ALÇAKÇA KOMPLO TEORİLERİ!!!

Sevgili okurlar.
Bugünkü sizinle yapmakta olduğum sohbet biraz farklı olacak.
Çünkü sizleri bundan yaklaşık 16 yıl öncesine götürmek istiyorum.
Diyarbakır Söz Gazetesi’nin çıktığı tarihten tam 4 yıl sonra..
Günün Notları adlı köşemde o günkü yazdıklarımı bugün bu köşeye almak üzere sizinle paylaşmak istiyorum.
İçinde çok tarihi coğrafyamızı ilgilendiren ve bu yöre insanını devletin gölgesinde nasıl kemirmek isteyen kemirgenlerle ilgili bilgi ve vesikalar var.
Bu minvalde size bir kez daha deşifre etmek istiyorum.
O gün deşifre ettiğim gibi bugün de deşifre ediyor ve size hatırlatma görevini yerine getiriyorum.
"Yıllardır devletimizi içten kemirenler bölgede cirit atan, fesat unsurlar.
Yıllardır devletimizi içten kemirenler elbette ki fesat gizli teorisyenlerin düşünce ürünüdür.
Özgür düşünce denilen kavram bugüne kadar hiçbir zaman milli olamamıştır.
Her nedense olmaya da benzemez gibi geliyor bana.
Yıllardan beri devlet dizginlerini elinde tutan devlet bünyesinde yuvalanmış lanetli, milli varlığımıza kastetmek isteyen art düşüncelere özgür düşünce denilmektedir.
Bu günümüzün medyasındaki bazı yamuk kalemlerde de mevcuttur.
Her zaman madalyonun ters yüzünü göstermek istiyorlar.
Bu menfur, lanetli ve bozguncu çıkar çevrelerinin bize yaptıklarını dış düşmanlar dahi yapamamıştır ve yapmaya da güçleri olmuyor.
Devlet rantını arpalık, milletimizi sürüngen, halkı da vatan kolonu gibi gördüler.
Bitmiş bir ideolojiyi Türkiye ile özdeşleştirip sadece kendi çıkarlarına ve ikballerine hizmet ettiler.
Halk düşmanı terör odakları milli iradenin çatısı altına soktular.
Halkımızı Türk, Kürt, Sünni, Alevi, Müslüman, laik diye kamplara ayırıp birbirlerine düşman ettiler.
Laiklik maskesi takarak ezanları yuhaladılar, camilere kırılasıca kollarını tehditkarane uzattılar. 
Komplocu sahtekarlara sesleniyor ve diyorum ki, provokatör alçak piyonlar beni karalamaya çalışıyorsunuz, sizleri ispata davet ediyorum.
Sizi senaryocu işbirlikçiler, kirli terör yanlısı madrabazlar!
Sizi gerçekçiliğe davet ediyorum.
Resmi üniformalar himayesinde karanlık güçlerle işbirliği yapan bazı karanlık kişileri aydınlığa davet ediyorum.
Yalanlarla dolu uydurmacı tezgâhçıları kamuoyu önünde teşhir edeceğimi değerli okuyucularıma şimdiden bildirmek istiyorum.
Bu alçak provokatörce senaryo oyunlarının bu memlekete artık bundan böyle rol oynayamayacaklarını şimdiden açıklıyorum.
Kalu beladan beri İslam inancı, tevhid akidesi ve milli ideal ve düşünce doğrultusunda yaşamış, büyümüş, buraya kadar gelmiş topluma yararlı bir insan olarak elbette ki beni çekemeyen gizli güçler olacaktır.
Karşıt düşünceye sahip art niyetli bazı münafık karakterli provokatörler hıyanet şebekeleri tarafından büyük bir komplo hazırlanarak uydurma tezgâhla devlete karşı PKK’ya yardım ve yataklık eden birisi olarak lanse etmeye çalışmaktadırlar.
Boy hedefi olarak gösterip beni gerçek kimliğimden ayrı bir kimliğe gösterip devletin kilit noktalarını üzerime çevirmeye çalışmış bulunmakta olan bu alçak, şeref ve namus yoksunu kimseleri kesinlikle ispata davet ediyorum.
Devletin resmi kimliklerini kendi şahsi ihtirasları uğruna kullanan o alçalmış iffet yoksunu kimseleri kamuoyu önünde bütün pisliklerini sergileyerek açıklayacağımızı buradan söz veriyorum.
Bu kinci satılmış sahtekarlar mertçe erkekçe ortaya çıksınlar, kimin kimlerin yanında olduğunu açıklasınlar, ispat etsinler.
