Askeri Vesayet, Gizli Devlet ve CHP

Evet, sevgili okurlar.

Türkiye,

Ne yazık ki bir türlü “kendini derin badirelerden” kurtaramıyor.

Görünen odur ki, yıllar yılı edinilen deneyimler ve elde edilen tecrübelere göre her ne kadar halkın çoğunluğuyla iktidarlar oluşuyorsa da milli iradenin varlığı konuşuluyorsa da çoğulcu parlamenterler sistemden söz ediliyor ise de “her şey yüzeyseldir” ve boşluktadır.

Çünkü;

90 yıldan buyanadır devletin tüm mekanizmalarını derinden yönlendiren ve yöneten gizli güçler vardır.

Ve bu gizli güçler üç ana oluşumdan üremektedir.

Askeri vesayet,

Gizli devlet yapısı

Ve siyasi alanda CHP…

İşte bu üç ana unsur var olduğu müddetçe “Türkiye” kendini badirelerden kurtaramaz.

Onun için çoğulcu parlamenter sistemi ve bundan oluşan siyaset kimin elinde olursa olsun hiçbir şey yapamaz!

Ki bugünkü Türkiye’nin manzarası da ortada.

                 

***

Bize göre;

Türkiyeyi bölmek, yıkmak ve toplumsal bölünmüşlüğü dayatan hiçbir “terör” unsuru yoktur..

Var olan;

Devletin temelinde yatan “gizli” oluşumlardır.

Çünkü, bahse konu “terör örgütleri de”, bu oluşumların, emir-komuta zincirinde hareket ediyor..

Pek tabi ki; bu oluşumlar da kesinlikle bağımsız değiller.

Dışa bağımlı karanlık oluşumlardır.

Bunları yönetenler de birer maşa olmaktan başka hiçbir “ünvan” ve kriter sahibi değildirler.

* * *

Bakınız;

Dünkü yazılı medyada yer alan bir haberi okurken, gerçekten dehşete kapıldım..

Çünkü “kan donduran itiraflar” yer almaktadır.

Haberin ana konusu şöyle;

“Devlet içindeki gizli örgütü deşifre eden Papaz…

Zirve katliamı davasının hem sanığı hem de tanığı eski papaz İlker Çınar, her şeyi itiraf etti”

Haberin devamı şöyle;

“Yıllarca hizmet ettiğim ve devlet olarak bildiğim Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi’nin (TUSHAD) devlete sirayet etmiş gizli bir örgüt olduğunu anladım. TUSHAD’ı 1993’te Hurşit Tolon kurdu.”

KOD NUMARAM 3276’YDI

“TUSHAD, Ergenekon Terör Örgütü’nün silahlı kanadıdır. Azınlıklara ve Hıristiyanlara yönelik bütün olayların arkasında da bu yapı vardır. Beyaz Kuvvetler’deki kod numaram ‘3276’ydı”

EĞİTMENİM LEVENT ERSÖZ’DÜ

İlker Çınar, “Zekeriya Öz’ün daveti üzerine İstanbul’a gittim. 24 Aralık 2010, 28 Aralık 2010, ve 14 Mart 2011 tarihlerinde gizli tanık olarak ifade verip; Zirve Yayınevi cinayetlerini azmettiren örgüte yönelik belgeleri kendilerine teslim ettim. Bu ifadelerimden sonra yapılan tetkikler sonucu, suç duyurusunda bulunduğum kişiler tutuklandılar” dedi.

Çınar, “1993 yılı sonlarında Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde Ahmet Hurşit Tolon tarafından kurulan TUSHAD’a bağlı olarak Beyaz Kuvvetler Komutanlığı’na katıldım. Beyaz Kuvvetler’de görev yaptığım süre içinde TUSHAD tarafından bana verilen ‘3276’ kod numarasını kullandım. Güvercinlik Jandarma Okulu’nda eğitmenim Levent Ersöz’dü. Levent Ersöz ile misyonerlik ve istihbarat teknikleri konusunda bire bir muhatap oldum ve talimatları bu kişiden aldım”

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Bu ülkeyi huzursuz eden, teröre götüren, ülke insanını birbirine düşüren “fitne unsuru” nasıl gün ışığına çıkıyor.

Son yıllarda; bu derin yapının maskesi ha bire düşmektedir.

Artık, kendilerini ele vermişlerdir.

Baksanıza;

Bu milletin aşıyla, işiyle, gıdasıyla, bütçesiyle büyüyüp-gelişerek söz sahibi olmuşlar.

Sonra yaptıkları tek iş “ülke insanını” Kürt’üyle Türk’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle birbirine düşürüp, ortalığı kan gölü haline getirip, kendilerine ve bağlı bulundukları kirli oluşuma hayatiyet kazandırmışlardır.

***

Mesela;

Levent Ersöz kimdir diye sorarsanız?

Buyrun;

Size Levent Ersöz’ün geçmişi..

1990’lı yıllardan 28 Şubat’a kadar Güneydoğu Anadolu’da görev yaptı.

Şırnak, Silopi ve bilahare Diyarbakır.

Şuan faili meçhul cinayetler davasında yargılanan Emekli Albay Cemal Temizöz’le o dönemde birlikte çalıştı..

O tarihte çok büyük aktiflik içerisindeydiler.

