DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ VE BAŞBAKAN!

Evet, sevgili okurlar.

Her zaman köşemden ifade etmek istediğim gerçek şudur ki; burası Türkiye, ağzı olan konuşuyor.

Ama mühim olan bazı gerçekleri görmezlikten gelen insanların var olduğunu bilmek.

Bunlar olaylara bize göre basiretle değil basarla bakıyorlar.

Yani kalp gözüyle değil, ideolojik ve siyasi gözle bakıyorlar.

Ki bu da yanlışın da ötesinde…

***

Hep ifade ederim.

Mühim olan gerçekleri tarihten gelen hayat akışları çerçevesinde görmek ve doğru okumak.

Buna da deneyim lazım, tecrübe lazım.

Yoksa geçmişinden ibret almayan bir toplum hiçbir zaman gerçekleri bulamaz.

Başbakan Türkiye bu hengâmede, bu ağır şartlar içerisinde dünyanın ittifak ettiği bir mezalime rağmen, dünkü açıkladığı Demokratikleşme Paketi Türkiye’ye yenilik getirmiştir.

Türkiye üzerindeki çok kesif ağır bulutları dağıtarak yepyeni bir güneş aydınlığı yaratmıştır.

Her ne kadar "fikir gevezeliği" içerisinde bulunan boşboğaz bazı ideolojik yazarlar ahkâm kesiyor ise de, beyhudedir.

Ne derlerse desinler!

Yaklaşık yüzyıldan beri Türkiye’nin inancına, kültürüne, düşünce özgürlüğüne, hakkaniyetine ve hukukuna mütecavizane bir şekilde çekilmiş karanlığın kirli şalları bir bir kaldırılıyor.

Sayın Başbakan bu hakikatlerin mimarıdır.

***

Küfrün, inançsızlığın, madrabazlığın, satılmışlığın, piyonculuğun ajanlığın yaşandığı bu sistemde ve bu rejimde Başbakan çok büyük yüreklilik göstererek 1925’li yıllardan beri tek parti döneminden doğan baskıcı bir rejimin unsurlarını yavaş yavaş, tek tek kaldırmaya başlamıştır.

İnşallah bu bir ilktir, başlangıçtır, ümit varız ki arkası da gelecektir.

Başbakan’ın bu yeni demokratik açılımına, dünya basınına bakıldığında özellikle Fransa’nın yazılı medyası, birinci sayfalarından başlamak üzere büyük puntolarla şöyle diyor.

“Kürtlere açılan yeni yeni kapılar ve tanınan imkânlar.”

El-Cezire televizyonu da dün, alt yazılarla şöyle diyordu:

“Erdoğan, Türkiye’ye yeni bir ıslahat düzenini getirmiştir.

Kapatılan ve üzerine şal çekilen demokratik temel hak ve özgürlükleri yeniden ıslah etmeye çalışan Erdoğan, bunu daha da genişleterek kapsamlı bir biçimde bir bir olayları keşfederek, dejenere edilmiş bir hukuk ve demokrasi gerçeğine el atmıştır ve daha da yapacaktır”

Altyazıları Arapça olarak izleyicilerine duyuran El-Cezire TV’si bütün dünyaya Türk basınından daha "ilkeli" ve doğru vermiştir haberleri.

***

Keza İran basını da.

Amma velâkin bu bir gerçektir ki, güneş ışınlarından rahatsız olan yarasaların tabiatında var olduğu gibi.

Türkiye’deki birçok siyasi partiler ve sol medyanın bazı kalemşorları bunu içlerine sindirememişler hem de çekememişlerdir.

Bu nedenler birileri diyor ki;

“Dağ fare doğurdu”,

Birileri de “Hiç pakette bir şey yok.”

Ama Dünya kamuoyu da;

“Görünen köy kılavuz istemez" misali  "Her şey açık açık su yüzüne çıkmıştır ve çıkmaya da devam ediyor” diyor.

***

Hele hele Milli Eğitim sisteminde getirilecek değişiklik her şeyi bize okutuyor.

Andımız olarak bilinen batıl yeminin kaldırılması ile kültürü zengin tutarak, alfabenin genişletilmesine kadar.

İnsanların giyim kuşamına kadar ve herkesin kişisel yaşadığı inanç özgürlüğü dâhil olmak üzere.

Irkçı.

Ve müdahalecilere de 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezalarının getirilmesi!

Tabi "tabuları" yıkan uygulamalara da son verildi.

Mesela, "Kurban derisi ve bağış toplama".

Yıllar yılı, Türk hava Kurumu'nun "hegemonyası" altında idi.

Şimdi, o tabu yıkıldı, halkın hayır ve hasenatına "özgürlük" getirdi.

Kim nereye, neyi bağışlarsa, serbest.

***

Bunlar unutulamaz, tarihi adımlardır.

Türkiye bu değişimi ve yenilikleri rüyada görseydi inanmazdı!

Ama Allah’a şükür bu bir rüya değil gerçektir.

Ve inşallah her gün biraz daha demokrasi filizlenecektir.

Ümit verici!

Sayın Başbakan’a Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde yaşayan 76 milyon nüfusun yediden yetmişine herkes "O’na dua ediyor" ve etmeye de devam edecektir.

Türkiye’nin rahatlamasını frenleyen tek parti zihniyeti.

Ve o paralelde yürüyen bazı hukuk adamları.

Her gün biraz daha CHP’nin birer havarisi durumunda kendisini gösteren yüksek yargının bazı eski üyeleri.

Artık ne yaptıklarının farkında olmadıkları için ittifakla CHP’nin etrafında toplanıyor.

***

Yeni Akit gazetesi de.

Dünkü manşetinde ‘Takke düştü, kel göründü’ diyerek ‘Görevleri sırasında “bağımsız” ve “tarafsız” olduklarını iddia eden ve mütedeyyin dindar kesimi mağdur eden kararlara imza atan yüksek yargı mensuplarının emekli olur olmaz soluğu CHP’de almasına dikkat çekiyordu.

"Yargı CHP’nin arka bahçesi" sözünün tescili olarak yorumluyordu gelişmeleri.

Evet, geçmişte dindar kesimi hedef alan, cuntacılarla işbirliği yapan yüksek yargı üyeleri bugün CHP’de buluşuyorlar.

Görevleri döneminde söylemde tarafsız eylemde tarafgir olan yargı mensuplarının gerçek yuvalarına dönmesi, “Tencere yuvarlandı, kapağını buldu” biçiminde değerlendirilmektedir.

***

İşte sevgili okurlar.

Dediğimiz gibi, dünya dönüyor ve dört mevsim meydana geliyor.

Siyaset mezaliminin ülkemiz üzerine getirdiği karanlık ve kirli şallar Ak Parti iktidarı tarafından sindirilmiş durumda.

Gerçek siyaset her şeyi doğru okumak, inanmaktır.

Ama bunu da görmeyen ve okuma kabiliyetine haiz olmayanlar varsa halk ne yapsın?

Demokrasinin mimarı Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ne yapsın?

En derin saygılarımla.