SAHADA OLAN KAZANIR?...
Hiç bir oy “çantada keklik” olmadığı gibi, hiç bir seçim de uğraşsız değil.. Kulvara giren illa ki çalışması gerekir.. Görüşen, konuşan, el sıkışan, gezen, ziyaretlerde bulunan; “gönüllere meyil” edebilir..
***
Seçmene hitap etmeyen, “reyini almada” gönüllere girmeyen, vaatleri de, ağzından dökülen sözcükler de, “istikrar, istikbal ve istiklal” tesis etmiyorsa, anlam teşkil etmez.. Vatandaş cephesinde, istenilmeyen adamdır..
***
Onun için önce güven şart.. Ki halk nezdinde, karşılığın olsun.. Kimse, “ben kazanırım, ben seçilirim, el mahkum, mecburdurlar, benden daha iyisini mi bulacaklar, bizim parti” diyerek, seçim kazanamaz.. Bilakis kaybeder..
***
“Ben kazandım” havasına girmeden, “ben kazanacağım” uğraşına girerek, merhaleler katedilebilir.. En önemlisi de, peşinen “sandığın sonucuna” odaklanıp, politika üretmekte zaafiyet yaratır.. Eğer ki, “şansın yüzüne gülmesini bilirsen, uğraşın, rüzgarı tersine çevirebilir…”
***
Kadim şehir, henüz seçim havasına girmiş değil!.. Adaylar noktasında, bir ısınma turu var.. Ancak, seçmeni sandığa sürükleyen rüzgar, henüz yakalanmış değil.. Öyle görünüyor ki, liderlerin Diyarbakır’a arz-ı endam etmesinden sonra; hareketlilik başlayacak..
***
Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü Diyarbakır ziyareti gösterdi.. Seçmeni “coşturan”, Partinin lideri ve vaatleriydi… Erdoğan’ın konuşmasından çok başlıklar, satır arası geniş, altı çizili çok cümleler çıkarabiliriz.. Ki, önümüzdeki günlerde sahadaki etkisini de göreceğiz..
***
Tabi, adayların kendi seçim bölgesinde oluşturacakları “seçim büroları” ve il ile ilçe teşkilatlarının önü, lokaller!.. Hal-i hazırda, sinerji yaratma adına tam teşekküllü açılmış, faaliyete sokulmuş, donatılmış, süslenmiş değil.. Muhtemelendir ki, Ramazan ve Bayram sonrası, partiler ve adaylar işi daha bir sıkı tutacaktır?!.. Tutmaları da gerekir..
***
Her parti kendine özgü, Seçim Koordinasyon Merkezi denilen SKM’sını kurması gerekiyor.. Önceki dönemlerde buna dair çok yazılarım, eleştirilerim, tepkilerim dost kabilinde, olmuştu.. SKM’ler seçmene gidilen yoldaki “gönül kapısının” rehberidir.. Eğer ki, sağlıklı işlem görmezse, “gönül kırıcı” olur?!..
***
Doğrusu, bunu yıllar yılıdır en doğru ve sağlıklı şekilde yerine getiren, HDP’nin geldiği siyasi gelenek olmuştur.. Ama iktidar noktasında AK Parti bu “beyin mekanizmasıyla” alakalı, ne yazık ki istenilen “atmosferi, ekibi” oluşturamadığı gibi, sürekli “kriz üreten, tepkilere neden” olan bir rüzgar estirmiştir… Umarız geçmişten; “dersler çıkarılmıştır”
***
Lakin gelen bilgiler durumun sağlıklı olmadığını ifade ediyor.. Neyse, zaman kısıtlı, alan geniş!.. Merkez dahil, 17 ilçe var.. Kırsaldaki “hatırı sayılır” köy ve mahalleleri de, hesap edersek.. Seçmen oranının 1 milyon 100 bine dayandığı gerçeğiyle; “seçmene ulaşma” noktasında da, hayli profesyonel alınması lazım.. Yani, kolay bir iş değil.. Belki bir günde; bir düzine yerleşim yeri gezilecek.
***
Belki kimi yere iki kez, belki kimi yere de hiç gidilmeyecek!.. Lakin buradaki nüansta; “seçilme umudu ya da şansının olmayışı” önemli.. Seçilme umudu olan, nefessiz, soluk almadan koşturacak.. Olmayan için de, zaten bir çabası, gayreti ve azmi de olmayacak... Durumu kritik olanlar ise, rakiplerinden daha katbe kat çalışacak.. Ki, sahada onlar olacak..
***
AK Parti’de gemi kaptanı, Galip Ensarioğlu.. Siyasetin “çekirdekten” yetişeni.. Hem seçilme, hem de seçtirme mekanizmasında, yer almış biri.. DYP döneminde İl Başkanlığı.. AK Parti’de ise iki dönem Milletvekilliği.. Ki bu dönem, üçüncü olacak.. Yani, kaptanlık açısından, “ehil ve liyakatlı..”
