SULARI ISITAN İSTİŞARELER(!!!)..

Siyaseti kapsayan bütün sular kendi mecralarında “ısınmaya” başladı.. Taraflar ve bloklar “seçime” odaklı, sıcak bir hesaplaşmanın gardıyla, hem rakibe hem de kendi içindeki, engellere karşı savaş veriyor..

***

Seçim takvimi!.. Görünen o ki; “seçim takviminde” bir öne çekme olacak.. Aylar mı, haftalar mı, onu önümüzdeki günlerde göreceğiz!… Tahmin yürüten çok.. Ki bu “öne çekme”, erken seçim “tartışmasını” ikmale getirir mi, o da ayrı bir muamma.. Ama, hesap “suyun kazanına” sürekli ateş olmakta…

***

Beri yanda, Erdoğan karşıtlığından başka “ortak hiç bir noktaları” bulunmayan, siyasi kimlikleri ve fikirleriyle de “zıt kutuplarda” bulunan “Altılı Masa ve çevresinde” kazanlar, fena fokurduyor..  Ateşi körükleyen çok etken var.. Çünkü, hala kazanda “ne pişilecek” ve pişirme evresi ne olacak; karar kılınmış değil, meçhul!…

***

Son toplantı, 10 saat sürdü!.. Sonuç bildirgesindeki tek somut ifade malumunuz üzre; “istişareye devam” oldu.. Yani, toplantılar devam edecek, lakin “nafile istişareler.. Yıllar böyle devrilerek bugünlere gelindi.. Seçime 4-5 ay kaldı.. Kaldı ki; “öne çekilme” kararı çıkma, bu zaman daha bir azalacak, ancak “Erdoğan’a rakipte” kılınmış bir karar yok!..

***

Nafile içeren “istişare” toplantılarındaki belirsizlik; “içe dönük kavgaların” kamuflajına yönelik, “bir oyalama taktiği” olduğunu ifade etmek, en doğru tespit olsa gerek!… Nitekim bu gel gitlerin öncüsü de, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu.. Ve “aday kavgası da”, onun ekseninde, geliştiği için sonuç alınamıyor!…

***

Kılıçdaroğlu’nun adaylığında “gard düşürmeyen” tek isim var; o da Akşener!.. Tıpkı, 2018’deki gibi, Gül’e “karşı” sergilediği refleksleri, şimdi Kemal Bey’e yapıyor… Yoksa; Akşener-İmamoğlu ikilisinin “işbirliği” Parti İl Başkanlığı toplantısına kadar iner miydi?.. CHP’li değil, sanki İyi Partili..

***

Nitekim, kulisler de!.. Özellikle CHP Genel Merkezi’nin katlarında, İmamoğlu için şu ifade kullanılıyor.. “İmamoğlu, CHP’nin değil, Akşener’in Belediye Başkanı..” Bu kadar ayyuka çıkan “ilişkinin” varacağı nokta ne olur, onu siz deyin!.. Ancak, Akşener “Kılıçdaroğlu’nu reis yapmayan  tek isim” olarak, yazılacak…

***

Şunu da ifade etmek gerekirse!.? Hali hazırda Kılıçdaroğlu’nun Parti Merkezinde “bir destek, bir güç, bir söz sahipliği” var ise; bu da tamamen “delege çoğunluğuyla” alakalı.. Sayısal üstünlüğün suyu hürmetine dir, parti merkezinden sesin nefatifliği.. Eğer ki, eksilmeler vaki olsaydı; çoktan “emekli” edilip, 74 yaşında Cumhurbaşkanı adayı olacak adama kim oy verir, sesi yüksek volumla çıkardı…

***

Altılı masanın diğer neferi, Babacan!.. O da, anketlere yansıyan oy yüzdeliğinin çok da üzerinde; “laf” ettiği gibi büyük lokmadan da dem vuruyor.. Ne diyor; “Altılı masa beni aday olarak desteklerse hem seçilebilirim hem de en iyi şekilde yaparım..’ Virajın son dönemecinin pazarlaması!…

***

Davutoğlu ve Karamollaoğlu!.. Bu kulvarda; pek ses çıkaran değiller.. Her ne kadar, Davutoğlu “tecrübe” vurgusunu her fırsatta dillendiriyorsa da; “biz de adayız, altılı masa bize de meyil ederse varız” gibisinden, laf etmiyorlar.. Onlar karar kılındığını biliyor; “kim seçilirse seçilsin, altılı masanın imzası olmadan bir icraatta bulunamayacak, karar alınamayacak?”…

