ASRIN MÜNAFIKLARI VE DEVLET!

Evet, sevgili okurlar.

20. asrın başlarından sonlarına doğru yürüyen, hatta 21. asrın başlarlarına kadar devam ede gelen zaman dilimi; fitnelerin ve bozgunculuğun asrı olmuştur.

Bu asırda en çok fitne ve zulmü gerçekleştiren, uygulayan ve uygulatan, devletin temeline sızdırılan münafıklar olmuştur.

Hatta bu asra, münafıklar asrı dahi denilebilinir.

Zira kimliğini gizleyen, hep karanlıklarda yürüyen, gerçekleri tahrif eden, kavramlara yanlış mana veren bu münafıklar Ortadoğu İslam dünyasının üzerine hükümran olup, söz sahibi olmuşlar ise de Türkiye’de daha fazla aktiflik göstermişler, rol almışlar, değişik kılıklara bürünmüşler, böylece gününü gün etmişler.

Amma ne yazık ki olan bizlere olmuştur.

Kocaman yüz yıl içerisinde tüm olup biten hıyanet ve ihanet şebekeleri, devletin kilit noktalarına yerleştirilmiş ve piyon rolünü almışlardır.

Hıyanet mi, ihanet mi, nifak mı, dalalet mi, küfür mü, inkârcılık mı, ne dersen azdır.

Palazlana palazlana büyüyerek gelmişler.

Doğrusu artık onlara takılabilecek bir isim dahi bulunamıyor.

Tek kelime ile ifade etmek gerekirse;

Onlara takılabilecek isim, “Keferetül fecere..”

Yani, yalancı, kafir, inkârcı anlamını taşıyan bu isim takılabilir.

Başka ne diyebiliriz ki.

Bunlara karşı, bu millet aklını başına almalıdır ve uyanmalıdır.

* * *

İstiklal şairimiz olan merhum Mehmet Akif, şu vecizeyle bunların gerçek portrelerini çizmiştir.

Bu itibarla diyebiliriz ki, artık zaman gelmiş de geçmiştir.

Zaman cemaat zamanıdır.

Herkes el ele, omuz omuza vererek, sırtını birbirine dayandırarak, tevhit inancı üzerine bunlara karşı koymalı.

Yoksa birgün gelir, uykudan uyansak bile o uyanış bize fayda vermez.

***

Evet, Mehmet Akif diyor ki;

“Cemaat el verir artık bu uykudan uyanın

Allah rızası için dünkü hadisatı (olayları) anın

Kımıldamaz yine gelmezsek intibaha bugün

İkinci uyku ne dehşetli bir ölümdür artık düşünün

Ölüm kolay…

Diyebilsek sonunda “kurtulduk”

Bu intihar öteden üç yüz elli milyonluk

Zavallı âlemi İslam için elim olacak

Biz olmasak bu kadar hanüman yetim kalacak

Gıcırdamakla beraber seriri şevketimiz (gücümüzün tahtı)

Bu dini kurtaran ancak bizim hükümetimiz”

***

Evet, sevgili can dostlar.

Bugünkü sohbetimize başlık olarak koyduğumuz “ASRIN MÜNAFIKLARI VE DEVLET!” kavramı boşuna değildir.

Zira dünkü yazılı medyamızın manşet ve sürmanşetlerine baktığımızda gözümüzün ilk takıldığı haber DHKP-C’li Ecevit Şanlı’nın gerçekleştirdiği Amerika Büyükelçiliğine yönelik saldırısıdır.

Bu saldırı, günümüzün dünya kamuoyunu işgal eden, düşündüren hatta sarsan önemli bir olaydır.

Zira Ecevit Şanlı’nın tek başına bu olayı gerçekleştirebileceği mümkün değildir.

Arka planda kalan ve gizlenen bağlantılar vardır.

Almanya’dan Türkiye’ye kaçak giren ve İrfan A. adına düzenlenmiş sahte kimlik kullanan bu kişi 6 kiloluk TNT patlayıcı ve bir el bombası kullanmıştır.

Adından da anlaşıldığı gibi “Ecevit” CHP’yi güçlendirip, ilk koalisyon hükümeti kuran zahmetli Bülent Ecevit dönemindeki doğan kuşağın çocuklarıdır.

Ve o dönemlerde Bülent Ecevit’in o kadar münafıkça propagandası yapılmıştı ki, CHP’ye inanan gafil birçok insan çocuğunun adını bazıları Ecevit, bazıları Bülent, bazıları da Bülent Ecevit koymuşlardı.

Bu teröristin isminden de anlaşılan odur ki, aynı kuşağın çocuğudur.

Genellikle Anadolu’da Bülent Ecevit’e inanan ve bel bağlayan Alevi geçinen kesimler “çocuklarına” bu ismi verirler!.