***
Eğer ki, arıza-i durumlar vaki olmaz ise.. İç ve dış etkenlerin, “operasyonel takoz” olma uğraşları söz konusu olmazsa, Ensarioğlu’nun yöneteceği orkestradan çıkacak, resital iyi dinleyici çıkarabilecek.. Tabi, korodakilerin de, üstlerine düşen görevi ve notalardaki “sesleri” doğru bir şekilde sergilerlerse.. Yani ekip ruhu!…
***
Sandığa dair bir not düşmek gerekirse burada!.. Şayet “ekip ruhu” sahaya ve seçmenin gönül hanesine neşretmekte güven ve samimiyetin ihlası kendini idame etmezse, “kaybedeni çok” olur.. Hele ki, 7 Haziran ile 1 Kasım örneği var iken.. Onun için; “karınca misali” bir performans AK Parti için, olmazsa olmazdır!…
***
Gelirsek, Yeşil Sol Parti.. Adayların tanıtımı yapıldı.? Seçim bürolarının da açılışı, gerçekleşiyor.. Her ne kadar, etkinlikler yargısal süreçleri harekete geçiriyorsa da, adayların odaklanması gereken noktanın, “seçmen” olması gerektiğini, söylemek gerekir.. “Sloganist siyaset” değil, fiili ve somuta dair icraatın gerekliliğine, odaklanılması lazım..
***
Liste başı, Berdan Öztürk.. Listeyle ilgili fikri beyanımı daha önce aktarmıştım.. Neden, “liste kaptanı” Diyarbakır’dan, biri değil.. “Kent milliyetçiliği” duygusuyla, olması gereken “Şehir çocuğu birinin, liste başında olması.. “Ama değil.. Kaldı ki, ilk sıralarda yer alanlar dahil.. Eski HDP’li Altan Tan ne diyor; “HDP adaylarının yüzde 90’ını ismen bile tanımıyorum?”…
***
Ne diyelim, HDP uzun bir dönemdir “Türk soluna” meyil etmiş durumda.? Yoksa, parti yönetimi ağırlıklı Kürtler’den oluşurdu?!.. Nasıl ki yüzde , 1 dahi oyu olmayanlarla alakalı, Cumhur ve Millet ittifakına “yüklenip duruyoruz” aynı yüklenmeyi HDP’ye de yapmak lazım.. Neden bu tavizkarlık diye?..
***
Yeşil Sol Parti’nin, “Erdoğan düşmanlığı” üzerinden yürüttüğü politikasının, sahadaki etkisi ne olur, onu sandıkta göreceğiz?.. Ama sokağın bize yansıdığını ifade edersek, “çok da tersi bir rüzgarın esebileceği ve esmesi gerektiğini de” hatırlatmak lazım.. Öztürk’ün de, kendini Diyarbakır’a tanıtması gerektiğini de, not düşeyim..
***
Diğer cephede CHP var.. Beşlinin “tek listesi” diyeceğim.. Ama Diyarbakır’da listede Gelecek Partisi yok.. Yani kontenjana katılım sağlanmamıştır.. Liste başı Sezgin Tanrıkulu.. Şehir tanıyor onu.. Ama ilk kez, Diyarbakır seçmenin huzurunda, “kendine ve listedeki isimlere oy isteyecek?”.. Tanrıkulu’nun işi, hem özeline hem de partisi açısından zor!…
***
Özellikle, seçim bölgesi Diyarbakır’da ilk kez aday oluyor.. Hep İstanbul’dan Meclis’e gitti.. Taş atmadan meclise gitti.. CHP Diyarbakır’da, herkesin malumu.. Tabela partisi idi.. Sürekli gerginlik, kaos hanesinde, “kayyımlı” bir yönetimle, hemhal oldu.. Teşkilat şimdi, AK Parti’den gidenlerin elinde.. Ki listenin 4’üncü sırasındaki isim de..
***
Yansıyan kulis bilgilerine göre; Teşkilat ile Adaylar arasında “bir uyumsuzluk, bir dengesizlik” söz konusu!.. İl Başkanı Abdullah Atik.. Ki şu ana kadar Tanrıkulu ile birlikte bir resim verdiklerine şahit olmadım.. Belki vermişlerdir ama ben görmedim.. Var ise eksikliğim olsun.. Ama gerçek şudur ki, Atik’in CHP’ye gelişine dair; “siyasi hesapları hiç ama hiç, tutmadı!…”
***
Bu hesap, sandıkta ne kadar etki eder bilmem!.. Ancak, Sezgin ve listesindeki DEVA ile Saadet’in çok çalışması gerekir ki; CHP kodlu 90’ların SHP’sinin rüzgarını estirebilsin.. Ne deniliyor, CHP bir Milletvekili çıkarabilir.. Mümkün mü?.. Seçmenin gönlüne girdin mi, gerisi kolaydır..
***
İyi Parti’de liste başı, Vejdin Ensarioğlu.. Teşkilatçı.. Aile de, yarım asırdır “siyasi arenanın her alanında” faal.. Ki, Ak Parti'nin liste başı Galip Ensarioğlu ile de kuzen.. Görünen o ki, bu seçimde en çok merak edilip, konuşacak, tartışılacak olan da; “kuzenlerin seçim yarışı” olacak?!…
***
Netice itibariyle; kentin hal-i hazırdaki seçim havası, kronolojisi böyle bir tabloyu gösteriyor.. Peki, kentin gündemini seçim teşkil edecekse ki öyle edecek.. O zaman, siyasi havanın da, kentin temel ve çözüm isteyen sorunlarından oluşan bir demet; gündem de olmalı?!.. Tabi ki; adayların bu sorunlar demedi içerisinde “kendileri de çözüm vaadini” icra etmeleri gerekir.. Ben gelirsem; çözerim kabilinde!..”
***
GÜNÜN SÖZÜ
Hedefine ulaşmak istiyorsan, karıncanın azimli çalışma karakterine sahip olman gerekiyor!?..