CAN DAMARLARINDAN VURAN BAŞBAKAN!!!

Evet, değerli okurlar.
Her zaman olduğu gibi tarihi gerçekleri dile getirirken önemle üzerinde durduğumuz konu; toplumların geçmişini bilmek, tarihini unutmamak gibi meziyet düşünülemez.
Toplumları toplum eden milletleri istikbalin yüceliklerine tırmandıran yegâne unsur; geçmişe yönelik tarihi gerçekleri, gelecek neslin beyinlerine enjekte etmektir, okutmaktır, öğretmektir.
Aksi takdirde tarihinden uzaklaşan bir toplum, mutlaka ahlaki çöküntülerden, yozlaşmışlıktan hiçbir zaman kendini kurtaramaz.
Hele hele işi nemelazıcılığa bırakan bir millet hiçbir zaman geleceğini beklemesin.
Tıpkı bugünkü yaşamakta olduğumuz dram gibi.
Başbakan Sayın Erdoğan, gerçekten bir devlet adamı, siyaseti çok iyi bilen bir insan.
Hiçbir zaman ideolojisini, idealini, inandığı davasını, makam, mevki, rant gibi dünya emtialarına feda etmemiştir ve etmez de.
Daima misyonunu aksiyona çevirmiş bir lider..

* * *

Kalbi ve imani derinliklerinden gelen haykırışlarını bu millet; anlamalıdır, dinlemelidir ve sımsıkı sarılmalıdır.
AK Partinin bünyesinde hala da ANAP’ın, Doğru Yol’un bilmem şuranın, buranın tozlu dubarlı kalıntıları varsa da, inanıyoruz ki Başbakan onları da aşacaktır ve aşabilecek durumdadır.
Başbakan’ın karşı karşıya kaldığı zorlu engelleri aşmak, birinci derecede onun hedeflediği ana gerçeklerdir.
Ama ne yapsın ki, CHP’nin altı oklu rejimi ülkenin ve devletin her köşesine sızdırılmış, kilit noktaları ele geçirmiş, devletin önemli birçok kurum ve kuruluşlarını deyim yerindeyse istila etmiştir.
Bunlardan kurtulmak için özellikle ve öncelikle bu tabuyu yıkmak, putlaştırılmış yanlış ideolojiyi Türkiye tarihinden silmek, Sayın Erdoğan’ın temel inancıdır ve ana stratejisidir.
İnşallah başarır ve halk da onun yanında tüm imkânlarıyla yer alır ve beraberinde yürüyecektir.
Sayın Başbakan dün partisinin “Genişletilmiş İl Başkanları” toplantısında yaptığı konuşmada tarihi çok çarpıcı olayları kamuoyuna yansıttı.
1938 Dersim olayları hakkında önemli belgeler açıkladı ve ana muhalefet partisi CHP ile sözüm ona Dersimli Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da sert sözlerle yüklendi.

* * *

Başbakan gerçekten o mekânda Türkiye ve dünya kamuoyu nezdinde tarihi bir konuşma yaptı.
Tabulaşmış ve kirli şallarla örtülmüş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu insanlarına Ergenekon, faşizan, baskıcı politikalarla on binlerce katliam yapılmış, on binlerce insan evinden, parkından mekânından edilmiş, sürgüne tabi tutulmuş.
Meşhur Dersim katliamını belgelerle göstererek anlatıyordu.
Ama ne yazık ki, bugün Dersim halkının yüzde altmış, yetmişi hala da cumhuriyet döneminin gaflet uykusundan uyanmamış olmalıdır ki, kendi içinden onlara yakışmayan bazı iradesiz, küfürbaz veya uçkur düşkünü insanları yıllardan beri kendilerini temsilen TBMM’ye gönderiyorlar.

* * *

Sayın Başbakan tarihi olayların can damarına girmiş ve tozlu dumanlı CHP’nin politikasını şimdiden dağıtmış durumda.
Başbakan bunları anlatırken Dersim olayından tam 10 sene önce yani 1925’ten 1935’lere kadar Güneydoğu’da meydana gelen masum insanların kıyımı toplumumuzun maddi ve manevi birer liderleri durumunda olan nice Şeyh Saidler, nice Hanili Salih Beylerin ve Bediüzzamanların, tek kelimeyle on binlerce ulema ve meşaik kesimlerinin kıyımı yapılmıştır.
İnşallah bir gün gelir, Dersim olayı gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşanmış olan maddi ve manevi soykırımlar, Kur’anların yakılması, camilerin yıkılması, medreselerin toz edilmesi, Ezan-ı Muhammedi’nin Türkçeye çevrilmesi gibi daha neler neler…
Hele hele “kadına özgürlük ve hürriyet” adı altında kadının ne kadar büyük başıboşlukla karşı karşıya bırakıldığı ve zaman gelişiminde adeta bir fitne ve fuhuş unsuru durumuna getirilmiş olması, bunlar hep CHP’nin kirli ve tarihi habis, toplumsal kanserolojik urlarıdır.

