AK PARTİ’DE MUAMMA BİR CİNAYET!?

Evet, sevgili okurlar.

Sürekli olarak bu köşede yazdığım yazılarıma birkaç gündür ara vermek zorunda kalmıştım.

Zira her zaman sizlerle paylaştığım gibi geçen zaman dilimleri içerisinde çalışan bir işadamı olma hasebiyle vakit bulamadığım için oturup yazı yazma fırsatını yakalayamıyorum.

Yakalayamadığım için de bazı yazılarımın kesintiye uğramakta olduğu malumunuzdur.

Peşinen özrümü beyan edeyim ki günlük yoğun özel çalışmalarım nedeniyle yazı yazma imkânını bulamıyorum.

Ancak fırsat buldukça önemli vakalar, hadiseler meydana geldiğinde o olaylara yönelik fikrimizi beyan etmek için kendimizi zorluyoruz.

Zira “Haksızlıklara karşı susan dilsiz yaratık”lardan olmak istemiyoruz.

Her zaman Allahû Teâlâ hakkı hak olarak, batılı da batıl olarak bize göstermesini diliyor ve dua ediyoruz.

Hakkın, batılın ayakları altında çiğnenmemesi için, zulmün adalete galebe çalmaması için kimsesizlerin kimsesi olmak için her inanan kimselere düşen en önemli görevlerden birisidir.

Biz de bu münasebetle bu doğrultuda mazlumların, biçarelerin, mağdurların yardımına koşmak için kamuoyunu oluşturarak yola çıkmak istiyoruz.

Ana stratejimiz bu.

Ancak yazımızın ana konularına girmeden önce şunu belirteyim ki;

Bu akşam "şuhur-i selase" denilen kutsal üç ayların başlangıcı olan Recebi Şerif ayının üçüncü günü olma hasebiyle bu akşam yani Perşembeyi Cuma’ya bağlayan akşam Regaib Kandilidir.

Allahû Teâlâ bu mübarek ayların yüzü suyu hürmetine özellikle bu akşamki Regaib Kandilini yaşayan ihlâslı, temiz kalp ve günahsız olan insanların duaları hürmetine, Allah bizi de tüm İslam dünyasını da kötülüklerden, günah işlemekten korusun, pis yanlış yollardan sapanları da çevirsin.

Sıratı müstakim denilen dosdoğru yolda yürütmeyi nasip eylesin.

Biz bu duayı içtenlikle sizinle paylaşırken, amma velâkin madalyonun ters yüzüne değil gerçek yüzüne bakıldığında bugünkü halimiz büyük meluliyet ve nedametler içerisinde bizi sürüklüyor.

Toplum olarak gerçekten acınacak halimiz var.

***

İslam’ın temel felsefesi olan dinin usul ve gerçeklerine dayanarak söylemek gerekirse orta yerde oynanan kirli oyunlar, siyasetin yamukluğu, yönetimlerin çaprazca vurgunu karşısında suskun kaldığımız müddetçe adaletli ve hukuksal olarak yaşayamadığımız müddetçe, bırakın Regaib gecelerini, bırakın üç aylardaki sünnetleri, nafile ibadetler gibi, farz olan 5 vakit namazımız kabul olur mu olmaz mı, tereddütler içinde düşünmek lazım.

Kendi kendimizi böyle mübarek aylardaki çok kısa ve geçici bazı ibadetler meydanda olan küfre dayalı, acımaz bir sistemin aramızda yaşatılması maalesef bizi bir yere götüremez.

Burada her zaman söylediğim gibi toplum özellikle İslam dininin yüzeysel olarak intisabımız hiçbir zaman kâfi gelmez ve bizi de yoğunlaşan mezalim sistemlerinin acımasızlığından da kurtaramaz.

* * *

Bakınız, geçen hafta Diyarbakır’ın Kayapınar İlçesi’nde Umut Aydın isimli mütedeyyin bir vatandaşımız otobüs durağında beklerken akşam karanlığından faydalanan bazı kişilerin saldırısından kendini kurtaramayarak yüzüne 4 kurşun sıkılarak hayatına son verilmiştir.

Yapılan polisiye araştırma doğrultusunda tam manasıyla henüz açıklanmamakla beraber bu olay AK Parti İl ve İlçe Teşkilatları bünyesinde yaşanmakta olan faili meçhul bir cinayetin muamma yüzüdür.

Bu gerçekten düşündürücüdür.

Ama ne yazık ki bu olay az öz bir olay değil, her halükarda düşünmeye ve düşündürülmeye değer bir olay.

Hele hele Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan beyefendi gibi değerli bir insanın partisinin bünyesinde meydana gelmiş olan bu kirlenmiş olay gerçekten çok düşündürücüdür.

Demek ki siyaset bir türlü kendini bu millete inandıramıyor.

Siyasetin özellikle iktidar partilerinin bünyesini dolduran kozmopolit çıkarcı çevreler maalesef partinin kilit noktalarına getirilip oturtturuluyor ve orada böylesine bir iktidar partisinin değer varlığına uymayan olumsuzluklar meydana geliyorsa, insanı derinden derine hayrete düşürüyor.

Sevgili okurlar!

Bu olay gerçekten çok büyük bir olaydır.

Zaten cinayet olaylarının tümü çok önemlidir..