Zaten bu fitnenin başucunda duran, CHP’ye inanan sözde kendine Alevilik adını taktıran, oysa gerçek Alevilikle hiçbir alakası olmayan, gaflet ve dalalet içinde körü körüne bir batıla inanan kesimlerdendir.

Bugün Türkiye’nin başını en çok ağrıtan aynı kesimin bazı mensuplarıdır.

***

Ne yazık ki, bunlar hep kimliklerini gizleyerek, zulmün ve cehaletin karanlığında yürüyerek, devletin çok önemli kurum ve kurumlarına sızdırılmıştır.

Doğrusu benim en çok dikkatimi çeken olay “10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in af sicili”dir.

10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hasbel kader Ecevit’in Başbakanlığı döneminde meclisin çoğunluğuyla yani koalisyon hükümetinin oylarıyla cumhurbaşkanlığına seçilmiş!

Ama hep kimlik gizlemiş.

Tam koltuğuna oturup, yerleştikten sonra tüm açıklığıyla o zaman gerçek kimliğini ele vermiştir.

Bu nedenle Sezer’in af sicili çok karanlık ve çok kabarıktır.

***

DHKP-C’li bu Ecevit, Ahmet Necdet Sezer zamanında terörden dolayı hapisten affedilerek çıkarılmıştır.

Çıkarıldığı gibi derakap Almanya’ya kaçmış!

Orada beslenmiş ve nihayet DHKP-C örgütünün talimatı üzerine sahte kimlikle Türkiye’ye sızdırılmış ve Amerika Büyükelçiliğine saldırı gerçekleştirmiştir.

Ahmet Necdet Sezer’in tüm uygulamaları ve düşünceleri, halkın davranışına karşı çok kötü davranmış, kimliğini hep gizlemiş ise de onun bu kötü davranışları kendisini ele vermiştir.

* * *

Bir de dünkü Akit gazetesinin “DARBECİLER MALATYA’YI PİLOT BÖLGE SEÇMİŞ” başlıklı haberine göre çok daha önemli oluşumların gelişmesi söz konusu olmuştur.

AK Partili Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel,

“Balyoz davasında solcular, sağcılar diye insanların ayrı ayrı fişlendiğini belirtiyor. Gazetecilerin fişlenerek hangi gazetecinin, nerede, nasıl tutuklanacağına kadar ortaya çıkan planlarda sıkıyönetim komutan yardımcısının faili meçhul cinayetler davasında yargılanan eski Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz’ün olmasına kadar karar verildiğini” hatırlatan milletvekili Yaşar Karayel şöyle devam ediyor;

“Hatta bütün organizeler de bütün işlerin arkasında Temizöz’ün bilgisi olmadan hiç kimse bir yerden bir yere tahliye edilemeyeceğine bile karar verdiğini aktardı”

“Sizin işiniz yok mu?

Bu ülkenin güvenliğini sağlamak zorunda değil misiniz?” diyerek Ordu’daki bütün yapılanmaya tepki gösteren Karayel, “Senin görevin, Kayseri’de.

Kim hangi düşüncede, bunu belirtmek değil ki, ama bunlar gibi daha vahim olaylar gerçekleştirilmiş.

Burada Malatya ilimiz, pilot bölge ilan ediliyor.

Bu rasgele bir olay değildir tabii ki”

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Cemal Temizöz; 1993’lü yıllardan 2000’li yıllara kadar, bölgede büyük bir rol oynamış..

Ama Çorum’un …… köyünün ahalisinden olduğuna dair kimlik göstermemiş.

Adı Cemal olunca herkes güvenmiş.

İslami bir isimdir diye sırlarını kendisine teslim etmiştir.

Oysaki bölgede özellikle Diyarbakır’ımızda fitne, fesat ve bozgunculuk çeşitlerinin kendisi tarafından gerçekleştirilmesi ve kendisinin tüm olayların ana kaynağı olduğunu her gün biraz daha ele veriyor kendisini.

Ama heyhat!

Ne çare ki, yıllar yılı bu halk siyasi muhafazakârlara oy veriyor ise de, iktidara gelmeden önce kurtarıcı birer kahraman gösteriyorlar kendilerini..

Deyim yerindeyse Zaloğlu Rüstem veya Yunanlı Herkül halt etmiştir.

Ama iktidara geldikten sonra, devletin çeşitli kademelerini ele geçirdikten sonra, adeta süt dökmüş kedilere dönüşürler.

Bu nedenle diyoruz ki, asrın münafıkları Ortadoğu’yu özellikle ve öncelikle İslam ülkelerini özellikle Türkiye’yi sarsmıştır.

Neden mi?

Zira kimlik gizlenmiştir de ondan.

Eğer bunların kimliği önceden ortaya çıkarılmış olsaydı, inanıyoruz ki bu ülke bu hale düşmezdi.

En derin saygı ve sevgilerimle.