* * *

İşte Başbakan diyor ki, “tarihimizle yüzleşeceğiz”
Gerçekten geçmişe yönelik tarihimizle yüzleşebilirsek, ülkemizi en büyük sorunlardan, bölünmüşlükten, ahlaki yozlaştırmalardan kurtarmış oluruz.
Öyle inanıyoruz ki, muhterem Başbakanımızın beslediği inanç da bundan ibaret olmalıdır.
Zaten gerçek olan da şudur ki, sorunları ortadan kaldırabilmek için milletlerin geçmişiyle, tarihiyle yüzleşmesiyle olabilir.
Hele hele bu memleketin başına bela olan, sözüm ona Kürt milletine sahip çıkan bir terör örgütü ve onun birer yan çıbanları durumunda olan BDP, ne yazık ki yine bu gaflet paralelinde bu milletin oylarıyla TBMM’ne girmiş ve grup kurabilme başarısına ulaşmıştır.
Ve gizliden gizliye “kuzu postunu giymiş kurt” karakterini yaşayan sözde hukuk fakültelerinden mezun olmuş, adalet cübbesini sırtına almış, “kurt dumanlı havadan faydalanır” misali kirli savaşın varlığından, masum insanların kanlarından faydalanarak, hak-hukuk arama adı altında yıllardan beri masum ailelerin üzerinden kişisel rant temin etmiş bir avukatlar grubunun varlığı.
Ve bunlar da ne hazindir ki, başta Diyarbakır Barosu olmak üzere Doğu ve Güneydoğu’daki bazı baroların himayesinde var ola gelmişlerdir.

* * *

 “KCK operasyonlarını destekliyorum” diyen Başbakan bu meyanda çok çarpıcı ifadeler kullanmıştır.
Bakınız, ne diyor Başbakan;
“Silivri’yi toplama kampı olarak gören CHP Genel Başkanı kendi geçmişine baksın, bu millet hangi kamplarda nasıl inim inim inletildi?
Bunları açıklayacağım diyen Başbakan “Ben bunları dedemden, babamdan hep dinledim.
KCK Operasyonlarını Başbakan olarak destekledim ve destekliyorum.
KCK’da nelerin nereye nasıl taşındığı belli, örgüt elemanı gibi çalışıyorlar.
KCK konusunda gereği yerine getirilmektedir, tüm bunlar birlik ve beraberliğimiz içindir”
İşte Başbakan’ın bize göre ileri sürmüş olduğu tarihi gerçeklerdir bunlar.

* * *

Dünkü Yeni Akit gazetesinin yan yana konulan iki tane sürmanşetinde ibretlik iki tane haberi size sunmadan geçmek istemiyorum.
Birisi; “28 ŞUBAT’A SORUŞTURMA”
Bu haber gerçekten müjdeli bir haber…
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, tarihe post modern darbe olarak geçen 28 Şubat süreciyle ilgili soruşturma başlattı.
Soruşturma çerçevesinde dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Org. İsmail Hakkı Karadayı ve 2. Başkan Çevik Bir ile Kuvvet Komutanlarının da aralarında bulunduğu üst düzey generallerin ifadesi alınacak.
Özel yetkili savcılık tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde, döneme ait tüm bilgi ve belgeler inceleniyor”
İkinci sürmanşet ise şöyle;
Haber başlığı: “KANDİL-İMRALI HATTINA DARBE”
Haber şöyle devam ediyor;
“PKK’nın çatı yapılanması, KCK’nın siyaset akademilerinin ardından avukat görünümlü yöneticilerine de operasyon düzenlendi.
Dün 16 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen KCK operasyonuyla terör örgütünün önderlik komitesi yöneticisi ve üyesi oldukları tespit edilen 47’si Öcalan avukatı olmak üzere 50’nin üzerinde kişi gözaltına alındı”

* * *

Evet, sevgili can dostlar.
Sohbetimizin başında dediğimiz gibi, Sayın Başbakan olayların ve tarihi olup bitenlerin can damarından vuruyor.
Gerçekten Başbakan’ın samimiyetinden, çalışma stilinden, bilgi ve deneyim birikiminden hiç kuşkumuz yoktur ve Allah seninle olsun diye hep dua ediyoruz.
Ama ne yapsın ki, ülke geçmiş bir asırlık süreç içerisinde çok yanlış politikalarla yönetildi.
Ne kadar “ahlak-i zemime” denilen pis, kirlenmiş ahlaki çöküntüler varsa, bu memleketin insanına kasıtlı olarak aşılanmak istendi.
Kültüründen, eğitiminden, aile mefhumundan tut asıl dini inançlarına kadar, ama inanıyoruz ki Sayın Başbakanımız öncelikle “Kürt Sorunu” olarak ortaya konulan bir politika varsa; o da bölge insanının üzerine bir rantiye despotizmasını yaratmak için yola çıkmış bazı politik oyunlardıd.
Bunları da sevgili Başbakanımızın dikkatine sunuyoruz.
En derin saygılarımla.