DİKİŞ TUTTURAMAYAN ALTI OKLU REJİM?!

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten her gün biraz daha gün yüzüne çıkan skandallarla dolu sistemin ayıpları bireyi ve toplumu dehşete sokuyor.

Bu köşede her zaman dile getirdiğimiz bir slogan var; “Burası Türkiye, kimin eli kimin cebindedir belli değil”

Gerçekten son bir haftadır durup dururken Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan ile emekli Emre Taner ve Yardımcısı Afet Güneş’in KCK soruşturması kapsamında savcılıkça ifadeye çağrılmasına, anlam vermek zor.

Bir de, terör örgütüyle ilişkiler kurulduğuna dair CHP Milletvekili Tanju Özcan suç duyurusunda bulunmuş.

Bu suç duyurusu gerçekten insanı hayretlere düşürdüğü gibi, der demez insana şu ifadeyi söyletiyor;

“Maşallah, nazar değmesin, bu CHP ne kadar namuslu, ne kadar gayretli, ne kadar fedakar, vatanperver insanları bünyesinde barındırıyor. (?!)”

Evlere şenlik demekten insan kendini alıkoyamıyor.

Ancak bu ifadeleri tam tersine çevirirsek ciddi manada söylenmesi gereken söz varsa oda şöyledir;

CHP anlayışı köken olarak dış mihraklara bağlı bir anlayış, karanlık kurullar kaynaklı, skandallarla, ayıplarla, kirlenmelerle dopdolu bir varlık.

Ne kadar ahlak dışı gizli hıyanet erbapları varsa hep o kökene bağlı.

Bu tarihi tespit ifade görmezlikten, duymazlıktan gelinemez.

Herkes bunu görmelidir, anlamalıdır, dost kimdir, düşman kimdir bilinmelidir?

Ergenekon patentli bu anlayış encümen-i danış kaynaklı bir teşebbüs ki intikam peşinde koşan bir örgütlenme hareketidir.

Neden mi?

Nedeni var ve bu sorunun cevabı açık.

Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) başına geçen hep asker kökenli olmuştur.

Düşünün, bu teşkilatın mazisi o kadar karanlık o kadar kirli ki, bu memleketi kan gölü haline getiren hain Ergenekon örgütünün meşhur bilinen simaları hep bu kurumu vesayet altına alarak yönetmiştir.

Eski Jandarma Genel Komutanı Teoman Kuman’dan tutunda daha nice isimlere kadar.

Aslında devletin ve ülkenin can damarı durumunda olan bu teşkilat ne çare ki üççeyrek asır içerisinde sapık ideolojileri bünyesinde taşıyan yalan, iftira ve tezviratlarla dopdolu masum vatandaşları fişleyerek, sahte dokümanlar tanzim ederek, yanıltıcı bilgilerle başta Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı olmak üzere devletin önemli kurum ve kuruluşlarını adeta figüran olarak kullanmıştır.

Ülkedeki kirlenme de bu sirayetten doğmuştur.

AK Parti iktidara geldikten sonra son dokuz yıl içerisinde artık o kirli anlayışın paslanmış halkaları kırıldı.

Bunların yerine terû taze, temiz ruhlu, memleketini ve devletini seven, inançlı Emre Taner’ler gibi, Hakan Fidan’lar gibi  isimlar o teşkilatın başına geçtiler.

Teşkilatı o kirli anlayışların hegemonyasından kurtardılar ve hain, ideolojik, maceracı kimliksizlerin dayatmacı, jakoben, faşist, edepsizlerin elinden alarak bu teşkilata yeni bir can suyu verdiler.

Milli İstihbarat Teşkilatı yeni milli oldu ve güvenilir bir teşkilat oldu.

Ama tabii ki başta söylediğimiz gibi, çok namuslu (!) CHP’nin bazı milletvekilleri bunu hazmedemediler, illaki Ergenekoncu generallerin intikamını almak üzere PKK’nın şehir yapılanması olan KCK  örgütüyle işbirlikçi olarak iftiralarla dopdolu suçlama getirmiştir.

Ama ne çare, bakıyoruz ki medyamızın mal bulmuş mağribi gibi bazı fırsatçı kalemleri hep böyle kötüye kullanan kalemşurlar onlara malzeme çıktı diye önemli başlık atmaya başladılar.

