ÇÜRÜMÜŞLÜK POTANSİYELİ GİTTİKÇE BÜYÜYOR VE OKULDA DANSÖZ!? (II)

Sevgili okurlar…

Dün sizinle yapmış olduğumuz “toplumsal çürümüşlüğümüze” dair sohbette, dile getirdiğimiz meselelerden biri; Bursa’daki “dansöz rezaleti” idi…

İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki bir okulun “Aile Birliği” tarafından tertiplenen organizasyonda; “dansöz” oynatılmıştı..

Buna dair fikri beyanımda, şunu ifade etmişim..

“İster İmam Hatip olsun, ister sıradan bir ilkokul olsun…

Her ne ise…

Milli Eğitim adını taşıyan bir maarif merkezinde gencecik çocuklara yarı çıplak dansözü getirip oynatmaya “eğlence” adını vermek, hıyanettir, alçalıştır, şerefsizliktir.

Neden mi?

Zira başta söylediğimiz gibi AK Parti iktidarı olmamış olsaydı, hangi iktidar olsaydı, özellikle CHP iktidarı olsaydı, millet bunu yutmazdı…

Ama her nedense AK Parti döneminde olduğu için millet büyük bir sükûnetle ve sükûtla olup biteni karşılıyor.

Doğrusu, bu durum çok tuhafımıza gidiyor!”

Gerçekten milli ahlakımıza, ülkenin bütünlüğüne, milli birlik ve beraberliğine yakışmayan böylesine gayriahlâkî organizasyonlara neden prim veriliyor?

Yani yarı çıplak genç kadını getirip, ilkokul veya imam hatip okulunda ne ise oynatılmasındaki “amaç ve hedeflenen” nedir?!…

Aile birliği etkinliği adı altında bunu uygulamaya geçirenler, her kim olurlarsa olsunlar; bu milleti hiçe saymışlardır?..

Bu milletin inancına, imanına, ahlakına, geleneğine, göreneğine alenice hakarette bulunmuşlardır?..

Hele ki AK Partinin milli iradeyi sırtına alıp 20 seneden beri iktidarda olduğu bir dönemde, Milli Eğitim gibi bir Bakanlığın bünyesinde böylesine kirli oluşumların organize edilmesi, bize göre kasıtlıdır ve AK Parti iktidarına yönelik ”itibar suikastı” girişimidir?…

AK Partiyi milletin gözünden düşürmektir.

Bunu icra edenlerin, Cumhurbaşkanına karşı sol, Marksist, Allahsız bir siyaset anlayışının girişimi olarak da düşünmemek mümkün değildir.

Ama tüm bunlara rağmen, AK Parti suskunluğu tercih edip sessizliğe bürünüyorsa, işte orada durmak lazım..

Demek ki, sorun burada..

Biz yıllardan beri “dost acı söyler” başlığıyla yaşanan ve yaşatılan “yanlış hadiseleri” ve partiye, davaya gelebilecek “halel halleri” konu etmişiz ve konu etmekteyiz, bundan sonra da bunu kaleme alma görevini sürdüreceğiz.

Zira AK Parti anlayışında ve felsefesinde, üstlendiği davada böylesi “hallere” yer yoktur..

AK Parti, devletin iktidarını eline almış, milli irade egemenliğinin temsilcisi olması hasebiyle, emperyalizme ve sol Marksizm’e yönelik uygulanmakta olan böylesine edepsizleşmeyi kökünden silip atmakla görevlidir…

Uygulayan insanları da devlet kapısından uzaklaştırmakla görevlidir…

İktidar partisine bağlı Milli Eğitim Bakanlığına özellikle düşmektedir bu görev..

Onun için kamuoyu adına diyoruz ki;

AK Partinin gerçekten kendine çekidüzen vermesi lazım.

AK Parti, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, özelde de Diyarbakır’ımızdaki il ve bazı ilçe teşkilatlarında gözle görülür, elle tutulur yanlışlıkların yapılmasını göz ardı etmemelidir..

Çünkü yaşananlar, partiye ağır yük getirmektedir.

Partiye derinden derine yaralar açtırıyor…

Gelinen aşama itibariyle, 20 yıldan beri milli iradeyi omuzlarına taşıyan bu partinin, artık içini ve bünyesini temizleyip sadeleştirmesi gerektiğine inanıyoruz!..

Hani usulde bir kaide var.

“Tahliye ve tâğliye…”

Kelimelerin anlamı şöyle..

Önce kötülükleri, pislikleri tahliye edeceksin, söküp atacaksın.

Sonra da o sökülenlerin yerini doldurmak için onaracaksın, süslendireceksin, temiz tutacaksın..

Ama dostlar alışverişte görsün misali; makyajlamayla değil…

Bu bir kaidedir.

