YILBAŞI GECESİNE DAİR!…
Mevcut yılın son günündeyiz.. Her yıl öncesi, zikreder dururuz.. Ama kime dersin.. Bugün, dünden beter.. Olsun.. Biz, insani, vicdani, rahmani ve inanç nokta-i nazarında, vazifemizi yerine getirelim.. “Balık bilmez ise halık bilir..”
***
Evet bir yılı daha geride bırakıyor, yeni bir yıla geçiş yapıyoruz.. Değişen takvim..! Günümüz modern yaşam biçimiyle değil, bu zaman dilimine dair; Muhasebe ve Murakabeyle bir bakış atalım!…
***
Vakti ikmaldir yeni yıla dahil olunan, yılın son gecesi ve günlerinde ona nüfuz edici olmak.!.. Önce, “muhasebe ve murakabenin” tanımına bir bakıp, irdeleyelim.. Malum, kimi kavramların muhtevası geniştir, anlam alanı, dar değil, kimi de kısır kalıcıdır!!… Bizim mevzumuz kapsayıcıdır..
***
Muhasebe.. Maddi ve manevi yönlüdür.. Öncelikle kamusal ölçekteki tanımına bakalım.. Hesaplaşmak, hesaba çekmek, çekilmek, anlamına gelir.. Ki, geçmiş veya yıllık bilanço çıkarmaktır.. Özünde, maddiyat söz konusudur.. Yani ticari bir iş ve işlem olarak günümüz insanı mevzu eder kendine, muhasebeyi!
***
Manevi yönüne gelirsek.. İnanç noktasında, tanımlarsanız!.. Muhasebe, nefsin yaptığı iyi veya kötü işler açısından, kendini hesaba çekmektir.. Tefekkürde bulunmaktır.. İç denetim!.. Nefislerinizi ölmeden önce hesaba çekiniz minvalindeki hadis de buna delalettir!..
***
Murakabeye gelirsek!.. İnanç dünyamızın, şuur ve idrakinin, temsiliyetidir.. Kulun, hayatının her evresinde, aldığı nefes kadar, sürekli Allah’u Teala’nın gözetiminde olduğunu, bilmesidir.. Bir tasavvuf terimidir, murakabe!.. Ona nail olan, bu dünyanın en fakiri olsa bile, ebedi hayatın en zenginidir!
***
Yılbaşı!.. Batı kültürünün bize empoze ettiği, alıcısının da ne hazin ve yazıktır ki, giderek arttığı bir şartlanmadır; “yılbaşı kutlamaları!”.. Bugün yılbaşı denildiğinde, bir çok insanın aklına çılgınca eğlence, sorumsuzca ve sınırsızca tüketim merkezli kutlamalar geliyor!…
***
Ki bu da, beyinlerin şartlandırılmış olduğunu gösteriyor.. Oysa ki, inanç hanemizde, hakikatin de ifadesidir.. Yeni bir yıl demek, “ömürden bir yıl eksilmiş” bir yıl daha yaşlanmış, ölüme bir yıl daha yaklaşılmış olmak demektir!..
***
Diyebilirsiniz ki, çocuklar ve bebekler için yeni bir yıl, onun büyümesi, kemâle ermesidir.. Doğru ama bu demek değildir ki; ömürden giden, ölüme yaklaşılan bir yılı geride bırakmamak!.. Her geride bırakılan yıl, ömürden giden bir yıldır!..
***
Eğer ki halis niyetle, yeni yıla bu zaviyeden bakarsanız, sizin yılın son gecesinde, günlerinde; çılgınca eğlenceye dalmamanız gerekir!.. Şuursuzca tüketimin, içkinin, ahlaki yozlaşmanın girdabına kapılmamanız lazım.. Kendinizi kaybetmemeniz gerekir…
***
Yapmanız gereken, kendinizi nefis muhasebesine almak, murakabe yapmak, iç dünyanızı denetlemek, hayatın gerçekleri ile yüzleşmek, geride bıraktığınız bir yılda iyi ve kötüyü teraziye almak.. Gelecek yıla dair de, planlar yapmak!..
***
Ölüm ve sonrası; kendine bıraktığın mirasın neler olduğuna bakmak lazım!.. Tabi bunu ifade ederek, “biz müslümanlar” diyerek, ikmal ediyorum!.. Nitekim, Kur’an-ı Kerim’de de ifade edilir, Ademoğlu şu beş şeyden sorguya çekilmeden rabbinin huzurundan ayrılamaz!..
***
Nedir bu beş sorgu!.. BİR.. Ömrünü nerede geçirdin.. İKİ.. gençliğini nerede tüketttin.. Üç.. malını nereden kazandın, nereye harcadın.. DÖRT.. İlmiyle nasıl amel ettin.. BEŞ.. Hesaba çekilmeden, kendinizi hesaba çektiniz mi?..