Söz veriyorum onları kamuoyu nezdinde ödüllendireceğim.
Aksi halde devletin onlara vermiş olduğu kutsal görevini şahsi kin ve ihtirasları uğruna kullanmaya elbette ki devlet buna izin vermemelidir ve gereken cezaların verilmesi büyük istek ve arzularımızdır, yargı önünde sanık sandalyesinde oturtturmak istiyoruz.
Aksi halde halk önünde halkla devletin arası açılmaya halkın devletin hiçbir kavramına bundan böyle inanamayacağı gibi ciddiyetine de itibar edemez.
Zira durup dururken keyfi ve cebri olarak vatandaşlarının şeref ve haysiyetiyle oynayıp karalamaya da hiç kimsenin hakkı yoktur.
Elbette ki yasalarımız da buna izin vermez.
Bu tür sorumsuz kimseler hiçbir zaman kendi yakalarını Türk yargısının pençesinden kurtaramazlar.
Siz değerli okurlarıma bu karalama çetelerinin kimliklerin en yakın bir gelecekte sergileyeceğimize söz veriyoruz ve buradan devletin yetkili zavatlarına da sesleniyorum.
Bu edepsizlerin terbiyeleri bir an evvel devlet şamarı ile verilmelidir.
Aksi halde Türkiye Cumhuriyeti devleti evrensel insan hakları beyannamesine uygun hukukun ilkelerine saygılı olma vasfına gölge düşürüleceğini buradan açıkça beyan etmek istiyorum.
Gerek benim ve gerekse herhangi bir yakınımın uzaktan yakından PKK ve diğer bir örgüt ile ilişkimizin olmadığına dair yer ve gök şahittir.
Aslında bu karalama çeteleri bunun bilincinde olduklarını inkar edemezler.
Ama ne var ki "at çamuru tutmazsa bile iz bırakır" düşüncesi ile bunu bile bile yapmaktan kendilerini alıkoymuyorlar.
Zaten iradeleri de buna müsait değil.
Ama hey hat hiç de umduklarına ve beklediklerine kavuşmayacaklarını da buradan şimdiden bildireyim.
Milli şairimiz büyük insan merhum Akif’in mısrasını zikretmeden geçmek istemiyorum.
Onun dediği gibi ben de derim ki
"Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım"
Bu çılgın komplocu şebekelerinin ümitleri kursaklarında kalacak İbrahim Hakkı Hazretlerinin dediği gibi
"Görelim mevlam neyler
Neylerse güzel eyler"
Hodri meydan benim PKK ile bir ilişkimin olduğunu veya Hizbullahla bir ilişkimin olduğunu ispat edin, edemezseniz şeref ve iffetten yoksun bir yaratıksınız.."
Bakınız sevgili okurlar.
Bugün sizinle paylaşmak istediğim ve kaleme aldığım yazı tam 16 yıl önce yani 3 Ağustos 1994 yılında yazmışdır.
O günkü yazdıklarım ülkemizin özellikle Güneydoğu Anadolu coğrafyamızın başına gelebilecek tüm karanlık odaklarını "hissi kablel vuku" (meydana gelmeden evvel gelmiş gibi görerek hissetmek) bölgede yaşanmakta olan tüm bozguncu unsurlarla Söz Gazetesi olarak mücadele veriyorduk.
Kimin adına halkımız ve insanımız adına.
O günlerde JİTEM kendini daha deşifre etmemişti; ama çalışması gizliden gizliye vardı.
Keza Ergenekon da bölgede cirit atarken tıpkı "tavşana kaç tazıya tut" misali insanlarımızı fraksiyonlara ayırtıp birbirine düşürmeye çalışıyorlardı.
Hem de devletin şerefli üniforması altında.
Nice köyler yakıldı yıkıldı, Diyarbakır’a o günlerde göç başlamıştı.
Hasat zamanlarında harmanlar yakılıyordu.
Kim kime dum duma.
Yapılan tüm bozguncu hareketler PKK, Hizbullah veya DHKP’ye mal olunuyordu.
Tıpkı bugünkü döşenen mayınlar gibi.
Kirli niyet karanlık düşünce terör odaklarını birer tehdit unsuru gösterip devleştirirken devlet güçlerini de hükmen acizlik içerisinde göstermeye çalışıyorlardı.
Hedefleri rant, gelecek, makam ve mevki.
Tüm bunlar bu milletin sırtından, vergilerinden ve devletin bütçesinden temin ediliyordu.
Evet, Allah encamımızı hayır etsin.
En derin saygılarımla