NİYE OLMASIN Kİ?..
Öyle ya!.. Çarşı’nın, pazarın, manavın, marketlerin hal-i durumu herkesin malumu!.. El değil, cep değil, mutfağı alev alev yakıyor!.. Fahişin ötesinde, bir fiyat serbestliği var.. Poşet mi, file mi, sepet mi? Yok öyle artık, bir kaç kiloyla doldurmak, ya da satın alabilmek!.. Vaziyet grama ve taneye kadar düştü.?!
***
En sıradan pazar masrafı, sadece sebze ve meyve odaklı; bin liranın üzerinden başlıyor!… Çünkü, tarlada, üreticide, çiftçinin elinde 3-5 liraya satılan ürün, pazarda, markette ve manavda 30-35 liradan satılıyor!.. O da, dokunulmaz, öyle seçmece meçbece o da yok!.. Cüzdana sıkışan vicdana kalmış; tartıya konulan her ne ise!..
***
Peki, çözüm!.. Ya da bu fahiş fiyatı minimize etmek için.. Daha açıkcası soygunun aşırılığını düşürüp, makulüne çekebilme adına, ne yapılabilir, nasıl bir formül üretilebilir?.. Bu konuyla alakalı çok yazım ve önerilerim oldu; üretim, nakliye ve satış adına sağlanabilecek, desteklerle ve denetimlerle, ibre aşağı düşürülebilir diye!..
***
Önceki gün, çarşı-pazara veryansın eden, ev kiralarıyla alakalı isyanını dile getiren okurum, sene başında yerel yönetimlere yaptığım, çağrıyı hatırlattı!.. “Belediyeler pazara insin” dediniz ya; o çağrıyı yenileyin.. Bu fikre ve öneriye katılmamak mümkün mü?! Kendi kendime işte fikri takip bu olsa gerek dedim… Okur nasılda takip ediyor..
***
Çünkü, o yazımla alakalı belediyelerde geçmişte görev yapan tanıdık isimler, bazı siyasi dostlar da destek vermişti?!.. En doğru hamle bu diye!.. Evet Belediyeler pazara insin?.. Nasıl olacak, imkanlar ölçüsünde, hem taleplere yönelik üretime” odaklanıp, çiftçilik yapabilecek.. Hem de, aracı ve nakliyeci olabilir..
***
Çiftçinin sıkıntısı nedir; pazar alanı.. Satıcının sıkıntısı ve tepkisi nedir; nakliye maliyeti!.. Vatandaşın veryansını nedir; ikisinin bütünlük kazanan sıkıntısının kendisine, fahiş fiyat olarak, yansıyıp, cebini ve mutfağını alev, topuna çevirmesi!..
***
Belediyelerin yapması gereken şu!.. Sebze ve meyveyi arz ve talep noktasında, ürünü birebir çiftçiden, tarladan alıp pazara getirecek.. Hatta, kabzımalları devre dışı bırakacak.. Böylece belediyeler sosyal belediyecilik anlayışını icra etmiş olacak, üretici de, satıcı da nihai olarak tüketici de kazançlı çıkacak!..
***
Yüzbinleri, milyonları, konserlere, festivallere, açılışlara, resepsiyonlara, eğlence etkinliklerine harcayacağına, buralara yönelip, harcasa fena mı olur?!. Kaldı ki, hükümet tasarruf tedbirleri genelgesi yayınlamışken, söz konusu konser ve festivallere sınırlama getirmişken; bu alana meyil edilmesi hayırlı işin icrası olmaz mı?!
***
Nasıl olmaz!?.. Bir taraftan devlet adına kazanılan bir sevap, diğer taraftan da, vatandaşın cebine göz diken, açık ve aleni şekilde soygun yapan, beş liralık ürünü 35-40 liraya satan fırsatçılara da, devletin sillesi vurulmuş, haddi bildirilmiş olunur?!.. Ne diyoruz had bildirmek, güzel iştir?.. Çünkü sevap var!..
***
Kaldı ki, ufukta yerel seçimler var!.. Belediyeler kendi asli görevleri olan bu önerimizi dikkate alırlarsa; siyasi yönde, seçmen nezdinde sandık ortaya konulduğunda “hayli kazançlı” çıkabileceklerini de şimdiden taahhüt ederim.. Yeter ki, bu minvalde ilk adım atılsın, gerisi gelir!.. Sizce…
***
D.Ü 25 BASAMAK GERİLEDİ?
ODTÜ’nün kısa adı (URAP) olan University Ranking By Academic Performance Laboratuvarının bu yılki akademik çalışmalara dair performans ölçüm verileri, açıklandı.. Verilere göre; Dicle Üniversitesi bir önceki yıla göre, 25 basamak gerilemiş.. Bir önceki yıla göre, 55’inci sıradan, 80’inci sıraya gerileme göstermiş!?..
***
81 il arasında ve 183 üniversite içerisinde; 80’inci sırada olmak, akademik başarı ölçüsü noktasında, elbette ki sorgulayıcı!.. Neden; bu yılki puan 595,3.. Üniversite yönetiminin, bu gerilemeye dair, ortaya koyabileceği makul gerekçeleri muhakkak ki var?!..İşte bu gerekçelere vakıf olmamız gerekir; çünkü bu sıralama hiç yakışmadı, bizi de üzdü!..
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Yüzü gülmeyenin ruhuyla bir sıkıntısı vardır?!
***
HAYIRLI CUMALAR…