BELİRSİZLİKLER İÇERİSİNDE YÜRÜYEN BİR İSLAM DÜNYASI!? (II)

Evet, sevgili okurlar.

İslam dünyası bugün gerçekten çok büyük belirsizliklerle karşı karşıyadır.

Sonu meçhul, badireli ve karanlık maceralara giren, sözde “Müslüman’ım” diyen bir toplum, hiçbir zaman batı emperyalizmin köleliğinden kendini kurtaramaz.

Hele hele bugünkü Birleşik Arap Emirlikleri ve Ortadoğu’nun sözde Müslüman geçinen bazı kavimler ve milletler, Osmanlı dan, Hilafet-i İslamiye’den ayrıldıktan sonra, tümüyle haçlı emperyalistlerin hegemonyasından kendilerini kurtaramamışlardır.

“Bağımsız olayım” sevdasıyla yola çıkmışlar..

Ama, tam tersine 7 zincir ve 70 iple “haçlılara” bağlanmış olduklarının farkında bile değiller.

Zira tüm ekonomiksel hayat, çöken ahlaki değerler, küçülen coğrafyanın içinde bulunan böylesine bir dünyanın bağımsızlığına inanmak, safdilliktir.

Bin yıldan beri parlayan ve kâinatı aydınlatan İslam medeniyetinden uzaklaşıp batı medeniyetine sarılan beyinsizler güruhu, ne yazık ki Osmanlının çöküşünden sonra nevzuhur  hale geldiler...

Dost görünüp, kurtarıcı olarak kendilerini lanse eden, I. Dünya Savaşından sonra Ortadoğu’nun nevzuhur kurtarıcıları, kesinlikle ve kesinlikle İngilizlerin seçmiş olduğu birer tane ajan, piyon ve neidüğü belirsiz yaratıklar olmuştur.

Başta Türkiye’miz dâhil olmak üzere Osmanlının tarihini, kültürünü, gücünü, inancını, varlığını, kahramanlığını geride bırakıp batı dünyasının tüm pisliklerine sımsıkı sarılanlar, hiçbir zaman o ülkelerin ne kurtarıcısı olabilirler, ne kahramanı olabilirler, ne de gerçek manada kamu vicdanında uygun bir liderlik vasfını alabilirler..

Bunun için diyoruz ki hal-i âlem meydanda.

Bugün Arap Yarımadası’ndaki birçok emirliklere gidildiğinde, bırakın İslam gerçeğinin varlığını, tam tersine adeta İngiltere’nin, Fransa’nın, Belçika’nın, Almanya’nın, İsviçre’nin vs. vs. birer tane mahalleleri durumunda olduğunu görürsünüz!

Her ne kadar ana dilleri Arapça ise de daha beşikteki çocuklarına İngilizce, Fransızca ve diğer yabancı dilleri öğretip İslam’ı arka plana atmışlardır.

Örneğin; Dubai.. Gidin, Londra’nın bir kenar mahallesi gibi göreceksiniz.

Her ne kadar orada cami, minare, cemaatin varlığı söz konusuysa da 7 yıldızlı otellerdeki yapılan fuhuş, dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanmıyor...

Camilerin bitişiğindeki oteller, adeta birer fuhuş yuvaları durumuna girmiştir..

Ki onlar Kafkasya’dan, Sibirya’dan, Rusya’dan emtia olarak kadın ithalatı yapıyorlar...

Devlet himayesinde serbestçe otel müşterilerine pazarlıyorlar..

Tüm sosyal medya mecralarında konu edildiği gibi, fiilen de gidip gelenler bunu zaten anlatmaktadırlar.

Harameyn-i Şerifeyn dışında, Suudi Arabistan’ın başta Riyad dahil olmak üzere diğer turistik illerinde aynı rezaletin varlığı söz konusudur.

Nitekim daha iki gün önce Birleşik Arap Emirlikleri’nin alçakça almış olduğu karar, bütün İslam dünyasını sarsmıştır.

Kur’anın nurundan süzülen adalet mefhumu, hukuk mefhumu, insan temel hak ve özgürlük gerçeğinin varlığı, ne yazık ki bu topraklarda artık söz konusu değildir.

Öyle bir hal almışlar ki, ABD’ye ve İsrail’e, birer köle olarak yaşamayı tercih etmişlerdir.

Gerçekten de İslam dünyasının bir lideri durumunda olan Türkiye’mizde mevcut kokuşmuş bir sistem var.

Hilafet-i İslamiye’nin yıkılışından sonra, yani 1924’ten sonra İslam’ın ana hukuk gerçeğini kaldırıp, batı dünyasından ithal edilen kokuşmuş bir sistem gerçeğinin Türkiye insanına yaşatılması, ne yazık ki tarihi bir yanılgıdır.

Bir milleti aldatarak oynatma ustalığıdır.

Ama ne yazık ki kahraman ecdatlardan kalan o medeniyetin “M” harfine bugün Türkiye’de rastlamak mümkün değil!

Eğer ki, İslam dünyasının lideri durumunda olduğu düşünülen bir Türkiye’nin varlığı söz konusuysa, örnek olarak bu gerçeğin öncülüğünü yaparak yeniden Osmanlının ve Selçukluların yaptığı gibi, tüm etnik toplumları bünyesine toplamalıdır...

Ve yeniden İslam’a sımsıkı sarılarak, küfür dünyasını ezip geçmelidir.

Aksi takdirde böyle bir gerçeğe sarılmadığı zaman, geçmişini kaybettiği gibi geleceğini kaybetmeye mahkûm olmaktan kendini kurtaramaz...

Türkiye, İslam dünyasının lideridir ve gücü durumundadır.

* * *

Bakınız, sevgili dostlar...

Azerbaycan’ın son günlerde Ermenileri yenik düşüren, rezil rüsva eden gücünün yarısı inanıyoruz ki Türkiye’nindir ve Cumhurbaşkanımızındır ve onun imanından gelen yiğitliğidir.

86 yıl esaret içinde bağlanan Ayasofya’nın  zincirini kırdırıp, yeniden asaletine dönüştüren kimse, işte gerçek kahraman odur.

Gerçek kurtarıcı odur.

Gerçek vatanperver odur.

Memleketini seven, insanlarını seven yine odur.

Ki o da Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Türkiye ve bütün İslam dünyası onunla gurur duymalıdır.

Gerçekten Allah korusun, Erdoğan’ın yıldızı bugün herhangi bir nedenle sönerse, Türkiye gelecek itibariyle zifiri karanlıklara girmekten kendini kurtaramayacak...

Lidersiz kalacak...

Biz böyle düşünüyoruz.

Allah korusun ve Allah akıbetimizi hayra çevirsin.

Ülkemizi, insanlarımızı ve tüm ümmeti yeniden birlikteliğe, beraberliğe ve yegâne dayanak noktamız olan Kur’an gerçeklerine sahip çıkmayı nasip eylesin.

Aksi takdirde insanlar, Allah korkusundan uzaklaştıkça büyük vahşet karanlığına girer ve insanlık vasfı yerine yamyamlık vasfı gelişir...

Ve bugün ne yazık ki hal-i alem meydanda, hükmen de bunları görüyoruz ve bize yaşatılıyor...

En derin saygı ve sevgilerimle.