BU NE ZİLLET, BU NE REZALET!

Evet, sevgili okurlar.

Newroz kutlamaları eşittir teröre bahane.

Her zaman bu köşede ifade ettiğim çok önemli gerçeklerden birisi de kutsal kelimelerin, değerli ifadelerin cevherindeki mana tersyüz edilip, kirli ideolojilere kullanma girişimidir.

İnancımız gereği bu tür girişimleri;

Yahudileşen İsrailoğullarının tarih boyunca sahneye koydukları oyunlar olarak görmemiz gerekir.

Çünkü;

Bu oyunlar hep böyle tarih boyunca gerçekleşmiş, sürekli olarak da gerçekleştirilmeye devam edilmektedir.

Yüce kitabımız daima bize bunları birçok ayetle yinelemiştir.

Bakınız Yüce Kitabımız bu oyun ve girişimleri, Yahudileri kastederek kelimeleri orijinal manasından, mecrasından çıkarıp başka kirli ideolojik yörüngelere taşıyanlar Yahudilerdir diyor.

Orijinal kelime “Yuharrifunel kelime” kavramları tahrip edip kötü mecralara çekmek ve böylece o planlarla siyaset yapmak, ticaret yapmak, yayıncılık yapmak vs. vs. daha neler neler...

Tıpkı bugünkü İslam’la, inançla, ülkenin bütünlüğüyle, milletin birlikteliğiyle hiç alakası olmayan bazı siyasi partiler, muhalefetteki bazı önemli partiler ve onların birer yedek parçası durumunda olan yazar-çizerler gibi.

Oysaki şair şöyle diyor;

“Ğadır eder raiyesine (milletine) vali-i eyalet(Eyalet valisi)

Dünyada ve ukbada (ahirette) bu ne zillet, bu ne rezalet.

Layık mıdır insan olana vakti kazada

Hak açık iken batıl için hükmü imale,

Kaz-i (Hâkim) ola davacı ve mahdar(Huzurdaki) dahi şahit

Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet”

***

Bakınız, sevgili okurlar.

Bu güzel manaları ifade eden, derinden derine insanın karakter ve cevherini ortaya çıkaran şiirle bu anlatım anlayana bin kere aşk olsun, anlamayana da zaten merkebe ne hacet.

Oysaki insana sadakat yakışır görse de ikrah (zorlama da görse)

Yardımcısıdır doğruların Hz. Allah.

Dürüst olmak, doğru olmak illaki piyasadaki alışveriş yapan Ali, Veliye münhasır olmamalıdır.

En büyük dürüstlük siyaset yapanlara gerek.

Şerefle, izzetle ve namusla siyaset yapmak.

Siyaset hırsı bir yerlere insanı getirmek için kendi milletini figüre malzemesi olarak kullanan her kim olursa olsun haindir.

Özellikle ve öncelikle bunu diyebiliyoruz ki;

Yüzde 99’u inanan bir milletin içinden çıkıp siyaset yapan ama milletiyle aynı anlayışı paylaşmayan, toplumu dışarıdan ithal edilmiş kirli ideoloji, ırkçılık ve diğer siyasi bahanelerle milletiyle ters düşen ve inancına katılmayan, özellikle yüce İslam dinine irtica gibi yaftaları yapıştıran her nerede olursa olsun, âllem-i cihan dahi olsa, Makedonyalı İskender dahi olsa haindir.

Hem de katıksız haindir.

Namerttir, geleceği için milletini aldatandır.

***

İnanın, sevgili okurlar.

İnsan yazılı medyanın manşet veya sürmanşetlerine baktığında insan insanlığından utanıyor.

Tarihi nemrutları, nice müseylemet-ül kezzapları(Yalancı Peygamberler) pof poflayarak boy boy resimler gösterip kahramanlaştıran putçu anlayış daha bu memleketi ne zamana kadar sömürecek diye sormak gerekir?

Bunu merak ediyoruz.

Ülkeyi özellikle Güneydoğu Anadolu coğrafyasını, şarki vilayetleri üzerine siyaset sürdüren ve bu kutsal coğrafyayı kendi kirli emellerine alet eden nice abdest suyundan mahrum olan insanlar vardır.

Bırakın abdest suyunu, boy abdesti lüzum gördüğünde o kirli cünüplükte yıkanmayan nice siyasiler var ki bu memleketimizin kaderiyle oynamaktadırlar.

Ülkeyi her an için Irak gibi kan gölüne çevirmek isteyen, Suriye gibi nice kendi ülke insanlarını kanlarıyla boğduran megalomanyaklara sesini çıkarmayan dünyadan ne beklenir ki?

***

Bakınız, Zaman Gazetesi dünkü manşetine şunları taşımıştır;

“Türkiye son üç günde terör örgütünün kanlı newroza hazırlandığı haberlerini doğrulayan olaylar yaşadı.

Cizre’de uzun namlulu silahlarla yaralanan beş polisten biri olan Ahmet Toprakoğlu şehit oldu.

Cenazenin memleketine uğurlandığı saatlerde provokatörler yine polisi hedef aldı.

AK Parti Diyarbakır il binası önünde görevli bir komiser el bombasıyla yaralandı”

Bugün Gazetesinin dünkü manşetinde bakınız, neler var?

“Polis şehit eden kurşun BDP’den”

“Cizre’deki saldırının BDP binasından yapıldığı tespit edildi, katillerin peşine düşen Özel Harekâtçılar Cudi’de pusuya düşürüldü, beş polisimiz şehit oldu”

“CHP ‘7 yıl’ı yargıya taşıdı”

“Cumhurbaşkanı Gül’ün 7 yıllık görev süresinin iptali için CHP, Anayasa Mahkemesine gitti.

“28 Ağustos’tan sonraki işlemlerin yasal dayanağı yok” denildi.

Bakınız, sevgili okurlar.

Meclis nereden yürüyor, iktidar nerelerden koşuyor, ana muhalefet partisi ise her şeye rağmen kendini bir fitne unsuru olmaktan kurtaramıyor.

Onun yandaşı ve öğrencisi durumunda olan BDP aynı paralelde adım atıyor.

Birer fitne unsuru olan bu her iki partiye maalesef yasalar bir şey demiyor, bilakis koruma altına alıyor.

Nereye gidiyoruz, başımız dertten kurtulmuyor.

Encamımız hayrola.

En derin saygılarımla.

Hayırlı Cumalar.