PANDORANIN KUTUSU!…
Seçim sonrası, muhalafetteki hal-i vaziyet Pandora’nın kutusunun açılması gibi!.. İtiraflar, ifşalar, suçlamalar, gizli anlaşmalar hırla.. Meğer ki, herkes birbirinin arkasında enva-i türlü iş çevirmiş… Kimi yazılı, kimi sözlü, kimi de namusuma, şerefime deyip, anlaşmalar yapmış, mutabakatlara varmış..
***
Her yol mübah misali.. Dişini sıkan mı, yumruğunu sıkan mı; hele bi dereyi geçelim diye düşünen mi?.. Türlü türlü, kirli kirli hesaplar, yapıladurulmuş.. Tabi bu hal-i zilletlik durum, eğer ki seçim kazanılsaydı üstü örtülecek, kimsenin ağzından tek bir laf çıkmış olmazdı.. Meydanlara çıkanlar; bugün namus ve şeref yoksunluğuyla suçlananlara alkış tutup, bravo diyecekti..
***
HDP’li Abdullah Demirbaş’ın dediği gibi.. “Allah’a şükürler olsun ki, CHP kazanmadı?”.. Şimdi çıkar çatışmasıyla seçmenin eleştiri oklarının dozaj yüksekliğiyle kendilerine özgü bir organizasyonla suç ve suçlu arayışı içerisine girdiler?.. İtiraf mı, ifşa mı, suçlama mı, ne derseniz deyin, altılı masanın etrafında oturanların ağzından zehir-zemberek olarak dökülüyor.. Bir de, eski defterler de açılıyor…!
***
Pür dikkatler hal-i hazırda iki isme odaklanmış!.. Ki en çok, ifşa ve suçlamada bulunan da, Meral Akşener.. Abdullah Gül’ü gündeme getiriyor.. Diyor ki, “2018’de Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı yapmadığım için kıyma makinesinden geçirildim..” Ne demek bu!.. Açılımı şu.. Akşener’i demek ki o gün “kimse ciddiye almamış, hatta masadan kalk git muamelesi görmüş..” Bunun üzerinden, kendine masumiyet kazandırıyor!..
***
İyi de, demezler mi “kovulduğun, kıyma makinasından geçirildiğin, masaya niye o zaman döndün..” Her ağzın açıldığında kazanan biri olmalı dediğin sözün arkasında durmadın, “kazanamayacak aday olan Kemal Kılıçdaroğlu” için, meydan meydan gezip, “oy istedin?”.. De bakalım, “seni zorlayan” ya da katlanmak zorunda kaldığın neydi ki, “bugün suçlama defterini” açtırıyorsun?!.. Demek ki hesap başka..
***
Gel gelelim; Yerel Seçimlere dair son çıkışlara!.. “Her ilde aday çıkaracağız” denilerek bu minvalde, Genel İdare Kurulundan karar çıkartıldı.. Ki, aday noktasında en erken aday açıklayan lider olma özelliğiyle Akşener İzmir adayını açıkladı. Ama gel gör ki, seçmen nezdinde “masadan kalkma, masaya dönme verilen sözlerden çayma noktasındaki güvensizliğin ezikliğiyle” Akşener şimdilerde ciddiyetini kanıtlama peşinde koşuyor ne yazık ki?!..
***
Hiç kuşkusuz ki, güven kaybeden bir siyasi parti lideri için, mevcut hal, hazindir.. Seçmenler, Akşener’in söylediklerine inanmakta zorlanıyor.. Öyle ya, Parti kuruluş tarihindeki çıkış, girdiği seçimlerdeki oy yüzdeliği ve bugün geldiği oy oranı, tüm bu güven kaybının getirdiği sonuçtur.. En garip ve eziklik, parti içerisinde farklı seslerin de ikide bir yükselir olmasıdır?!…
***
Nitekim, ittifakların gelen dalgayla dağılması üzerine, kimi partili yeni ittifak arayışından söz ediyor?.. Kimi de, MHP’nin gelin mahalleye, gelin komşu olalım çağrısına verdiği yanıt.. İttifak olursa, MHP veya AK Parti olabilir diyen mi, Mahallede komşu olacak ev kalmadı diyen mi?.. Özün sözü; seçmende güven erozyonu yüksek oranda hal-i hazırda İyi Parti’yi etkiliyor…
***
Kaldı ki, Akşener’in İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlıklarıyla alakalı, son ifadeleri.. Yavaş ve İmamoğlu için.. Tabi bunu aradığı bir gazeteciye söylemiş.. Demiş ki; “Bu İmamoğlu ile Yavaş kendilerini ne zannediyor, ben onları cumhurbaşkanı yapmak için mi parti kurdum..” Bu söylem, ne kadar doğru ne kadar yalan bilmiyorum.. Biz de, o gazetecinin sütunlarından öğrendik..
***
Peki, CHP’li Özgür Özel ne diyor?.. Malum, Kılıçdaroğlu’na rakip.. Ama, Altılı masanın tüm serüvenine vakıf biri olma hesabıyla, ağzından dökülecek sözcükler ciddiyet içerir, kabulü olur.? Zaten, o dönemde, Kemal beyle yan yana havayı soluyan, karar aldıran kişi olma özelliğiyle; dikkate değer.. İşte kendisinden, yok daha neler, vay da vay dedirten tuhaf bir çıkış geldi hafta içi!..
***
Özel’in dediği şu.. “CHP olarak resmen ittifak olmadığımız ama oy aldığımız seçmenlerde örneğin Doğu ve Güneydoğu illerindeki seçmenlerde de imzalanmış bir gizli protokol ve o protokoldeki vaatler üzerinde de birtakım gönül kırıklıkları var..” Ne demek şimdi bu?.. CHP ile HDP arasında “gizli bir ajanda mı, gizli bir protokol mü var?”.. Var mı yok mu, bilemiyorum.. Ama seçim öncesi, Sırrı Sakık’ın bir beyanı vardı; “varılan mutabakatın içeriğini açıklayın diye..”
