CHP ANLAYIŞI VE ANARŞİ! (II)

Evet, sevgili okurlar.

Türkiye son günlerde, özellikle bu hafta içerisinde asrın iki büyük projesine imza atmıştır.

Birisi; MARMARAY projesidir..

Yani Anadolu’yu Avrupa’ya bağlayan Denizin 60 metre dibinde oluşturulan Devlet Demiryolu Metro ulaşım projesi.

Bu gerçekten Türkiye ve dünya için, daha doğrusu İslam dünyası için müjdeleyici bir hamledir.

Dosta, düşmana parmak ısırtan bir proje…

153 sene evvel Ulu Hakan Sultan Abdülhamit’in projesi bu.

***

Her zaman burada ifade etmeye çalıştığım gibi….

Osmanlının son döneminde devlet bünyesine yerleşen, münafık ruhlu, ajan tinetli, hain unsurlar Devlet-i Âliyeyi ağına aldı.

Devletin, milletin ve ülke bütünlüğünün varlığından yana değil, tümüyle İngilizlerin, yani Angilika Kilisesini İstanbul’a çağıran ve onlarla işbirliği yapan hıyanet şebekeleri bütünleşip, bu projeyi engellediler.

Ta ki Sultan Abdülhamit’i tahttan indirinceye kadar.

Ve ne çare ki bunu yaparken de kendilerini sureti haktan gösterip, aldatıcı sloganlarla hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlardı.

Daha sonra İttihat Terakki, Devlet-i Âliyeyi, Osmanlıyı ele geçirdi.

Derken kaşla göz arasında hiç yoktan, Devlet-i Âliye I. Dünya Savaşına sokuldu.

Haliyle, bırakın bu anılan projenin gerçekleşmesini, İslam dünyası bölük pörçük edildi.

Can damarı durumunda olan Hilafet-i İslamiyeyi dağıttılar.

Aynı ekibin bir anlayış uzantısı ile Türkiye’de oluşan cumhuriyet devrimi ile her şey hitam buldu.

Yani bu tarihi projeden tutun, devletin tarihi gücü dahi yitirildi.

Hilafet-i İslamiye kaldırıldı.

Cumhuriyet Halk Fırkası kuruldu.

Ondan sonra devlet, ülke ve millet kendini anarşinin, terörün, kavganın, kan  ve gözyaşının içerisinde buldu.

O tarihten bugüne kadar iki yakasını bir araya getiremedi.

Taki, AK Parti iktidarı ve Başbakan Erdoğan'ın başa gelmesine kadar.

Millet, çağdaş bir insani deha harikasına sahip Başbakanla tanıştı.

Ve bugünkü muhterem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sayesinde, Osmanlının bu tarihi projesi "hayalden gerçeğe dönüştürülerek" yürürlüğe girdi.

* * *

Hep derim..

CHP zihniyeti ve onun boşboğaz bir liderinin geveze ve çirkin tavırlarına rağmen öyle inanıyorum ki bu kervan yürüyecektir.

CHP ne kadar çırpınmaya çalıştıkça gerçek yüzünü ve gerçek kimliğini insanlara okutuyor.

Ya farkındadır, ya da değildir.

Ama kendi anarşisini ve fitneengiz halet-i ruhiyesini idame etmeye devam ediyor.

***

İkinci proje ise; AK Partili 4 kahraman Kadın Milletvekillerimizin takındıkları “Başörtü” tavrı.

Evet, burada insanlık adına tüm kamuoyuna seslenerek diyoruz ki;

Bu 4 kahraman hanım kardeşlerimizin “Artık yeter” demeleri Türkiye’mize, tüm insanlığa ders-i ibret olmalıdır.

Tarihi bir mezalimin, küfür karanlığının, inatçılıkla inkârcılığın, baskıcı anlayışların varlığı artık dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son bulmuştur.

Ve o yapı darmadağın edildi.

Demokrasiden, insan temel hak ve özgürlüğünden, düşünce ve inanç hürriyetinden tut, kadının giyim kuşamına kadar, hür bir dünyadan bahsediliyorsa artık milletimiz, devletimiz, iktidar ve muhalefetimiz de buna uymak zorundadır.

Bırakın buna uymayı, bu gerçeğe karşı büyük bir saygınlık göstererek artık boyun eğmelidir.

CHP’nin tarihi fitneengiz anarşisine “Paydos” denilmelidir.

Zira “Tarih tekerrürden ibarettir” deniliyor ise CHP, dünya kamuoyu nezdinde tarihini tekerrür ediyor, baskıcı anlayışını yeniletiyor ve inanç düşmanlığını pervasızca sürdürüyor.

