Kaldı ki, partilerin il ve ilçe teşkilatlarında da arızalara yol açtığını, geçmişten biliyoruz.. AK Parti kadar, HDP de bu yönde eleştiriler aldığı gibi, oy potansiyeli noktasında “hesap sorulmuşluk” oldu.. Listeler, vücut buldukça seçmendeki bu kaygılar da, somut noktada cevap bulmuş olur..

***

Kentin seçim havasında, en çok dillendirilen isimlerden biri de Galip Ensarioğlu!.. Hem AK Parti hem de CHP mahallesinde konuşuluyor.. Malum, AK Parti’de “aday adayı” başvurusu olmadı.. Niye yok, onu pek araştırmadım..  Zaten bu saatten sonra, “gel aday ol” denilir mi, bilmem!.. Ancak, Ensarioğlu için siyasi kulislerde sıkça ifade edilen, “partisiyle yollarını” ayıracağı ve  CHP’nin de “kendisine dair” hesaplar içerisinde olduğu!.. Yazılan, çizilen, sosyal medyada paylaşılan çok yorumlar var bu eksende!?. Ama, henüz Ensarioğlu’nun kendi ağzından çıkan bir sözcük yok!.. Doğrusu benim de bir temasım olmadı…

***

Mevcut hal-i vaziyette neye delalettir kestirmek zor.. Bir pazarlık hesabı mı, bir hesap sorma hali mi, yoksa farklı bir düşüncenin ikmali mi, meçhul?.. Ki bu durum yol değişikliği getirir mi? “Partiler amaç değil de araç olarak görülürse” neden olmasın denilebilir?!.. CHP Ensarioğlu’nu Diyarbakır için düşünüyor.. Türkan Elçi’ye yönelik “linç kültürünün” etkisiyle, Diyarbakır’da CHP’nin oy kaybına uğramaması için, seçim bölgesiyle alakalı başka bir adresten söz ediliyor.. Düşünüyorum, Ensarioğlu’nun CHP’ye geçişi, partinin mevcut Diyarbakır çemberindeki bir çok ismin konumunu da gündeme getirir.. Yani, kabul ederler mi?!.. İl Teşkilatından tutun da, yıllardır Diyarbakır’ı kendi egemenliği altında tutan Sezgin Tanrıkulu’na kadar!.. Ve tabi ki, CHP’nin ilçe teşkilatları ile seçmeni.. Biliyorum diyeceksiniz ki, altılı masadaki partilere bi bakın?!..

***

Yeşil Sol Parti.. HDP’nin de dahil olduğu, çatı parti.. Diyarbakır ekseninde, çok sayıda aday başvurusu var.? Kent adına “sürpriz isimler de” var.. Hukukçular yine ağırlıkta.? Ama iş dünyasından isimler de var.. Görünen o ki, HDP eksenli siyaset “yasama noktasında” işi sıkı tutacak.. Gerek iki dönem ve gerekse siyasi yasaklar noktasında; “ince hesaplar” yapılıyor.. Bir esneklik geliştirilir mi, onu bilmem.. Ama edilmezse, siyasi yasak istenilen Buldan ve Sancar olmayacak!?. Ki iki döneme İmam Taşçıer ve Garo Paylan da takılıyor.. Diyarbakır’da liste başı kim olacak, o çok konuşuluyor?!.. Eski Diyarbakır baro başkanları Mehmet Emin Aktar ve Cihan Aydın da aday adayları arasında…

***

Neyse, seçim takvimi işliyor.. Ki 10 Nisan’da “yasama” bazlı Milletvekili listeleri kesinlik kazanacak.. Kim listede, kim liste dışı, kimler ithal, kimler yerli, seçmen mi dinlenildi, lider mi söz sahibi oldu, abilerin hükmü mü, kapitalin gücü mü?.. Gibi gibi soruların mahiyeti, bir bütünlük içerisinde cevap bulacak.. Biz hali hazırda, seçim havasını biraz daha, körüklemenin gayretindeyiz.. Es rüzgarım es…

***

Gelirsek, seçimin ilklerine!.. “Vekil hesabı” ya da seçimi, oy yüzdeliği bir önceki seçime göre farklı olacak.. Malum seçim barajı, yüzde 7.. Ama sistem “D’Hont..” Ne demek bu?!.. Bilindiği gibi bir önceki seçimde, “milletvekili dağılımı” ittifakların aldığı toplam oya göre, yapılıyordu.. Sandalyeler kendi içlerindeki oy oranına göre dağılıyordu.. Ama bu kez öyle değil.. İttifakın aldığı toplam oylar, ittifaktaki partiler ayrı ayrı esas alınarak, sayılıp alınan oya göre, milletvekili dağılımı yapılacak!..

***

 

Bu da, “oy oranı düşük partileri” zora sokuyor.. Onun içindir ki, ittifaklardaki bazı partiler “tek parti çatısı altında” seçime girme meyilinde.. İşte Saadet Partisi.. Gelecek, Deva ve biz birlikte “bizim çatımız altında seçime” girelim!.. Hem yüzde 7’yi egale edelim, hem de sandalye dağılımında, engellere takılmayalım?.. Aksi takdirde, düşük orandaki partilerin oyları ittifaka bir şek kazandırmayacağı gibi, etki de yapmaz..  Böylece ittifak içindeki partiler de birbirleriyle yarışacak.

***

Bir örnek vermek gerekirse, Diyarbakır’ın 12 Milletvekili kontenjanı var.. Seçmen sayımız 1 milyonun üzerinde.. Ortalama, 80 bin oy bir milletvekiline tekabül ediyor… 2018’de, HDP 560 bin civarında oy alarak, 9 milletvekili.. AK Parti ise, 183 bin oyla, 3 milletvekili… Millet ittifakı, 60 bin oy aldı, ama milletvekili çıkarmadı.. Çünkü, ortalamanın altında kalmıştı..

***

Eğer ki, ittifakın oyu 80 binin üzerine çıkmış olsaydı ve o ittifakta en yüksek oyu alan parti bir milletvekili alacaktı.. Ama şimdi öyle değil.. Aynı oy oranlarında; hem Ak Parti hem de HDP’nin “sandalye kaybı” olabilir.. Bir ölçüde oy kaybı yaşanmıyor; çünkü önceki sistemde il barajını aşamayan partilerin oyları barajı aşan partilerin hanesine yazılmış gibi; sandalye sayısı ucuza geliyordu!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Sözü olan beri gelsin, olmayan yerinde kalsın..