YEREL SEÇİME DOĞRU!…
Bir halk deyimidir; “sayılı günler tez geçer..”
31 Mart 2024’te yapılacak olan “Yerel Seçimlere de” 6-7 ay gibi bir zaman kaldı.. Ki bu zaman, seçim kazanma adına, kısa bir zaman dilimini içerir..
Ama siyasetin misyonunu aksiyona çevirme noktasında; “bir saat te uzun zaman dilimidir?”..
Evet, siyasetin merkezi de, “seçim ve adaylar” yönünde hareketlenme ve ısınmaya başladı diyebiliriz..
***
Tabi, öncelik teşkilatlanmaya yönelik değişim, dönüşüm ve revizyon, ardından “Büyük kongre”, sonrası, “Yerel Seçim” maratonuna odaklanma tüm partilerde mesai alıyor!..
Diyarbakır’da hal-i hazırdaki siyasi gelişmeler, AK Parti ve CHP’de “İlçe Teşkilatlarında gerçekleşen başkan değişikliği ve kongreler” sancısı ekseninde ikmal oluyor..
Çünkü iki partide de, “İl Yönetimi ile İlçe Teşkilatları” arasında, “yüksek dozajlı bir hizipleşme” var…
***
Bu hal-i durum parti tabanında rahatsızlık yaratıyor!.. Tepkiler olduğu gibi, küskünler de giderek artıyor..
AK Parti cephesinde “aksi olursa, fena konuşurum” diyen mi dersiniz, CHP cephesinde “açlık grevi başlatıyorum” diyen mi, dersiniz?..
İthamlar, suçlamalar, aba altı sopa göstermeler havada uçuşuyor.. Tansiyon yüksek, yumruklar ise sıkılı..
Dikkatimi çekiyor, önceki dönemlerde milletvekilleri “birebir, renklerini belli ederek” görevden alma ya da değişiklik, revizyon gibi hamlelerde, fiziki görüntü verirlerdi.. Şimdi, yok..
***
Vaziyet “saman altından su yürütme mi değil mi?..” Yoksa beyan ettikleri gibi “teşkilatlar özgür olmalı demelerinden mi?!.. “
Neyse, bilen biliyor kimin neyle meşgul olduğu, ya da kime gönül koyduğu veya, gönül verdiğini!..
Görünen o ki, CHP ve AK Parti’nin Diyarbakır kazanı, “Partilerinin büyük kongresine kadar, hayli gür ateş üzerinde, fokurdamaya devam edecek.”
Taşma oranı, çevresel etkisi ne kadar olur, onu zaman gösterecek…
Ancak mevcut aşama, iyi bir hal içermediği gibi kazanım da yok..
***
HDP.. Ki artık Yeşil Sol diyoruz.. Parti ismi değişir mi, böyle mi devam eder, önümüzdeki günlerde netleşir..
Ama “ser verip sır vermeyen” bir siyasi atmosfer hakim.. Sessizlik var..
Geri planda, yerel seçimlere dair ciddi bir efor söz konusu diyebilirim.. Önceki dönemlerden farklı bir stratejiyle, “aday belirlenecek?”..
Özellikle kayyım siyasetine takılmama adına..
Diğer partiler de, esen siyasi rüzgara göre, kendilerini konumlandırmanın, fiziki ve matematiksel hesabı içerisindeler..
Diyarbakır bu minvalde, çok politize ve çok kozmopolitleşti!..
***
Gelirsek, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçime dair şehirde vücut bulan aksiyona!.. Kulisler hareketli..
HDP/Yeşil Sol haricindeki partilerde, bir çok isimden söz ediliyor..
AK Parti’nin, ilçeler düzeyinde görevden el çek(trilen)enlerin isimleri, Başkan aday adaylığı konusunda, konuşuluyor.?
Kaldı ki, kendi beyanları oldu “adaylık için affımızı istedik” diye..
İş dünyasından, STK’lardan, Akademisyenlerden bazı isimler yarışa dahil olmaya niyetli..
***
Elbette ki, bu gelişmeler demokrasi açısından, kentin tercihsel farklılığı noktasındaki zenginliğine delalettir..
Kendine özgü nabız yoklayan da var.. Her seçimde, “ben de varım” diyerek torbadan çıkanlar da var..
Bazı isimlerin aday adaylığı pazarlık payını yüksek tutma olduğunu da biliyoruz.. “Başkan adayı olmayacaklarını” kendileri de bildiklerinden “Bu olmazsa, Belediye Meclis üyeliğine fit..”
***
Bir de “siyaseti kendine meslek” edinmişler var..
Her dönemin adamı oldukları gibi her seçimin de aktörü olma, gayretkeşlikleri var… Tabi özünde, “ehil ve liyakat” ölçüsü önemli..
Bu söze biliyorum diyeceksiniz ki hangi siyasi mekanizma böylesi bir hassasiyeti, bünyesinde barındırabilmiştir?..
“Abi ve hacı abilerin” hakim olduğu bir siyasette, demokrasinin filizlenmesine izin verilir mi?
***
Neyse!..
Zaman var, seçime odaklı ısınma turu içerisindeyiz..
Kimin ne yapacağı, ne edeceği, parti teşkilatlarının kime meyil olacağı, belli olmaz!..
Ama şunu net ifade etmek isterim ki, “kadro hareketiyle, yola çıkanlar bir tık öndedirler..”
Eğer ki niyet, “mesleki(!) icraat” değil de, “hizmet şiarıyla” bütünleşiyorsa..!
***
BİSMİL TEŞKİLATI…
Önceki yazımda, ifade etmiştim..
İl Teşkilatı’nın, Genel Merkeze binaen yaptığı duyuruda, İlçe Başkanı Veysel Yağmur’un görevden alınıp yerine, Muzaffer Cengiz'in getirildiğini bildirmişti..
Ki, Yağmur görevden alınmasına yönelik olası bir durum hasıl olursa; “fena şekilde konuşurum” demişti..
Ben de buna istinaden, gözler Yağmur’a çevrildi, bakalım o ne diyecek diye, not düşmüştüm..
Haftasonu, Yağmur sosyal medya hesabından, ses verdi..
Ve dedi ki;
“Benim bilgim ve dahilim haricinde çıkan haberler asılsızdır. İtibar edilmemesini ve önemsenmemesini rica ediyorum. Görevimin başındayım!!..”
Vaziyet, hoppala dedirtiyor..
Bakalım, bu hafta bu hamur ne kadar su alacak?..
Yağmur’un direnci farklı bir boyut alır mı, görev tevdi edildiği İl Başkanlığınca duyurulan Cengiz “çekişmeye” dahil olur mu?
Olur mu olmaz mı onu bilmem.. Şimdi yanıt aranan soru; “başkan kim?”..
Pek tabi ki, “görevde olan bir başkan için, bir tarafta temayül yoklaması yapacaksın, sonra atama yapacaksın?..”
İzah edilemez..
Kazan bu minvalde fena kaynıyor…
Bekleyip görelim; taşıma ölçüsü hangi derecede olacak?!…
***
BAĞIŞ MEVZUSU…
Meğer ki, benim hafta içerisinde kısm-i olarak aktardıklarım “buz dağının görünen yüzü” imiş.. Berisi, daha vahim..
Özetle çağrım ve beklentim, yapılması gereken; “Okul Aile Birliklerinin, gelir-gider” muhasebesinin, mercek altına alınıp, sorgulanmasıdır..
Deriz ya; nerden buldun, ya da nerden geldi?!…
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Ruhunu şeytana satanın kalbinden merhamet beklemek, gaflettir!