***
Nefsin istek eli her şeye uzanmak arzusundadır. Onun istek eline takva kelepçesi vurulmadıkça insana rahat vermez ve tehlike olmaktan çıkmaz. Nasıl ki mikrobun bulaşmasına karşı, o mikroptan aşı elde edilerek koruyucu hale getiriliyorsa, ıslah olsun ve arzularına gem vurulmuş nefiste zarar yerine fayda verecek, rıza yollarında adım atacak hale gelir.
***
Yılbaşı kutlamalarındaki aşırı israf ve ortaya çıkan şuursuzluğu sadece bir kutlama olarak da görmemek lazım.. Burda bir kültür istilası vardır.. Günah var, inkar var.. Ki bu istila, hem işgalden daha masrafsız ve risksiz, hem de o toplum için sinsi ve tehlikeli yıkımın, bataklığıdır!..
***
Nitekim her yıl başında görüyoruz; yılbaşı kutlamalarının güne ve isyan festivaline nasıl dönüştüğünü!.. Her türlü günaha, suç işlemeye adeta teşvik edici!.. Şu milli piyango denilen illeti, devlet eliyle “kumara teşvik” edici!.. Bu gecede yapılan israf ve harcamalar!..
***
Şunu net ifade edebilirim ki, yılbaşı kutlamalarına yapılan harcamalar, eğer ki yoksul, gariban, dar gelirliye, fakire verilmiş olunsaydı, inanın ki yeryüzünde tek bir fakir kalmazdı?! Aç, susuz, evsiz, barksız kimse olmazdı?… Yoksul, denilen bir kelime dahi zikredilmezdi!
***
Kaldı ki, ayeti kerimede hüküm var.. Der ki, komşusu açken tok yatan bizden değil.. Ve yine der ki; içki, kumar, israf, gayri ahlaki neçiz işler tamamen şeytanın amellerindendir.. İşte bu şeytani ve kültür emperyalizmini de yıkacak olan, devlet-i aliyedir, alimlerdir, bilimle uğraşan zat-ı muhteremlerdir!.. Basiretli olmak en büyük kazançtır!..
***
Velhasılı kelam!.. Bu yılbaşı, üzerimizdeki ağır yükleri atalım, nefis muhasebesi ve murakabe ile dinimize, örf ve adetlerimize uygun olarak, Allah rızası doğrultusunda, yeni yepyeni bir yıla girelim!.. Kendimizi tefekkür hanesinden çıkarmadan, her daim insani, vicdani, rahmani duygunun hakimiyetiyle, ebedi hayata hazır edelim..
***
Fani dünyanın geçici ve aldatıcı zevk-ü sefası için, harama eğlence kılıfını geçirmek ve nefsin kötü arzularına uymak ancak sahibini aldatır, perişan eder. Her ne kadar keskin sirke küpüne zarar verir dense de, biz her şeye rağmen, hiçbir küpün zarar görmesini arzu etmeyiz.
***
Uyarılarımızın tek amacı da budur, Son pişmanlığın geçer akçe olmayacağı hesap gününde, kimsenin cehennem’e mecbur olmasını arzu etmiyoruz, hepsi bu. İdrak edeceğimiz miladi yeni yılın, insanlık için hayırlara vesile olması, barış, huzur ve mutluluk getirmesi dileği ile. Yeni yılınız mübarek olsun..
***
HER ŞEY MÜBAH HA!..
Bu ulvi, kelamların ardından gelirsek günümüz koşullarına.. Zaman ve inanç noktasında, toplum hakikati.. Bir okurum, geçmiş yıllarda yılbaşına dair şöyle bir not göndermişti.. Demişti ki;
Yalan, iftira, hile, desise, dolandırıcılık; mübah!..
Kibir, rüşvet, hak, hukuk, adalet tanımazlık; serbest..
Yolsuzluk, usulsüzlük, çalmak, çırpmak; olabilir?
Kin, nefret, intikam, cinayet, katliam; sorun değil?
Aman dileyene vurmak, baskı, şiddet, belden aşağı saldırmak; caiz!
İhaleleri adrese teslim etmek, adam kayırmak, sözünden dönmek; helal!…
***
Şimdi!.. Tüm bunlar, yaşadığımız ülkede, var olduğumuz toplum ve millette, hepsi helal, hepsi mübah, hepsi caiz.. Ve hepsi de; futursuzca ikmal ediliyor.. Bir tek şey müstesna o da, evinde, pijamasıyla, terliğiyle, eşiyle, çocuğuyla fıstık, fındık mısır patlatarak, yılbaşı gecesi biraz eğlenelim diyene aman ha demek, ne kadar caiz!.. Vallahi ne diyeyim bu kadar inanç hanemizdeki ilmi anlatıma rağmen, zaman zalimliği karşısında adam haksız, diyemem haklı demekten başka!…
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Ne yazık ki, itibar artık kapitalle ölçülür hale geldi…