SİZE BU YAKIŞIR..

Hem de nasıl?.. Helal olsun, bravo size!!!.. Yine; “kendinize yakışanı” yaptınız.. İşte CHP işte HDP..  İkiz ruhla “hareket” etmenin ne olduğunu bir kez daha resmettiler!.. Her ne kadar, aynı masada değillerse de, iş Meclis’e gelince, sıralar aynı, tavırları hemfikir..?!

***

Evet; Meclis’te ayağa kalkmamakla, “tarihi bir zafer” kazandılar(!).. Artık, “destanlar” yazarlar mahallelerinin hamaret kalemleri,  onların bu itici, hizipleştirici, kutuplaştırıcı, “roldeki”  üstün performansları.!! Maşallahları var(!).. Her bir oturuşta; “bir karış, büyümektedirler, boyları uzuyor!.?” Az kaldı, “başları göğe” erecek..

***

Eee; gençlik de tabiatın gereği olarak onları örnek alacak, yarınları için bu mahirliklerini bir de kendileri uygulayacak!..  Siz büyüklerisiniz  ya… Sevginin, saygının, örf ve adetin, geleneklerin, ilkelerin, devlet adabının, “insanı erdemli” kılmadığını, aksi tutumun, başı göklere erdirdiğinden, ders çıkararak…

***

Onlar da, cumhurbaşkanlarını görünce sizin gibi, “yerlerinden kalkmazlar..” Hatta, “ayak ayak üstüne atıp sigara tüttürecekler” belki de bir adım daha ileriye giderek; “yuh çekebilirler?”…  Salt, Cumhurbaşkanlarına mı?.. Diğer devlet erkanlarına da meziyetlerini gösterirler?..  Biz büyüklerimizden(!) geri kalırmıyız derler?!..

***

Yani, seçilmişler ve atanmışlar dahil; “aynı muameleden” imtina mı edilecek?.. Yok ya, ne münasebet.. En babasını gösteriler.. Batı kültürü, batı medeniyeti, bu değil mi bir asırdır peşinde koşturur olma haliyle, toplumun tüm içtimai hayatına enjekte edilmesi!!?.

***

İşte aile yapısını kutsayan, İstanbul sözleşmesi!.. Nasıl da peşine takılmışlar, “illaki uygulansın, illaki uygulansın?”… Vaki durum anlayacağınız arıza!..

***

O neymiş; anneye, babaya, büyüklere, ecdada saygı göstermek..  Sevgi de neyin nesi!.. Bırakın ya bu “geri kalmışlığı, alaturka kültürünü, çağdışı yaşam anlayışını”… Beyler bayatlandı, bayatlandı…

***

Zaten, bin senedir bunu diye diye, bizi bu hale getirdiniz?!!.. Vekil de kim oluyor?!.. Bakan da, otur oturduğun yerde!!!..  Neyse ki; “millet ayakta, milli irade ayakta.?”  Ne diyelim, Allah müstahaklarını versin, otursunlar oturdukları yerde, hiç kalkmasınlar!…

***

DEMOKRATİK SİYASET!…

Vaki olur mu, demokratik siyaset “silahların” kendini konuşturup “vesayet” oluşturduğu bir arenada; ne mümkün?.. “Demokratik siyaseti” ikmal etmek, ondan söz edebilmek?!.. Ya da savunucusu olmak…! Zor ve bedeli ağırdır… Dün olduğu gibi bugün de, görünen o ki yarın da; “barışa dair atılan adımların” önündeki en büyük engel hiç kuşkusuz ki “eldeki yasadışı silahtır..”

