ZİHNİMİ BOMBALAYAN SORULAR?..

Çok, çok soru var!.. Narin’in bulunduğu yer?.. Ki bir kez değil, iki kez değil, tam üç kez, aranan, taranan bir yer, ceset bulundu?!.. Yerin altı metresine kadar koku alabilen, köpekler.. Beri yanda, yer altı görüntüleme cihazlarıyla, aranılan yerde bulundu, melek kızımız Narin!!..

***

İhbar deniliyor, ama bende oluşturduğu kanaat, zihnimi bombalayan soru, biri itiraf etti ki, Narin’in cansız bedenine ulaşıldı!.. Başka izahı var mı, tekrar tekrar aranan yerde, arama yapılıp, Narin’in bulunması!..

***

Eğer ki, ihbarda ısrar edicilik var ise.. O zaman ikmale gelen soru şu; o kişi, Narin’in cansız bedeninin, bulunduğu noktayı nasıl bildi, biliyor?.. Avucuna konulmuş gibi bulunduğu noktayı ihbar etmişse, bu kez şu seri sorular, yanıt istemez mi?!…

***

BİR.. İhbar eden.. Ya Narin’i canice öldüren katilin, cesedi torbaya koyup, nehre attığını, üzerini taşlarla örttüğünü gördü?…Ve ihbarda bulundu..

***

İKİ.. İhbar eden. Ya da aile fertlerinin konuşmalarına şahit olup, noktayı öğrendi?.. Ve ondan sonra jandarmaya ihbarda bulundu?..

***

ÜÇ.. İhbar eden.. Narin’i öldüren katili tanıyor, biliyor, dereye attığını öğrendi, vicdanı el vermeyince, ihbarını yaptı?..

***

Bu soruları, yeni sorular bu kez kovalıyor?.. Şöyle ki.. Narin’in öldürülmesini gördü, atılan yeri öğrendiyse, bu ihbar eden, neden 18 gün bekledi?.. Şayet sonradan, öğrendi ve bulduysa, o nasıl oldu?.. Kaldı ki, defalarca aranıp, taranan, bakılan nehrin bir noktası!.. Soruların yanıtı elbette ki, cevap bulur, bulmalı, bulacaktır?!

***

Ama ben yine de, itiraf diyorum!.. Çünkü, o bölgede jandarma, afad, diğer gönüllü ekipler, Ankara’dan gelen özel uzmanlar!.. Bölge insanı, yüzler değil, binlerle ifade edilen bir kesim, o bölgeyi 18 gündür, arıyor, tarıyor!.. Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, konuya ilişkin açıklamada ne diyor!..

***

Vahşice Narin’i katledenler, onu önce öldürmüşler, sonra bir çuvala koymuşlar. Kaybolduğu ilk gün, üzerindeki giysiler aynı… Çuvalı dereye atmışlar.. Üzerine de, taşlar konulmuş, ağaç dalları, sazlık oluşturulmuş.. Doğal bir görüntü verilmiş Narin’in atıldığı yere.. Çantasında, Kur’an kursunda taktığı eşarp ve elif kitabı!

***

Otopsi sonucu henüz çıkmadı.. Ama ilk bulgulara göre, ceset bir hayli deforme olmuş.. Vücutta, silah ve bıçak yarası yok.. Ancak bir ayağı, çürümüş.. Otopsi raporu her şeyi açığa çıkaracak. Lakin vücuttaki çürümenin, “cesedin dereye atılmasından” sonraki çürüme olmadığı, tespit edildi?!.. 

***

Bu da şunu gösteriyor ki, Narin çok önceden öldürülmüş!.. Önceden öldürülmüşse, ne zaman öldürülmüş, kaybolduğu ilk gün mü?. Yoksa, sonraki günlerde mi?.. Ne diyelim, sorular soruları kovalıyor.. Ama şu bir nettir?.. Narin, katilinin ya da katillerinin görmemesi, bilmemesi, öğrenmemesi, ya da yaşamaması gereken bir şeye şahit oldu, ya da yaşatıldığı için öldürdüler?..

***

Bu bir yasak ilişki mi, aşk mı, taciz mi?.. Her ne ise, sorusu yanıt bulacak.. Ama Narin’i öldüren-ler.. Melek yüzlü kızımızı öldürüp, cansız bedenini bu şekilde, derede gizlemeleri, tesadüfen gelişen bir cinayet ve öldürme değil.  Tamamen soğukkanlı ve planlı işlenmiş bir cinayettin kamuflajıdır!.. Cevap aranan sorular silsilesi, çok!