***

Aslında; tüm bu gerilimin ve içinde ne olduğu meçhul kaynayan kazanın fokurdama hali; Kılıçdaroğlu’nun “diskalifiye” edilmesine yöneliktir.. Yani “ipi çekilmesine ilişkindir koparılan fırtınalar?”… Aksi taktirde, Avrupa ve Okyanus ötesinden yükselen sesler; “pozitif” olurdu!?..

***

Kaldı ki; altılı masadaki “gerilime” ve içten dışa yansıyan kavgaya, HDP de dahil oldu.. Masaya alınmamasına rağmen, hatta birlikte resim vermekte bile imtina edilmesine, aynı cümlede anılmasına dahi rahatsızlık gösterildiği halde; “destek veren, seçmeninin oylarını kanalize” eden HDP birden çıkış yaptı!…

***

Ki bu çıkış, ilk önce Selahattin Demirtaş’tan geldi.. Cezaevinden “seçim kampanyası başlatıyorum” dedi.. Adaylığını da, ima ederek.. Nitekim “görevden kaçmam” dedi..  Sonra, HDP’nin Eş başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar çıkış yaptı.. Ki bu çıkış, bir ölçüde Erdoğan karşıtlığı üzerinden destek verdiği, Altılı Masa’ya “hodri meydan” niteliğinde oldu; “biz de aday çıkaracağız?”…

***

Şimdi, kulislerde bu konuşuluyor?!.. “Aday çıkaracaklar mı, çıkarmayacaklar mı?.. Demirtaş’ı mı, gösterecekler, yoksa başka bir isim mi var akıllarında!..” Bu çıkış bir “pazarlık kapısını” aralamaya yönelik mi?!.. Bir çok etken, “üst katmandan” bahsediliyor verilecek kararda “söz sahibi” olunacağına dair…

***

Tabi, kandil ne der,  Avrupa ve ABD’nin tutumu ne olur?!.. Hatta Suriye’deki yapı bile!.. Nitekim, Türkiye’deki seçimlerle alakalı, basına yansıyan beyanlar var.. “Güçler dağılmasın, kazanım illa ki sağlansın” deniliyor.. Yeter ki; “Erdoğan iktidardan gitsin?”..

***

Dedik ya; altılı masanın çevresini saran tüm su kanallarında, “fena bir ısınma” söz konusu!.. Ki bu ısınma “iç kavgadan” kaynaklı.. Nasıl aşılır?. Elbette ki, aylardır sürdürüle gelinen “istişare” toplantılarının, somuta ermesi, Adayın belirlenmesiyle, son bulma ihtimali yüksek..

***

Sonuç itibariyle “bunca girdap, ısınma, söylem, eylem ve istişare odaklı” toplantılar; Kılıçdaroğlu’na mı “adaylık ipini” göğüsletecek, yoksa Akşener’in desteklediği, Büyükelçilerin omuz verdiği, HDP’nin de rıza gösterdiği İmamoğlu mu?..   Bir karar verebilseler!…

***

Adaylığa nokta koysalar da, bari bakalım seçime odaklı “ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, dış ve iç politikaya dair, neyi vaat” ediyorlar.. Yönetime gelmeleri halinde; altılı masaya seçilecek reis nasıl biat edeceğini, öğrenip, düşüncelerine vakıf olacağız.. Ki oy tercihimizi netleştirebilelim.. Sizce…

***

GENÇLİKTEN SES YOK!?.

Dün buradan Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne, hitaben 4 soru sormuştum.. Sorum; Yağmur Çelik adlı bayanın “fitnes” yaparken, geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirmesine dairdi.. Çelik ailesinin aktardıkları, olay esnasındaki “ihmaller” zincirine ilişkin sorulara; henüz bir yanıt yok!.. Bize bir yanıtları olur mu, bekleyip göreceğiz.. Ancak, idari soruşturma kadar başlatılacak adli soruşturma “bir çok soruya” yanıt olacak…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Boş konuşarak zaman kaybetme, çünkü konuştuğunun bir önemi yoktur.