ŞEHİR HASTANESİ AKIBETİ?
MART AYI KAPIDAN BAKTIRDI?…
Mevsimsel noktada vecize bir söz hep ikmal edilir ve edilmiştir.. “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır?”… Aynen öyle oldu.. Allah’ın hikmetinden sual sorulmaz.. Bahar geldi, havalar ısındı, Diyarbakır’ın yazı yüzünü göstermeye başladı diye seviniyorduk.. Önce sağanak yağışla, sınav oldu.. Şimdi de, karla sınav oluyoruz..
***
Dün “kar yüzünü” bi gösterdi, pir gösterdi.. Mart ayının son gününde; “lapa lapa karla” yüzleştik.. Hava hayli soğuk, kar ise fena bastırıyor.. Ulaşım aksadı, vatandaşlar zorlandı, ama bir kesim çiftçi ise “rahmetin bereketiyle” seviniyor.. Ne diyelim, mevsimin, bize hem 1 Nisan şakası, hem de bereket sürprizi oldu... Maşallah diyeyim.. Ben de penceremden görülen manzarayı bir enstantane olarak, buraya aldım.. Kar temizliktir..
***
GÜN OLA HARMAN OLA?…
Sahi ya, önceki seçimden, hatıra kalan neydi?.. Kemal Bey’in, Cumhurbaşkanı adayı gösterdiği, Muharrem İnce’ye, sahne çağrısıydı değil mi?.. Ne demişti o gün?.. “Gel buraya Muharremmmm..”
***
Gün oldu, zaman geçti, devran döndü!? Ve yeniden Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girdik.. Peki, Kemal ile Muharrem’i, hal-i hazırdaki popüler, muhabbeti ne diyorsunuz?.. Hiç kuşkusuz ki, “hoş geldin, güle güle?”..
***
Ha bir de iki seçim arasında bir hesap sormuşluk oldu.. Yine ikili arasında.. O neydi?.. “Adam kazandı.. bir değil, iki değil, üç değil, beş değil.. Adam kazandı. Kazandı da kazandı..”
***
Seçime 43 gün kaldı!.. İkili ekseninde, bir de feragat etme veya “pazarlık” konuşuluyor.. Gel katıl mı olacak?.. Yoksa, “tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna mı.”.. Görünen o ki, ikinci şık ağır basıyor.. Yoksa Muharrem “ittifak teklifi yapılmadı” dermiydi?.
***
Eee siyasetin ruhundaki rövanşlarda fırsat buldun mu çakman gerekiyor dedirtiyor.. Yoksa, ilk fırsatta, “silleyi enseden yersin?”.. En sıcak taze örnek Meral Akşener’in hışımla masadan kalkıp mışıl mışıl geri dönmesi.. Ne idi, ne hale geldi?!… Ne diyorlar; “keşke kalktığında sifonu çekse idin..”
***
Demem o ki, çok da havalarda uçmamak gerekir.. Arada bir yere de basmak lazım.. Aksi takdirde, “gün ola harman ola” sözüyle, hep karşılaşmış olursun!.. İşte o zaman da, “gümbür gümbür değil, pata küte harap edilirsin?”…
***
GEL ABİ GEL; “NE VEREYİM ABİME?.”
Bilmem, izlediniz mi?.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son canlı yayınını.. Kemal Bey’in “seçim vaadi ve turlarıyla” alakalı fena bindirmeli konuştu.. Ben izledim… Çok şey konuştu diyebilirim!…
***
Ama bir cümlesi oldu ki, ona çok güldüm.. Öylesine güldüm ki, ortalık karıştı, anlatamam!?. Yudumladığım çayı püskürtme, mesafem 3 metreyi buldu.. Ki, televizyon püskürmenin azabına uğradı.. Neyse ki, hasar oluşmadı..
***
Peki neydi, Erdoğan’ın reislik yarışındaki rakibi Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanma adına ortaya koyduğu seçim stratejisine yönelik sözü.. Erdoğan, “Ne vereyim abime..Bu siyasetle ülke yönetilemez..” Haksız mı?.
***
Ne diyelim; Kemal Bey bu.. Altılı masayı kurarken “dükkan açık, isteyen istediğini alsın abim” diye yola çıkmadı mı?.. Onun için yeter ki; “reislik koltuğu” gelsin.. Ne diyordu taraftarları.. “Erdoğan gitsin, bedeli ne olursa olsun?”…
***
Neyse, sevdim ben bu; “ne vereyim abime” sözünü… Sıkıştınız mı hiç tereddüt etmeden hemen işportacı misali söylenir?.. “Gel abim, gel, dükkan senin.. Ne vereyim abime..” demenin getirisi olduğunu bilin…
***
BİR SORU…
Çok konuşuluyor, çok yazılıp, çiziliyor!.. Kandil’in, Kemal Bey’e “açıktan desten vermesine” ilişkin…Benim yanıt aradığım soru şu!?… HDP ve Kandil’in, “seçim kampanyasında, Kemal Kılıçdaroğlu’na açık desteği”, negatif etki mi, pozitif etki mi yapar?!.. Bir de, Kemal bey’in “suskun ve ketum” tavrı, neye delalettir..
***
Yanıtsız kalışı, desteği önemsemediğinden mi?.. Yani oy verseniz de vermeseniz de, “el mahkum, ya da ihtiyacım yok mu?”.. Yoksa en çok ifade edilen, “Kandil’le arasında bir anlaşma ve pazarlık mı var?”.. Var ise; neye karşılık?!.. Neyse, zaman gösterecektir; “ne olduğunu?”.. Yanıtlar ne olur göreceğiz..
***
GÜNÜN SÖZÜ
İşin ehli değilse, mevcudiyetinden liyakat beklemek abesle iştigal olur…