Kürtçe konuşan herkesi PKK ile suçlamış ve o paralelde kirli oyunlar, hileli, karanlık stratejiler gerçekleştirmişti.

Yalan, sahte, kupkuru iftiradan ibaret olan “sözde iddialarla” herkesi fişlemeye tabi tutmuştu.. Ki en büyük hedefi de Kur’an-ı Kerimdi..

Baş düşman olarak görüyordu.

***

Hatırlayın;

Generallik hizmetini Diyarbakır’da yaparken, Bursa’ya gittiği zaman ilk işi oradaki Kur’an kursları idi..

Baskınlar düzenleyip Kur’an kurslarını didik didik ediyor, oradakileri göz altına alıp, sorguluyordu.

Öyle ki her gün bir yerde bir Kur’an kursunu kapatıyordu.

Hedefi, yegâne ve yegâne İslam düşmanlığıydı.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki yani Osmanlı arşivinde “Kürdistan” diye ifade edilen bölgede insanları birbirine kırdırmıştır.

Birini PKK’lı olmakla suçlamış, diğerini de Hizbullah olarak piyasaya lanse ettirmiştir.

Ve bu her iki tarafı da birbirine düşman etmede hedefine ulaşmıştı.

Tarafları karanlık oluşumlar paralelinde, faili meçhul cinayetlerle yok etmiştir.

Ne yazık ki;

Devletin en önemli kurumu olan TSK’nın bünyesinde oluşa gelen bu fitne unsuru her nedense yıllar yılı himaye görmüştür.

* * *

Evet, askeri vesayet, gizli devlet ve CHP’den oluşan bu şeytan üçgeni maalesef Türkiye’ye yıllar yılı hükümran olmuştur.

Bunların görünmeyen gerçek yüzleri devlet bünyesinde saklı tutulmaya çalışılmış ise de esasen işin baş kayyumu da Demirel’dir.

Demirel bunları böylesine himaye etmiş ve kırk sene gibi uzun bir süreç devleti bu hale getirmiştir.

Dünkü medyada gösterilen bu oluşumun harekât noktası;

Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekât Dairesi!..

Yani kısa adı (TUSHAD), 1991’li yıllardan beri “varlığını” idame etmektedir.

Bu karanlık kurulun karşısında yenik düşen iktidarlar hala da yeniktirler.

***

Her ne kadar AK Parti, 10 yıl içerisinde Ergenekon’la ilgili bir şeyler yapmışsa da bize göre yapması gereken daha çok önemli şeyler vardır.

İktidar partisi ve Başbakan ne yapıp yapıp, el çabukluğuyla devletin tüm aktifliğini bu yöne çevirmesi gerekir.

Zaman gösterdi ki, Kürt halkı üzerine oynanan oyunlar da tamamıyla oradan odaklanmaktadır.

Papaz İlker Çınar’ın itiraflarına dayanarak olayları görmek gerekir.

TSK; devletin bütçesiyle, milletin alın teriyle böylesine kirli insanları yetiştirmişse ve hep kendilerine kahramanlık payını biçmiş, milleti hedefinden şaşırtmış, gâh PKK’yı, gâh Hizbullah’ı, gâh tarikatçıları, gâh Nurcuları, daha vs. vs. masum insanları tehlikeli birer dev olarak göstermiş ve hep hileli dans oynamıştır, kimse de farkında değildir.

Farkında olan siyasiler de deve kuşu misali başını kuma gömmüş; ama kocaman gövde dışarıdadır, avcının gözünden kaçmamaktadır.

* * *

İnanın, sevgili okurlar.

Bu haberi okuduğum zaman hemen bu olay üzerine daha da berraklaştıran, aydınlatan yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in “İbrahim” suresinin 46. ayeti hatırıma geldi.

Ve onun ışığı altında hareketle yola çıktım ve bu yazıyı yazdım.

Ayetin orijinal metnini gazeteye yazamadığımız için; ancak mealini yazabiliyoruz.

Ayet, bu tür hileli oyun yapan ve insanları hileler tuzağına sokanları şöyle deşifre ediyor;

“Hâlbuki (onlar her türlü) tuzaklarıyla gerçekten tuzak kurdular, Allah katında da tuzakları, (beklemedikleri) cezaları var, artık isterse dağları yerinden yok edecek olsun”

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Bu tür şer güçlerinin kendi halkını, kendi insanlarını, yem yapmak, onlara tuzak kurmak, onları hain tuzaklara düşürüp, yok etme planları özellikle gerek Türkiye olsun, gerek Suriye olsun, gerek Irak olsun vs.

Daha nice İslam ülkelerinin başındaki satılmış piyonlar olsun.

Hep kendi milletlerini bu tür hileli tuzaklara düşürüp, yok etme planlarını gerçekleştirmişler ve gerçekleştirmeye de devam ediyorlar.

Onun için bize göre, inanan herkes ama herkes hangi ideolojik kanada mensup olursa olsun, aklını başına almalıdır ve bu tür hain tuzaklarla el birliğiyle mücadele etmelidir.

Hayırlı Cumalar diliyorum.

Allah bu milletimizi bu tür hain tuzakların ve tuzakçıların şerrinden korusun.

En derin saygılarımla.