Çağdaş, hür ve özgür bir dünya önünde kendini pazarlamaya çalışıyor ise de artık insanlık uyanmıştır, kimse aldanmaz.

Tıpkı AK Partinin bu 4 kahraman Hanımefendi Milletvekillerinin uyanışları gibi.

Bu uyanış; CHP’ye karşı büyük bir güçtür, büyük bir simgedir, büyük bir iman mahsulüdür.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

İstiklal Marşımızın Şairi merhum Mehmet Akif bu mezalime, bu inançsızlığa, bu küfre karşı “Hüsran” başlıklı şiirinde şöyle sesleniyor;

“Ben böyle bakıp durmayacaktım, dili bağlı

İslamı uyandırmak için haykıracaktım

Gür hisli, gür imanlı beyinler coşar ancak

Ben zaten uzun boylu düşünmekten uzaktım

Haykır! Kime, lâkin?

Hani sahipleri bu yurdun?

Ellerdi yatanlar, sağa baktım sola baktım

Feryadımı artık boğarak naşını tuttum

Bin parça edip şiirime gömdüm de bıraktım

Seller gibi vadi-i eninim saracakken

Hiç bağlamadan gizli inen yaş gibi aktım”

O büyük şairimiz devamla şöyle diyor;

“Musallat hiç göz açtırmaz da garbın kanlı kâbusu

Asırlar var ki İslam’ın muattal beyn-i bazusu

Ne gördün şark’ı çok gezdin? Diyorlar

Gördüğüm yer yer harap iller

Serilmiş han umanlar, başsız kalmış ümmetler

Yıkılmış köprüler, çökmüş kanallar, yolcusuz yollar

Buruşmuş çehreler, tersiz alınlar, işlemez kollar

Bükülmüş beller, incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar”

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Akif de bu şiirlerini 23 Mart 1919’da kaleme almıştır.

İslam diyarı olan Türkiye ve bugünkü tüm Ortadoğu ülkeleri batı emperyalizminin ve Siyonist, inançsız küfürbazların ve onları temsilen Türkiye’de bulunan CHP ve onun haşiyelerine karşı bu millet hep suskun mu kalacak?

Allah korusun!

Allah, bizi susan “Dilsiz şeytan”lardan eylemesin.

Zira eğer gerçekten toplumsal hayatımızı CHP’nin terörist anlayışına karşı, inkârcı ideolojisine karşı, hep kendini suçlu bularak susarsa yok olmaya mahkûm kalacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Çünkü zalime karşı susan “Dilsiz şeytan”ın akıbeti de bellidir.

İmanıyla, inancıyla, tarihi kültürüyle yaşamak isteyen İslam topluluğu ve özellikle Türkiye’mizdeki yaşayan Müslümanlar ve cemaatler, artık İslam’ın nurunu fışkırtan bir imanın etrafında toplanmalıdır, birbirine sarılmalıdır ve inancına sahip çıkmalıdır.

İman, Allah’ın insanların kalbine koyduğu parlayan bir nurdur.

İnanan insanların kalbinde bir meşaledir.

Yanar, parlar ve etrafı aydınlatır.

İman, beşerin ve insanların vicdanına yerleşen ve “şems-i ezeli” olan Allah’ın bu fiziksel ve metafizik dünyasında yaşanırsa ki yaşanması gerekir.

O zaman kâinat arasında ünsiyet ve insanlar birbirine barışçıl bir bağlılık içerisinde yaşarlar.

Aksi takdirde inanmayan bir toplum, yüreksiz bir toplumdur ki hiçbir yerde kendini gösteremediği gibi emel ve beklentilerine de ulaşamaz.

* * *

İnandığımız ve intisabıyla şereflendiğimiz bu yüce İslam dini bize cihat ve çaba emrini veriyor, ayakta durmayı, dik durmayı ve kâinatın efendiliğini elinde tutmak için emir veriyor ki bunun yolu da yeryüzünde gerçekten Allah’a gerçek kulluk görevini yapmaktan geçer.

Bu yapılmadığı takdirde gerçek Müslüman olmamakla beraber, ülkenin içine çökertilen zulme de ve CHP’nin baskıcı rejimine de mani olamaz ve eninde sonunda Allah korusun, tıpkı Suriye ve Irak’taki baasçı rejimlerin durumuna düşer.

4 kahraman Hanımefendi Milletvekillerinin duruşundan dolayı, Meclis’e başörtülü gitmelerinden dolayı, yalnız teşekkürle yetinmeyelim, tıpkı o hanımefendiler gibi daha nice hanımefendiler yetiştirelim.

En derin saygılarımla.

Hayırlı Cumalar….