ZİRVEYE İÇ SİYASET NE DİYOR?

Dün buradan NATO zirvesi ve İsveç’e dair varılan mutabakatı, kapsamlı şekilde dilimizin döndüğü noktada, irdeledik.. Bugün de, iç siyasetteki yansımaya bakalım diyorum?.. Kim, dün ne diyordu ya da, suskun muydu, bugün fikri beyanı nedir veya yok mu, tavır ve söylemlerine bakalım?!..

***

Doğrusu, muhalefet yine bildiğimiz o klasik istemezükçülüğünü burda da, vücuda getirdiğini, kısırlaşıp durduğunu görüyoruz!.. Bilaistisna, ana muhalefetten tutun da, yavrusuna kadar, bilfiil, sergilenen tutum yine kısır siyaset hükmüyle hani hani diyorlar?!.. Buyrun arşivlerine baksınlar değişim ve dönüşüm odaklı bir gelişme kaydettiklerine dair beyanları var mı?!.. Yok..

***

Ki, tüm bu gelişmelerin de, seçim süresince, yaşandığını da unutmamak lazım.. Malum, “çoklu sevicileri çoktu?”.. Duyan var mı, Kemal Bey’in ağzından, “İsveç’in NATO’ya, girip girmemesi” noktasında, bir beyanını?!.. Ya da, “teröre destek verip, vermediğini?”.. Bir de, Türkiye’nin AB üyeliğine dair, bir söylemini?!.. Ben hiç duymadım!.. Duyan beri gelsin?.. Bir tek kulağıma gelen merhum Mesut Yılmaz’ın o sözü.. “AB’nin yolu, Diyarbakır’dan geçer?”..

***

Kaldı ki, karşıyız, tepkiliyiz, ya da destekliyoruz, olması gerekendir diye bir beyanları da, olmadı?!  Ne Kemal Bey’in, ne Meral Bacı, ne de Temel amcadan çaktırmalı bir ifade de çıkmadı?!.. Ki olsaydı ona şaşardım?..  Ama şimdi dile gelmiş gibiler, konuşan konuşana!. Dillerine dolandırdıkları da, “hani böyle, hani şöyle idi, hezimet, hezimeti yaşattılar bize” deyip duruyorlar… Niye topu meclise attınız diyen bile var?

***

Eeee, ne diyoruz!.. Ülke ve millet için mevcut muhalefet en büyük şanssızlık ama iktidar için de, bulunmaz bir nimet ve şans!.. Yoksa, 21 yıl bilfiil Ak Parti iktidar olur muydu?.. Hatta, bir çok seçimi kaybettiren tezler maziye not olarak, kalır mıydı?.. Maalesef.. Çünkü, iktidar olabilme yolundalar ama iktidara alternatif olabilme adına, güven tesis edici değiller!..

***

Nitekim ahalide genel bir kanı oluşmaya başladı?!.. Artık “onlar iyi diyorsa, bilelim ki kötü, kötü diyorlarsa bilelim ki iyidir?”.. Onun için de, NATO zirvesine dair hal-i hazırda beyan ettiklerine baktığımızda, hezimet dediklerine göre; bir zafer, bir başarı, bir kazanım vardır?!.. Demek ki, tersine bakacağız, muhalefetin söylem ve eylemlerine!…

***

Öyle ya, Kemal bey değil miydi?!..  15 Temmuz’a kontrollü darbe diyen.. Sahi ya, yarın 15 Temmuz’un sene-i devriyesi!.. Hain, kalleş, sinsi “darbe girişiminin” 7’nci yılına girdik.. Kaybedilen 252 insanımızın şehadeti.. Rahmetle anıyoruz.. Ülke ve millet olarak, nasıl bir badireden “destansı, demokrasi zaferiyle” çıktık?.. Vesayete milli irade sillesi indirildi..

***

Peki, bizim muhalefetin zat-ı muhteremi, o gece ne yapıyordu?!.. Eee, tiyatroydu, eee kontrollü bir darbe idi ya!.. O da, Ankara’yı terk-i diyar edip, İstanbul’a gezintiye çıkmak üzere, uçuşa geçmişti. Saatler ise 22.00 gösteriyordu.. Türkiye’nin semalarında savaş uçakları millete bomba yağdırıyordu, o ise gezintiye çıkmıştı…

***

Uçaktan inip, havaalanında, tankların arasından sıvışarak, mekan aramaya çıktığı o görüntüler, hafızalarda!?. Dile kolay koca şehirde bir tek otel dahi bulamamıştı bizim zat!.. İmdadına Bakırköy Belediye başkanı yetişmişti.. “Buyrun başkan, evimin kapısı size sonuna kadar açık” deyip, o da buyur etmişti.. Televizyonun karşısına sandalye atmış, kahvesiyle “tiyatrosunu izleyip, kontrollü darbeyi” kendince kontrol ediyordu!.