Ama faili meçhul olan cinayetler eğer cinayeti işleyen failler ortaya çıkmasa ve hak ettiği cezaya çarptırılmasa, insanlığın bir yüz karası olduğu gibi, özellikle hele hele halkın son derecede güven ve bel bağladığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı büyük ümitsizlik sarsıntıları meydana gelir.

Bir nevi toplum hayal kırıklığına uğrar.

* * *

Burada sizlere bunları ifade edip paylaşırken, olayın önemine binaen kâinat kitabı olan yüce Kur’an-ı Kerim’imizin ikinci suresi durumunda olup, en uzun sürelerden birisi olan “El-Bakara” suresinin 67. ayeti bizi gerçekten çok düşündürüyor ve insanlık tarihini anlatıyor.

Hem de ben-i İsrail denilen İsrailoğulları kavminin portresini çiziyor.

Yani İsrailoğullarını Firavun’un kötülüklerinden ve mezaliminden kurtarmak için Allahû Teâlâ, Hz. Musa’yı gönderdi ve Peygamberlik unvanıyla şereflendirdi.

Ama ona dedi ki, “İsrailoğulları arasındaki ne kadar kötülükler varsa, Firavunun etrafında toplanan ne kadar şer güçleri varsa onlarla mücadele et ve sustur” emrini aldıktan sonra Peygamberlik görevini omzuna alarak çok önemli çabalarla İsrailoğullarının içindeki kirli oyunları bir bir deşifre etti.

Ayetin “Bakara” adını almasının sebebi de kesilen inek etinin faili meçhul cinayetiyle öldürülen bir vatandaşın etininin karıştırılmasıdır.

Bunun aydınlatılması emrini olan Hz. Musa, faili meçhul cinayeti ortaya çıkarıyor ve bütün oradaki ahalinin o töhmet altından kurtulmasına neden oluyor.

Allahû Teâlâ tarafından o maktul konuşturuluyor.

O maktul;

“Mirasım için benim en yakınım olan yeğenim beni öldürmüş” dedikten sonra tekrar vefat olup gidiyor.

Demek bundan anlaşılıyor ki, toplumların bünyesinde meydana gelen mezalim ve hileli olayları örtbas etme değil deşifre etme çabası gerekir.

Eğer haydutlar ve katiller, hamiyet ve kurtarıcılık adını kendine takarsa, eğer çıkar ve ceplerin dolması için siyaset yapılırsa, o zaman dört bin sene evvel çıkar uğruna faili meçhul cinayetleri işleyip de Allah’ın lanetine maruz kalan İsrailoğullarıyla bugünkü insanlık potansiyeli arasında ne fark var olur ve kalır?

O günlerde firavun ve sistemi vardı, bugün de mevcut sistemin bünyesinde nice nice firavunların sistemlerinin yaşandığı malumunuzdur.

İnsanlara zulüm yağdırıyorlar.

Zaman zaman bu köşede açıklamaya çalıştığım gerçekler şunlar:

Biz hiçbir siyasi partinin hele hele kozmopolitleşen, çıkar uğruna vicdanını ceplerine saklayıp, şeref haysiyetini ayaklar altına alan menfaatcı siyaset ve siyasetçilerin hiçbir zaman yanında olmamışız ve olmaya da niyetimiz yoktur.

Bu nedenle diyoruz ki, AK Parti gerçekten kamuoyuna mal olmuş, milletimizin yüzde elli küsur oy potansiyeline sahip olmuş bir parti olmakla beraber kendini maalesef kozmopolit, çıkarcı eski ANAP’ın renginden ve karakterinden sıyıramamıştır.

Keza tarihi Doğru Yol Partisinden de bir türlü kendini kurtaramayan çıkar grupları bakalım hele bu partiyi nerelere götürecekler acaba, doğrusu merak ediyoruz.

***

Bir hafta önce bir faili meçhule kurban giden Umut Aydın’ın dertli ailesi net konuşuyor ve diyor ki;

“AK Parti İl ve İlçe Teşkilatının karşı karşıya kaldığı büyük kirlenme ve çıkarlar nedeniyle Umut Aydın öldürülmüştür.

Umut Aydın parti içinde olup bitenleri ve yakaladıkları bazı kirli oyunları biliyordu. Başbakan geldiğinde bunu deşifre etmek istiyordu. Bunu öğrenen ve fark eden AK Partili çıkarcı kesim suçüstü yakalanmamak için bu cinayeti işlediler..”

Aile bunları diyor.

Gerçekten AK Parti’nin on yıldan beri verdiği çok büyük mücadele ve Başbakanın çok büyük inanç anlayışıyla attığı adımlar maalesef bir türlü kendi çevresindeki bulunan hep kendi kirli kimliklerini saklı tutan bazı çıkarcı gruplar yüzünden, hedefine ulaşamıyor.

Ki görünen o ki Başbakan bunlarla başa çıkamıyor ve ayıklayamıyor.

Bu nedenle de bu çıkarcı gruplar Başbakanın etrafından da uzaklaşmıyor.

Sayın Başbakanımıza âcizane görüşlerimizi bildirmek üzere zaman zaman yazdığımız ve fikirlerimiz doğrultusunda önerdiğimiz çok önemli konular önemsenmiyor ve geri plana atılıyor

En derin saygılarımla.