SOSYAL MEDYA AÇMAZI!

Toplumsal sorunların somut bir çıktısı olarak, “fenomenleri” görebiliriz.. İçerikleri, bu sorunların artması ve çeşitlenmesi noktasında hayli etkili olduğunu görmeliyiz… 
Çünkü mevcut durum, tamamen haz, eğlence ve duygu sömürüsü odaklı.. Üretilen içeriklerin gençler üzerinde olumsuz yönde etkiler yarattığı açıktır..
Bugün gençlerin büyük bir çoğunluğu işsiz, yalnız ve yoksul. Üstelik gençler, kendisini ifade etme konusunda da sürekli olarak haddi bildirilen bir kesimi oluşturduğu da bir gerçek. 
İşte bu sömürü, baskı ve ötekileştirmenin sonuçlarından dolayı, gençlerin kendisine ve çevresine karşı yıkıcı eylemlere yöneldiğini de görüyoruz..
Gençler, fenomen olmak veya fenomenliğini sürdürmek için cehalet, ciddiyetsizlik, laubalilik, lakaytlık ve hatta küfür ve hakaret içeren birçok ifadeyi sosyal medyada, rahatlıkla kullanabiliyor, kendini böylesi bir karaktere dönüştürebiliyor..
Bütün bunlar toplumsal geleceğin ciddi bir risk altında olduğunu gösteriyor.
Böyle içeriklerin üretilmemesine yönelik bir farkındalığın ivedi bir şekilde sağlanması gerekir.
Sosyal medya platformlarında üretilen içerikleri mutlak bir şekilde denetlemesi geçtiğini düşünenlerdenim..
Bu bir sansür değil..
Bu bir oto kontrol mekanizması olmasının gerekliliğidir..

Kaldı ki, bu platformlarda elde edilen gelirlerin önemlice bir kısmı, bu içeriklerin sürekli bir biçimde tüketilmesine endeksli olduğunu da bilmeliyiz…
Dolayısıyla sosyal medya tekellerinin kârını arttırması için düzenli reklam geliri sağlayan seçkinci veya popüler içeriklerin üretilmiş olması gerektiğini bilmeyen yoktur..
Bu nedenle mevcut politik ekonomi yapısı, seçkinci ve popüler içerikleri değerlendirme yetisini haiz bağımsız bilirkişilerden yeterince faydalanmıyor. 
Aslına bakıldığında veri paradoksu nedeniyle bu denetleme sürecinde en nihayetinde bilirkişilerin de yeterli olamayacağını ifade etmek gerekiyor.
 Zira sosyal medyaya sürekli olarak insani yeterlilikleri aşacak büyüklükte bir veri yüklendiği ortadadır. Bu nedenle sosyal medya içeriklerini denetlemekten çok böyle içeriklerin üretilmemesine yönelik bir farkındalığın nasıl oluşacağını tartışmak daha anlamlı görünüyor.