***
Kim açıklar, kim bu beyana ne der bilmem!… Ama, HDP ile CHP arasındaki protokolü birileri açıklamalı.. Nasıl ki, Ümit Özdağ’ın CHP ile “İçişleri Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığını” verme noktasında, imzalı mutabakatı, masanın üyelerinden açıklayan olduysa.. Bunu da, o masanın üyelerinden biri açıklamalı.? Ya da CHP’nin Lideri Kılıçdaroğlu.? Ki ana muhatap ise, HDP’dir.. “Anlaşmanın içeriği nedir?”.. Yoksa; bir kafa karışıklığıyla yeniden Kürtler’i “bilabeleş..” Altan Tan’ın dediği gibi; 6 milyon seçmenle bir gazoz dahi alınamadı noktasından hareketle; CHP’ye yemlik mi yapılacak?”..
***
Ha burada, CHP’den yükselen bir ses var.. Ki o ses, Kemal bey’in kurmayından.. Oğuz Kaan Salıcı.. Seçim sonrası ilk kez konuşuyor.. O da, “seçim yenilgisinde, günah keçisi olarak seçilen” Kemal Kılıçdaroğlu’na sahip çıkmak adına konuştu.. Diyor ki; “Yemeği hep beraber yedik, hesabı Kılıçdaroğlu ödesin’ deniyor.” Haksız da değil.. Masaya hep birlikte oturdular, yediler, içtiler, fasıl yaptılar sonrası, tek suçlu Kılıçdaroğlu!.. Olur mu?..
Neyse!.. Şöyle bir not düşerek, Muhalefetin Pandora kutusunu yarım bırakıp, şunu ifade etmek istiyorum.. Ki, yarın gelişebilecek hadiseler de sürpriz gelmesin diye.. CHP’nin önünde, Kurultay var.. Kazan fena kaynıyor, özellikle delegeler düzeyinde “el değişikliği” yüksek.. Kılıçdaroğlu’na karşı zıplayan Özel’e, delegeler üzerinden, şans doğabilir.. Ki konuşuluyor.. Kılıçdaroğlu, Kurultay yenilgisi yaşamamak için; “köşeme çekiliyorum, deyip adaylıktan feragat edebilir..”
***
Olasılık belki çok düşük.. Ama siyasetin ruhu, bukalemun olduğu için, her an her şey olabilir.. Kuş taşa değerek, Özel gelebilir.. Hal böyle olunca, yerel seçime dair altılı masa ittifakı yeniden, ruh kazanabilir.. Akşener dahil, diğer kızgın partiler de; “arkamızdan iş çeviren adam artık masada yok, gelin birlikte seçimlere girelim” diyebilirler? Böylesi bir strateji sonuç getirir mi?.. İttifakın akıl sahipleri bir hayal kurabilirler, ama seçmen nezdinde hakikatın görüldüğü noktasında; “bunlara güvenilmez, bunlarla yol yürünmez” olmuştur… Sizce…
***
.. VE NİHAYET!..
Evet ya!.. Haftasonu dile getirmiştim; AK Parti Bismil İlçe Başkanı kim diye?.. Öyle ya, mevcut İlçe Başkanı Veysel Yağmur “istifa etmedim, görevimin başındayım, MYK kararı olmalı.. Aksi durumda fena konuşurum” demişti.. Ve Yağmur, üç haftadır İlçe Teşkilatı Binasında “siyasi faaliyetlerini yürütüyor?.”
***
Diğer tarafta, İl Teşkilatının duyurusuyla İlçe Başkanlığına Muzaffer Cengiz Özaydın atandığı bildirilmişti.. Özaydın ise, tebrikleri İlçe Teşkilatında değil, kendi fabrikasının ofisinde kabul ediyordu.. Yani bir koltukta, iki başkan!.. Günlerce bu muamma, garip hal konuşulup duruldu..
***
Ki son olarak da hafta sonu; Bismil ilçesinden yükselen sese ve sessiz gerilimin getirebileceklerini, kısmi olarak kaleme alıp sormuştum.. Muammaya bir son verilsin.. “Her kim ilçe başkanlığına atanmış ya da görevlendirilmişse, netlik kazansın..” Aksi takdirde, telafisi mümkün olmayan hadiseler vücuda gelebilir diye..
***
Önceki gün, nihayete eren bir açıklama geldi, Diyarbakır İl Teşkilatından.. Gelen beyan aynen şöyle; “Parti Tüzüğünün 59. Maddesi delaletiyle ve 58/3 maddesi gereğince Merkez Karar Yönetim Kurulumuzun (MKYK) 22. 09. 2023 tarih 303 sayılı kararı ile Bismil İlçe Başkanı ve İlçe Yönetim Kurulu asil ve yedek üyeleri işten el çektirilmiştir. Kamuoyunun bilgisine sunulur..”
***
Peki, mesele sessizlikle sonuçlanır mı?!.. İlçe Teşkilatının topyekün “fesih edilmesi, el çektirilmesi” sineye çekilecek mi?.. Vallahi orasını bilmem.? Ama Yağmur’un ilk beyanındaki “aksi durumda fena konuşurum” sözünü yabana atmamak gerekir.. Vaziyet nasıl bir çetin pozisyon alacak..? Burada, Özaydın’ın İlçe Başkanlığı ve yönetim kurulu belirleme süreciyle ilgili gelişmeler de; muamma!.. Bekleyip görelim!!!..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Siyasetin kazanında, iki baş bir arada kaynayıp, pişmez!…