BÜYÜK TÜRKİYE VE BÜYÜK MİTİNG! (2)

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi son 20 günden beri Türkiye’deki olup bitenler, çok büyük kötü niyetli insanların bahaneleridir.

Türkiye’de yıllardan beri oynanan oyunların bir sonucudur.

Ekilen dinsizlik ve inançsızlık tohumlarının "biçilme" gayretkeşliğidir.

Batı dünyanın Haçlı saldırgan kirlenmelerinin Türkiye’ye kesilen ağır bir faturasıdır.

Bu faturanın bedeli masum milletimizin evlatlarının kanıyla ödettirilmek istenen bir hıyanetliğin senaryosudur.

Bu nedenle diyoruz ki;

Başbakanın üç gün önce Ankara’da ve İstanbul’da yapmış olduğu mitingdeki konuşma tonu ve ses yüksekliği bu milletin yeni bir dirilişe ve uyanışa yönelik açık göstergedir.

***

Evet, iki büyük şehrimizde yapılan bu siyasi mitingler aslında siyasetten öte bir milli ruhun hareketidir, bir milli uyanışın sembolüdür ve haykırışıdır.

Nitekim hükümetin bu mitinglere "Milli İradeyi Saygı" adını vermesi de, bundandır.

Bu toplum artık tüm dünyaya haykırarak diyor ki;

Türkiye olarak yekvücut bir milletiz.

Hem de inanmış bir milletiz.

Hem de intisabımız Hz. Muhammed (s.a.v)’e yönelik bir ümmet intisabıdır.

Bu intisap sayesinde her gün bir dirilişle, uyanışla ve büyük şahlanışla küfrün ve inançsızlığın belini kırarak yola çıktık ve buradayız.

Irkçılığa ve şovenizme paydos…

Yepyeni bir imanın filizlenmesiyle gençliğimiz filizlenmekte olup, sağ elinde Kur’an’ın bayraktarlığını yaparak yola çıktık.

Sol elinde de çağdaş teknoloji var.

Bu her iki el arasında göğüslediğimiz yeni çağdaş bir medeniyetin varlığına dünya hâkimiyetini eline geçirmek istiyoruz.

Bu itibarla Başbakanın dediği gibi,

Üç beş tane çapulcunun yanlış ve politik düşüncelerinin bu tür manasız ve değersiz hareketlerine artık sonuncudur ve buna paydos demeliyiz.

* * *

Bakınız.

Batıl ve yanlış bir inanca mensup komşumuz İran.

Suriye’nin Marksist rejimine 4 bin İran askerini gönderiyor.

Esed'in "vahşetine ve zulmüne" destek için.

Aslında, İran'ın burada "maskesi" düşüyor.

Hizbullah veyahut Şia mezhebiyle yıllardan beri kendini dünyaya duyurmak isteyen İran bu tavrıyla maalesef kendi gerçek kimliğini ele vermiştir.

İslam’ın kutsal kavramlarını kullanarak o kavramların paralelinde nurlu yol alması gerekirken maalesef tarihin şahadetiyle görünen odur ki İran hiçbir zaman Dünya İslam Birliğiyle birleşmemiş ve İslam’la barışmamıştır.

Hep bildiğini okumuş ve bataklığa saplanmıştır.

Nitekim bugüne kadar hiçbir baltaya sap olamamış olması da bunun bir göstergesidir.

***

Biz, artık Türkiye olarak bu Başbakanın iktidarını destekliyoruz ve bütün İslam dünyasına örnek olmak istiyoruz.

Küfrün, şirkin, inançsızlığın, edepsizliğin, çapulculuğun bu ülkede yeri yoktur.

Hiçbir zaman olamamıştır, olmamalıdır da...

Kısa bir süreç içerisinde her ne kadar tarihimizin bize yanlış okutulmuş olması da son yüz yılın Kemalist fitnenin, Marksist madrabazlığın, inkârcı edepsizliğin, milletimize kestiği bir faturadır.

Bu toplumu entrikalı yollarla dininden her gün biraz daha uzaklaştırmaya çalışan CHP zihniyetine artık paydos deme zamanı gelmiştir.

Ve geçmiştir diyoruz.

İşte bu milli şahlanış ve bu milli direniş tüm olayların öncüsüdür ve göstergesidir.

* * *

Hiç kuşkusuz ki;

Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek isteyenlere Başbakan Erdoğan, tarihin en büyük mitinglerinden biriyle cevap verdi.

Hem de "şamar" indirerek!

Kazlıçeşme meydanında yaklaşık 2 milyon kişiye seslenen Başbakan, “Türkiye gerçeğini görmek isteyen varsa fotoğraf burada, hadi bakalım BBC, CNN, Reuters bunu da gizle” dedi.

İşte gerçekten bu 2 milyona yakın insanın direnişi boşuna değildir.

Bu millet, bu milli direnişiyle ayyaş, çapulcu siyasetin yerine, yepyeni ter-û taze imanlı gençliği istiyor.

Sarhoş, biracı, uyuşturucu müptelası, kafasında zerre kadar güvenilir bir beyne sahip olmayan bir gençlik yerine kalbi nurlu, beyni çalışan ter-û taze bir insan potansiyeli istiyor artık Türkiye.

Tüm bu olup biten olayların arkasında İngiliz ve İtilaf devletlerinin çapulculuğu ne ise aynı bu olayları körükleyen Siyonizm’in varlığı da söz konusudur.

***

İkisi el ele verip eski tarihini, eski oyununu yeniden diriltmeye, sahneye koymaya, çalışan batı ve Siyonist dünyası, ne hazindir ki içimizden ruhsuz camit politikacıları yetiştirmeye çalışıyor.

Bu nedenle iki gün önceki yapılan haykırış ve uyanış mitingi bundan böyle hep bu şekilde biçimlendirilecektir.

AK Parti’ye düşen görev yüksek siyasi dehaya sahip olan Başbakanı yalnız bırakmamasıdır.

Etrafında temiz ruhlu insanları bulundurması olmak üzere kişisel çıkarlarını ön planda tutan ve menfaatini başkasının zararında bulan simaları da artık bu partiden uzaklaştırması gerekir.

Yakından öylesine tanıyor, biliyor ve görüyoruz ki;

Muhterem Başbakan Tayyip Erdoğan’ın taşıdığı misyondan ve aksiyondan fersah fersah uzak olan insanlar bugün özellikle Diyarbakır olmak üzere birçok İl teşkilatlarının etrafında dolaşıp, duranların varlığı söz konusudur.

Bize göre bunlar kesinlikle Gezi Meydanındaki işgalci hıyanetlerin zararından daha fazla parti olsun ve ülke olsun zarar vermektedirler.

Bu itibarla bu halk yeni bir ruhla Türkiye genelinde, hatta tüm İslam dünyasında Başbakanın etrafında sarsılmaz aslanlar halkasını bağlamışlarsa aman dikkat tilki ve çakallar bu halkayı delmesinler ve bu ruhu zedelemesinler.

* * *

Zira bu millet çok uyanıktır, sabırlıdır, ama sabrının bir yere kadar gideceğinin de bilincindedir.

Tek kelimeyle ifade edilmesi gereken söz;

Bu dört beş aydan beri Başbakanın ortaya koymuş olduğu süreç, bu sürecin barış halkalarına kimse fesat çomağını sokmasın.

Evet, Başbakan diyor ki;

“Burası Türkiye.

Herkes milli iradeye sahip çıkmalıdır”

Bu milli iradenin haykırışı artık meydanlar dahi zor taşıyor.

En derin saygı ve sevgilerimle.