***

Evet, bu minvalde “kimler konuşmadı, kimler bedel vermedi ki?”..Bakınız, Selahattin Demirtaş’ın Mersin’deki saldırıya ilişkin yayınladığı “kınama” mesajı ekseninde gelen; sağlı-sollu tepki dozajlı “sindirmeler?..” Ki Demirtaş paylaşımında “PKK demedi, örgütü direk kınama sözlerini odağına almadı, hedef göstermedi…”

 ***

Demirtaş, sadece ve sadece şunu söyledi.. “Mersin’deki silahlı saldırıyı kınıyorum. Siyasetin sorumluluğu, şiddet dışı çözümlerde ısrarcı olmaktır. Ölümleri durdurmaktır. Şiddetin her türlüsüne karşı çıkacağız, demokratik siyasette ısrarcı olacağız. Bunun herkes tarafından net olarak bilinmesini isterim…”

***

Vay sen misin bunu diyenler “hot demeye” başladı.. Bakarmısınız, PKK örgütüne.. Demirtaş’ı “hedefine alarak” tepki gösteren bir açıklama yapıyor.. Bir nevi; “had bildirme” içeren açıklamada, HDP’nin mevcut yönetimi de içerisine alarak, “sindirmeye” çalışıyor…

***

Kandil’den gelen beyana karşı, dikkatler HDP ve Demirtaş’a çevrilmişti, bir kaç gündür. HDP Yönetimi, “sessiz kaldı..”  Ancak, Demirtaş karşılık verdi.. Her ne kadar, kurduğu cümlede “isim” vermekten imtina etse de, kastının örgüt olduğunu beyan eden, şu cümleyi kurdu.. “Demokratik siyasette ısrar ve barış politikası, bizim için ilkeseldir. Kimse geri adım atmamızı beklemesin.”

***

Görünen o ki; “Kürtler” üzerinde yürütülen siyasette belirleyici ve tek merkez komutlu olmayı “silah” gücüyle, dizayn etmek isteyen Kandil’in “eli eskiye göre alanda hayli zayıflamıştır… Artık eskisi gibi; “kontrolü” elinde tutamıyor… Yoksa; HDP ve Demirtaş’a Kandil “halkın değerlerini temsil etmiyorlar” dermiydi..?!… Ki cezaevinde bulunan Demirtaş’ın yattığı suçun muhtevasına bakılırsa..

***

Vaziyet kimi hangi kulvara sürükler o meçhul!..  Demirtaş ve Kandil birbirine karşı; “diklenmeyi sürdürür mü, bir kopuş olur mu, 2023 seçimlerine gidilirken, farklı bir rüzgar estirilir mi, evrilmeler yaşanır mı, zaman gösterir.. Demirtaş’ın direnci, HDP’yi ve Meclis’i “tavır almaya da” zorlar hale geldi.. Özellikle de, Meclis'e “HDP’yi siyaset dışına itmeyin” deme noktası..

***

Netice itibariyle silahların, şiddetin ve terörün gölgesinde siyaset yapmanın zorluğu bugünden yarına aşılacak bir mesele olmadığı gibi; direnç alanı genişlemeli!.  Şu net oldu; “insani ve vicdani” bir noktada şiddet karşıtı olmak; “demokratik siyasetin” vücut bulmasına, güçlenmesine iri olmasına, vesiledir, reçetedir… Ve her ferdin; “dik duruşunu” gerektiren bir mücadele alanıdır “demokratik siyaset..”

***

ODA’NIN RESMİ SEÇİM SONUCU…

Dün elime ulaştı..

Toplam seçmen sayısı, 7 bin 143.. Sandığa gidip, oy kullanan ise 3 bin 761..

Katılım oranı yüzde, 52,65..

16 Meslek grubunda “tüm meslek gruplarında” seçime giren renkler ile sadece kendi bulunduğu meslek grubunda, girenlerin oy dağılımı ise şöyle…

Yeşil liste.. 2 bin 836..

Mavi liste.. 396..

Kırmızı liste 3 ve 5 nolu meslek grubunda; 278..

Sarı liste 10 ve 12 nolu meslek grubunda; 120

Beyaz  liste, 9 nolu meslek grubunda; 34

Turuncu liste 4 nolu meslek grubunda 36

Mor liste 1 nolu meslek grubunda 56

Geçersiz oy ise; 5…

Hasılı kelam bir önceki yönetimi teşkil eden Yeşil Liste.. Yani Mehmet Kaya’nın “Başkan” olduğu taraf; “ezici bir oy farkıyla”, seçimi göğüsleyen oldu…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Her ağlayan güçsüz değildir. Tıpkı her gülenin mutlu olmadığı gibi.