İster siyasette olsun.

İster ticarette olsun.

İster sosyal günlük hayat akışları içerisinde oluşa gelen yaşam biçimlendirilmelerinde olsun.

Her nerede olursa olsun.

Önce kötülükleri defedeceksin, kaldıracaksın.

Yerine terû taze temiz ve sade bir oluşumu oluşturacaksın.

O da çok iyi niyetli insanları görevlendirmekle gerçekleşebilir.

Nitekim son birkaç yıldan beri partinin bünyesindeki gerek Gençlik Kollarında olsun, gerek bazı ilçe teşkilatlarına bağlı yetkili insanlar olsun…

Hatta partinin zirvesindeki yetkili zevata bağlı, lüks araçlarla dolaşıp da kokain rezaletlerinin yaşanması, olumsuzlukları ele veriyor…

Tüm bunlar, bu halkın bu partiye vermiş olduğu oyların sonucu oluşan “sarhoş bir siyasetin” sonucu mu diye düşünmemek mümkün değil.

Halk, oylarını bu partiye verdi.

Bu partinin başında dünya çapında bir devlet adamı Recep Tayyip Erdoğan’ın inanç kimliği doğrultusunda, onunla yürümek istemiştir..

Oyunu veriyor…

Vermeye de devam edecek inancındayız..

Ama son günlerde bazı seçim anketlerinin ortaya koydukları görüntü, belirttikleri sonuçlar, çok kötü bir gidişatı da çığlık çığlığa ifade etmiyor değil..

Vaziyet, gönül kırıcı bir hali yaşatıyor..

Onun için bize düşen, kamuoyu adına konuşan bir medya grubu olarak bunları kamuoyuyla paylaşmaktır ve yetkilileri uyarmaktır.

Zira AK Parti, bu milletin bitmez tükenmez milli bir sermayesidir…

Milletin inancına güven veren, sahip çıkan bir siyasi kuruluş olması hasebiyle, kamuoyu bunu istiyor ve temenni ediyor.

Eğer bu hal ile bu parti seçimlere girerse kimse kusura bakmasın, acımasızca bir baltayı alıp bacağımıza vurmuş gibi bir hal yaşama tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz!

Kamuoyu adına şunu vurgulayarak diyoruz ki;

Özellikle Cumhurbaşkanımız muhterem Recep Tayyip Erdoğan’ın yalnız 20 senelik iktidar dönemi değil, ondan önce de 20 senelik gençliği zamanında da bu davaya emek vermiş bir insan olması hasebiyle, bu partinin ve bu davanın etrafını saran bazı kirlenme unsurlarının varlığı göz ardı edilemez..

Yani her zaman söylediğimiz gibi AK Partinin inanç ve muhafazakârlık misyonuna yakışmayan, dışarıdan sızdırılmış, basmakalıp, makyajlı unsurlar ki onlara AKP’liler deniliyor.

Bunları bir an evvel partinin bünyesinden uzaklaştırıp, yerine terû taze, 2003’lü, 2005’li yılların ruhunu yaşayan yeni bir gençlik, yeni bir milli misyonu milli aksiyona çevirme girişiminde bulunacak simaları kervana dâhil etmelidir…

Bizim temenni ve inancımız bu yöndedir.

Yoksa bu hal muhal!

Ya yeni hal, ya da izmihlal!

Bu slogandan parti kendini kurtaramaz.

Bize göre bu hal böyle devam ederse, göz göre göre sanki bilerek de diyebiliriz, “biz yorulduk” denilip, çekilmek isteniliyor…

CHP’yi, HDP’yi ve İyi Partiyi iktidara davet etme programı mı söz konusudur diye düşünmemek elde değildir.

***

Önemli bir çağrımız da, ehil ve liyakat ölçüsünde bürokratların görevlendirilmesine ilişkindir!

Ki yıllardır dile getiriyoruz..

Bu coğrafyaya, Doğu ve Güneydoğu Anadolu coğrafyasına seçkin, çalışkan, namuslu, inançlı bürokratlar gönderilsin…

Temennimiz bu yöndedir…

Bu temennimizi de her fırsatta dile getireceğiz..

Her ne kadar az da olsa, son bir iki yıldan beri özellikle Diyarbakır’ımızda, diğer bazı yakın illerimizde, “ehil ve liyakat” ölçüsüne önem veren görevlendirme ve atamaların yapıldığını görüyoruz…

İnşallah bunun devamı da gerçekleşecektir.

Ve o mevcut “Şüyuu vukuundan beterdir” gibi kirli anlayışlar, partinin bünyesinden uzaklaştırılır…

Ter-ü taze bir dirilişle, AK Parti davası şahlandırılmalı..

Bunu, kamuoyu adına temenni ediyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.