***

Evet ya, ne masaldı ama, öyle değil mi?!… Ülkemin iç siyaseti ve muhalefetinin hükmü icraatı böyle hep böyle?!.  Eee, koltuk hırsı insanları nasıl da, hırçınlaştırıyor, yapışık tutkala döndürüyor?!..

***

PEKİ SUÇLU KİM?…

Ne yazık ki, geldiğimiz aşama itibariyle, toplum olarak; “sokak hayvanları” konusunda, ikiye bölünmüş noktadayız… Hayvan sevgisi mi, insan sevgisi mi?.. Hangisinin terazisi daha ağır basıyor!…

***

Daha önce de ifade ettim!.. Ki iki taraf için de, bu sözüm geçerli.. Rahmani ve vicdani pencereden; “insanı seven, hayvanı da sever..” Hele ki, hayvanı seven, insanı daha bir sever..” Ama ikisini birbiriyle yarıştırmak, ya da rakip göstermek, olmaz!…

***

İstenilen ne?.. Sokakta, başıboş, sahipsiz, sağlıksız, hastalıklı ve saldırgan köpekler olmasın.. Çünkü, büyük bir tehdit oluşturmaktadırlar.. Nitekim, son kurban Siverek ilçesindeki 28 yaşındaki Mimar Lütfü Seray oldu…

***

Kaldı ki, Seray, sokak köpeğinin saldırısına uğruyor.. Ve bu saldırı, kendisinin sahiplendiği köpeğini gezdirirken, oluyor.. Bir tarafta sahipli köpek, diğer tarafta sahipsiz, sokak köpeği!.. Sonuç, Seray kuduz köpek tarafından ısırıldı..

***

Günler süren tedavi sonrası genç mimar yaşam savaşını kaybetti, yaşamını yitirdi!.. Peki o saldırgan, kuduz köpek yakalandı mı?!.. Gelen bilgilere göre, hala yakalanmış değil; nerde olduğu bilinmiyor?.? Bakınız 2023’ün başından beri  7'si çocuk 18 kişi sokak köpeklerinin saldırısı sonucu yaşamını yitirdi…

***

Sonuç itibariyle, iki büyük sorumsuzluk var!.. Birinci sorumsuzluk.. Ne yazık ki, yerel yönetimler, sokak hayvanları konusunda, ihmaller, zafiyetler ve keyfiyetler zincirine sahip, çünkü görevlerini yerine getirmiyorlar..!

***

Ne yeterli barınaklar var.? Ne de barınaklardaki sağlıklı koşullar?!.. Aslında bu iki sorun hallolursa, yüksek oranda sokaklar, sokak hayvanlarından arınmış, huzurlu güvenli ve sağlıklı bir ortama kavuşur.. Aksi takdirde, daha çok canlar kurban verilir?!..

***

İşte önceki gün, Diyarbakır’da kaldırımda ağaç gölgesinde uyumakta olan köpeğe, bir adam elinde koca bir taşla, kafasına vurmazdı?!.. Ya da ekranlara yansıdı, elinde silah, köpeğe kurşun yağdıran kişiler olmazdı?!..

***

Tabi bir de, saldırganlığa alıştırılmış, cins köpekler var ki, onlar daha bir tehdit oluşturuyor?!.. Özellikle, günün belirli saatlerinde.. Bunun da birinci sorumlusu, sahiplerinin, sorumsuzluğudur. Ceza-i müeyyideleri olmalı?!…

***

Sonuç itibariyle, demem o ki!.. Sokak hayvanlarının ekseriyeti munis ve şefkate muhtaç.. Ama bu muhtaçlık, sokakta başı boş gezmelerine göz yummak, rıza göstermekle değil, sağlıklı barınaklarda şefkat gösterilmeli?.. 

***

İKİ ÖNEMLİ ÇAĞRI…

BİR... Diyarbakır Eczacılar Odası Başkanlığı.. Diyorlar ki; Diyarbakır’da tansiyon, kalp, diyabet ve hormon ilaçlarına ulaşılamıyor. Eczanelerde tükendi... Her dört ilaçtan biri yok…

Muhatap, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca..

***

İKİ…DİSKİ Genel Müdürü Fırat Tutşi… Diyarbakır’da “su tüketiminde” aşırı bir su israfı olduğunu ifade ederek; “Günde kişi başı 10 litre su tasarrufu yapılmaz ise Diyarbakır’da yaz aylarında su kesintisine gidebiliriz...”

Muhatap, Diyarbakır’da yaşayan herkes…

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Ya tasarruflu olacaksınız, ya da susuz kalacaksınız?!…Tercih sizin…