BOĞUYOR ÂLEM-İ İSLAM’I BİR AZGIN FİTNE!

Sevgili okurlar.

Bilindiği üzre devlet, millet, ülke, tümüyle yekvücut olarak "antidemokratik büyük bir düzensizlikle" karşı karşıyadır.

Karmaşa, gün gittikçe had safhaya ulaşmaktadır..

Çıkış yolu aranırken, çözüm yolu bulmaya çalışılırken, maalesef tam tersine çözümsüzlükle karşı karşıya kalan bir millet, gerçekten çaresizlik içerisinde kıvranıp duruyor.

***

Akif’in de dediği gibi;

“Boğuyor âlem-i İslam’ı bir azgın fitne

Kıt’alar kaynayarak gitti o girdap içine

Mahvolan aileler bir sürü ma’sumundur

Kalan avarelerin hali de malumdur

Nasıl olmaz ki tezelzül veriyor arşa enin

Dinsin artık bu hazin velvele ya rab (Amin)”

***

Evet, Akif devam ediyor;

“Müslüman mülkünü her yerde felaket vurdu

Bir bu toprak kalıyor dinimizin son yurdu

Bu da çiğnendi mi çiğnendi demek şer’i mübin

Haksar eyleme ya rab onu olsun (Amin)”

15 Ağustos 1328’de(1913) merhum Akif bu şiiri yazmış ve “Safahat”a koymuş.

* * *

İnanın, sevgili okurlar.

İnsan, düşünce mefkûresine dayanarak merhum Akif’in bu şiirini irdelerse, yüz sene evvelki manzara batı dünyasının İslam dünyasına karşı uyguladıkları kin, nefret, bugün aynı tertiple, aynı ideolojiyle, hareket edildiğinden hiç kimsenin kuşkusu yoktur, olamaz da.

Çünkü, Batı dünyası, yüz yıl önce "Hilafet-i İslamiye’yi" yıkmış, "Memalik-i İslamiye’yi" istila etmiş, zulüm ve küfür hegemonyasını sürdürmüş ve nihayet çok büyük bir faturayı İslam dünyasına ödettirmiştir.

Bugün, aynı o anlayış paralelinde yürüyen ABD, Batı Dünyası, Siyonist emperyalizmi ve özellikle İngiliz politikası, yani tek kelimeyle dünün beş itilaf devleti, ittifak içerisinde hedeflerine ulaşmak gayesindeler.

Üzülerek söylüyorum.

Bugün aynı o ittifak, aynı o ejderha tinetli küfür vahşeti, bugün kendilerini medeni olarak gösteriyorlar ise de hiç de öyle değildir.

Aynı o günkü komplo teorisini sürdürüyorlar ve sahnede en büyük rol oynayan da ABD’dir.

ABD’nin medyası dahi başka bir arayışla kurtuluş çaresi bulamayınca, "it gibi" korktuğu IŞİD üzerinden, Türkiye'yi vurmak istiyor.

IŞİD’den korkuyor.

Her ne kadar IŞİD onun projesi ise de inanın onun başına bela kesildi ve bu bela sürecek, sürdürülecek, deyim yerindeyse "bu hamur daha çok su çekecek."

Çünkü yüz sene evvel İslam dünyasına ödettirilen fatura, hala da onlara doyurucu olmamıştır.

İslam dünyasının tüm devletçikleri ve onların başındaki piyon devlet adamları, o kan emici “keferetül fecerelerin” ne yaptığını bir türlü anlayamıyor bu çağımızdaki Müslüman geçinenler..

Veyahut anlamazlıktan geliyor.

Devletimizin resmi düzeni dahi tümüyle onların lehine olup, AK Parti hükümetini sindiremiyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Başbakan Davutoğlu’nun hareketini sindiremiyorlar.

Türlü bahaneler arayarak, sahte yalanlarla IŞİD’le Türkiye hükümetinin arasındaki paralelliği dile getiriyorlar.

Ama kesinlikle IŞİD onlar için bir beladır ve inanıyoruz ki onların başını yiyecektir.

Zaten o korku içerisinde herkes tir tir titriyor.

Onun için lerze ve titreşim onları almıştır, ne yaptıklarının farkında değiller.

* * *

Bakınız.

Dün İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala, basına verdiği bir demeçte şöyle diyor;

“DÜZEN, DÜZEN DEĞİL, DEVLETİ DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”

Bugün Gazetesine konuşan Sayın Ala, çok güzel gerçeklere parmak basıyor.

Bakan Ala şöyle diyor..

“1940 ve 50’lerde Eğitim almış insanların zihinsel kodları oraya ait, halen aynı adamlar işbaşında.

Mevcut anayasal düzen, düzen değil, devlet yapısını değiştireceğiz, dönüştüreceğiz ve bize uygun hale getireceğiz”

Gerçekten Sayın Ala, deneyimli bir bürokrat..

Diyarbakır’daki Valiliği döneminde de zaman zaman dikkat çekici, çarpıcı ifadeleri kullanıyordu ve zaman hep onun dediklerine uygun dönüşüyordu.

* * *

Evet, İslam dünyasının başına çöken bu küfür mezalimi hiçbir güçle başa çıkılmıyor.

Ancak bir İttihad-ı Milli, sembolize edilip, büyük bir ittifakla adım atarak, bu anayasayı değiştirmek yoluna gidilirse, zaten sorun kalmaz.

Sayın Ala’nın da dediği gibi “Anayasa temel sorundur” ve fitne saçan vesayet düzenidir.

Bu düzenle devlet ayakta duramaz.

Gerek ekonomik, gerek kültürel ve ahlak potansiyel olsun, gittikçe bozuluyor ve çözülüyor.

Çözülmeye doğru yürüyen ister Anayasa olsun, ister o paralelde ki kanunlar olsun, her ne olursa olsun çözülmeye mahkumdur.

En derin saygılarımla.

Hayırlı Cumalar.