***

Yoksa, Narin’in kaybolmasından sonra, defalarca ifadeye çağrılan, sorgulanan, gözaltına alınanlar!.? Ceset bulunduktan sonra, 24 kişi yeniden gözaltına alınır mıydı?.. Anne, baba, kardeşler, üç amca, beri yanda Narin’i öldürmekle suçlanan Amca Sami Güran’ın eşi de gözaltına alındı…

***

İlk gün dile getirdim!.. Narin Tavşantepe’den uzakta değil.. Oralarda bir yerde.. Sessizler, suskunların “zihninde, nefes aldıkları yerde, yatıp-kalktıkları evde?”.. Eğer onlar konuşursa, sesleri çıkarsa, korku ve baskıdan azat olurlarsa, Narin’den ses gelir.. Ki öyle de oldu?..  Kahrol e mi dünya!.. Evet katiller amca ve 200 bin lira karşılığında cesedi dereye atan?.

***

Aile de, sülalesi de, mezra da, köy de, yeter artık o sessiz ve sükuta yatar hali..  Her kimin eli, parmağı, fikri, düşüncesi, fiziki dokusu var ise bu vahşete karışanlar ve susanlar hesap vermelidir?.. Doğrusu katili de, failleri de işbirlikçileri de yakalansa, Narin’in yüreğimizde acısının yarattığı volkanik yangını, söndürmeye, soğutmaya yetmez!.. Ama denir ya; bir kova su misali, belki “oh be” deriz.. Ve Narinlerin ölümü, coğrafyanın kaderi değildir!

 ***

Evet sorular ve beklentiler elbette ki, yanıt bulacak!.. Adli Tıp Raporu, bir çok şeyi de ifşa edecek.. Katil belli? Narin’in ölümüne göz yumanlar da dahil, öyle inanıyorum ki, ortaya çıkarılacaklar?.. Hak ettikleri en ağır cezaya da çarpılacaklar?.. Soruşturma sürüyor!.. Önümüzdeki günlerde, her şey daha bir netleşir?!..

***

Dün, Narin kızımızın Batıkarakoç köyünde, cenaze namazı kılındı.. Naaşı daha sonra, katledildiği Tavşantepe’ye götürüldü. Tabutuna, duvak takıldı… Gözler yaşlı, acısı ve hüznü ağırdı.. Narin’i bir melek olarak, ebedi dünyanın cennetine uğurladık..  Devlet erkanı ordaydı, siyasiler de dahil.. Ama suskun ve sessizler yine, sükuttu!..

***

Keşke Narin’i canlı bulsaydık, bulabilseydik.. Ama olmadı, beceremedik, başaramadık, sorumluluk icrasında zayıf kaldık ki, ölümüyle yüzleştik!.. Diyorum ki, yeni Narin vakıalarını yaşamak istemiyorsak, kayıp çocuklarımıza odaklanalım!? Ve cezai müeyyidelerimiz öyle olsun ki, “Narin’lerimizin saçının kılına bile dokunulamaz olunsun.?”

***

Evet, Narin’im!.. Senden milyonlarca kez özür dileriz.. Tabi senin gibi nice, Narinlerimiz var, ve kayıp!.. Onlar gibi, seni koruyamadığımız, yaşatamadığımız, bulamadığımız için, bu özrü haykırarak dile getiriyorum.. Biliyorum, asıl özür dilemesi gerekenlerdir, kaderini kadersiz kılan!!?.. Ey can kız.. Melek Narinim, affını istiyorum, istiyoruz.. Mekânın cennet olsun; melek kız!…

***

Not düşmek istiyorum!.. Narin cinayeti üzerinden, kimi siyasi partiler ve radikal kuruluşların karşılıklı, tansiyonu yükselten, gerilim yaratıcı söylem ve eylemlere aman ha aman dikkat edelim!? Kritik bir süreç, olası provokatif bir kıvılcım, geri dönülmez yangınlara vesile olur..Toplumsal bir barışa, istikrara ve refaha ihtiyaç duyulurken, geçmişin yaraları kanatılarak tazelendirilmesin!..

 ***

(NOT..  Bu yazıyı, sabah saatlerinde kaleme alıp, gazeteye göndermiştim.. Öğleden sonra çok sıcak gelişmeler yaşandı, bilahare sohbet ederiz..)

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Ölüme değil, yaşamaya hükmetmektir Narin bedenin!..