NEYİMİZ EĞRİ?…

İyi de, neyimiz doğru, ya da doğru işlemiş ki?.. Vaziyet deve hikayesi misali.. Tek bir doğru-düzgün halimiz var mı?.. Yok..

Dört bir tarafımız olduğu gibi; yaşamın tüm katmanları yamuk!.. İlla ki, kusurlu, illa ki eğri, illa ki hakikatlerden uzak!…

***

Travmatik bir toplumsal yaşam var!.. Kaldı ki; Yasama, Yürütme ve Yargı denilen, devletin kurumsal işleyişi de arızalı!..

Mevcut hal, bugüne özgü değil.. Bir asra yakındır, dikiş tutmaz bir sürecin seyri içerisinde, sürekli handikaplar yaşıyoruz!..

***

Dün olduğu gibi bugün bile.. Şöyle göğsümüzü gere gere, övünerek, gururlanarak, devlet-i aliyenin işleyişi dahil olmak üzere…

Hele ki, toplumsal yaşam kriterlerimizden biri için dört dörtlük bir kimliğe sahip, diyebiliyor muyuz?.. Ya da, örnek teşkil edicilik!.. Hayır…

***

Sesli düşünerek, ifade etmek gerekirse.. Ki öyle inanıyorum ki, sizde de aynı duygu ve düşünce hakim.. Şöyle ki…

***

Demokrasi, deyip duruyoruz!?.. Ama sonrasında diyoruz ki; “kime göre, neye göre, demokrasi?”..

Ha bir de demokratik işleyişten de dem vuruyoruz..

Demek ki; “yamuk bir demokrasi ve demokratik anlayışa sahibiz..”

***

 

Adalet ve hukuk diyoruz!?.. Ama sonrasında hemen yapıştırıyoruz.. Kime göre, neye göre hak, hukuk, adalet?.. Ha bir de, AİHM’den dem vuruyoruz; “uluslarası adalet ve hukuk?”

Demek ki, Adalet adil değil, hukuk ise bağımsız değil?…

***

Yönetim ve rejim, deyip duruyoruz!.. Ama sonrasında, kem, kümle başlayan cümleler kuruyoruz..

Kime göre yönetim milli, kime göre şeffaf, kime göre, demokratik?..

Ha bir de, Cumhursuz, bir Cumhuriyetten dem vuruyoruz..

Demek ki, rejim de, yönetim de toplumsal mutabakata sahip değil…

***

Ekonomi deyip duruyoruz!.. Ama sonrasında başlıyoruz, kime göre, neye göre ekonomi?.

Ha bir de, faizden mi, enflasyondan mı, hayat pahalılığından mı, küresel sermaye kaybından dem vurmaya?..

Demek ki; ekonominin ruhunda psikolojik bir bozulma var?..

***

Eğitim ve Öğretim diyoruz..! Ama sonrasında, kime göre, neye göre eğitim ve öğretim” gibisinden cümleler kuruyoruz.?

Ha bir de, müfredatlarımız yerli mi, milli mi, yoksa ithal malı mı, batıl mı gibisinden sözlerle, dem vuruyoruz..

Ve ülkenin gençliğin hal-i durumu diye de not düşüyoruz..

Demek ki; eğitim ve öğretimimiz başlı başına arıza-i duruma sahip!..

***

Siyaset ve temsiliyet diyoruz!.. Ama sonrasında, kime göre siyaset, kime göre temsiliyet diyerek, okkalı laflar üretmeye başlıyoruz..

Ha bir de, siyasi partiler kanunu, liderler sultası, koltuk sevdası, meclis aşkı, temsiliyetteki zafiyetler kelamıyla, dem vuruyoruz!..

Ve diyoruz ki; ülkeyi bu hale getiren, siyasettir.

Demek ki, siyasette de ve temsiliyette de, doğru-düzgün değiliz…

***

İster günlük yaşam, ister devletin işleyişi, isterseniz de hal-i hazırdaki ülkenin ve milletin hal-i pür melali, bir bütünlük içerisinde, yamuk!..

Vahim bir eğriliğe, arıza-i duruma sahip..

Her şeyde “bir kusur, bir eksiklik, bir geri kalmışlık” söz konusu..

***

Vaziyet bu iken.?

Ve her geçen zaman dilimi tüketilen zamana rahmet okuyor.. Ama biz halen, “çözüme odaklı, samimiyet karinesi içerisinde” hakikatlerimize, odaklanmıyoruz..

Sürekli bir kısır çekişmenin girdabında, “deve kuşu misali” kafayı kuma gömüyoruz!..

***

Eğrilikleri, yamuklukları, doğru-düzgün işlemeyen mekanizmanın, doğru bir koda gelebilmesi için; elzem olan çözüm üretebilmektir..

Ki o da Mevcut Anayasa’nın ruhundan ülke ve millet olarak, kurtulmamız gerektiği gerçeğinde buluşmaktır..

“Samimi ve ihlaslı” bir medeniyet, ahlak ve ilkeler manzumesi içerisinde, “kendimize kod biçmeliyiz?”..

***

Ki bunu da, biz sivil ve yerli, sıfır bir anayasayla ikmal edebiliriz, ancak!..

Çünkü, yamukluğun ruhu burda..

Peki kerameti kendinden menkul siyasetimiz ya da siyasilerimizin fondaşları “gözün üstünde kaşın var” misali, laiklikten dem vuruyorlar?..  Neymiş; yamukluk laiklikte değil, doğruluk laiklikte var..  Sevsinler..

***

Velhasılı kelam!.. Son cümlem.. İyi de, bir asırdır laiklik adıyla, dinsizliği dayatan anlayış değil mi, hal-i hazırdaki eğriliğin, yamukluğun, doğru düzgün olmama durumun müsebbibi..

Laik kesilen adamın ağzından dökülen sözcüğe bakar mısınız!..  İslam’a ve Allah’a öylesine hasım ki, “bu toplum, hala kulluktan kurtulup vatandaş olamama sancısı yaşıyoruz!!?

***

Öyle ya, onlara göre Allah’a kulluk gericiliktir ama kendilerine vatandaş olmak çağdaşlıktır!..

İşte yıllarca bu ülkenin mekanizmasını böylesi yamuk zihniyetin ve şahsiyetlerin rotasında, işlediği içindir ki; ülke ve millet olarak iki yakamızı bir araya getiremiyoruz!…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Milli Eğitim “milli olmaktan çıkmıştır..” K. Kılıçdaroğlu..