Tabii ki yalnız CHP kanadındaki çok büyük namus ve gayrete sahip (!) olan milletvekillerinden daha fazla, yargının da bünyesinde Seyfi Oktay’ın ve Mehmet Moğultay’ın ideolojik, mezhepçi bazı savcı ve hâkimleri de yok değiller.

CHP’nin bu anlayışının yanı sıra, ülkenin büyük namusunu kurtarmaya, kollamaya ve korumaya hazır olanlar(!?) da yok değil.

* * *

Sevgili okurlar!

Dünkü medyanın önemli bazı başlıklarını buraya aktarmadan geçmek istemiyorum.

Bugün Gazetesinin manşetten verdiği haber şöyle;

“Çok ağır iddialar..”

Haber şöyle devam ediyor;

“Savcıdaki belgelere göre Türkiye’yi bölecek planın parçası olmuşlar.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve Yardımcısı Afet Güneş’in KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağrılmasına terör örgütüyle ilişkiler neden oldu.

Korkunç şüphelerin oluşmasına neden olan bilgi ve belgeler BDP Diyarbakır İl Başkanlığı’na yapılan operasyonda ele geçirildi.

MİT’in Oslo görüşmelerini tamamlayıcı niteliklerdeki toplantılara ait 12 ses kaydı, Öcalan’ın KCK yürütme konseyi başkanlığına yazdığı altısı el yazısı, dokümanlar bulundu”

İşte o belgelerle ortaya atılan iddiadan ibaret çok ağır suçlama.

KCK’nın kuruluşu MİT gözetiminde tamamlandı, gibi önemli yaftalarda bulunuluyor.

“Terör örgütüyle görüşen MİT heyeti istihbarat toplama ve bilgi edinme görevinin başında örgütün yönetilmesine aracılık etti.

Silahlı faaliyet yürütmesi, en baştan beri ön görülen KCK yapılanması MİT heyetinin gözetiminde tamamlandı” diye haber yapan medya, bunun gibi daha neleri kaleme alarak, suyu bulandırıyor..

Peki, 1984’te Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Fis köyünde Abdullah Öcalan’la oturup PKK’yı kurduran MİT elemanlarını görmeyen namuslu CHP (!) nasıl olur da teşkilatın başına geçen gencecik bir memleket evladı Hakan Fidan’ı görebiliyor.

* * *

Evet, gerçekten dikiş tutturamayan altı oklu rejimin sonu ancak böyle olur.

Ülkeyi, devleti, milleti sarsan bu tür olaylar insanı iliklerine kadar düşündürüyor.

Öbür yandan dünkü Zaman gazetesinin manşeti insanı apayrı bir yöne doğru yönlendiriyor.

İşte Suriye, işte PKK, işte gerçek anlaşma ve ciddi bir görüşme.

Suriye ile PKK’nın ittifakını anlatan gazete şöyle diyor;

“BEDRO SUİKASTINDA PKK-SURİYE İTTİFAKI”

“Suriye’deki muhalif Kürt aşiretlerinden Abdullah Bedro’ya geçen ay Kamışlı’da düzenlenen saldırının perde arkası aydınlandı.

Suriye ile ilişkisinin ortaya çıkmasından çekinen PKK önce eylemi kabul etmedi; ancak saldırıda örgütün üst düzey yöneticilerinden Habat Derik’in de öldüğü anlaşılınca geri adım attı, baskında üç oğlunu kaybeden Bedro ise hayatta kalma mücadelesi veriyor”

İşte Türkiye, işte karanlık oyunlar.

Evet, sevgili can dostlar.

Türkiye ve Ortadoğu özellikle de İslam dünyası çok büyük sarsıntılar geçirmektedir.

Hani diyorlar ya; “Su uyur, düşman uyumaz” misali.

Başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu ülkelerinin içinde kol gezen gizli ajan, münafıklar çok tehlikeli senaryolar üretiyor.

İki yüzlülük, dört yüzlülük, beş yüzlülük gibi pozisyondan pozisyona kendini sokan münafık ruhlu insanlar gerçekten devletin seyrini, hükümetin çalışma çabasını engelliyor, önünü tıkatıyor, adeta çok gizli zındık cereyanlarıyla çalışan hainlerin haddi hesabı yok.

Ama ne mutlu o dirayetli devlet adamlarına ki etrafına iyi bakıp, dost kimdir, düşman kimdir seçebilme şansına haiz olabiliyorlar.

* * *

Gerçekten Türkiye çok büyük belirsizlikler içerisinde.

Bakınız, Hakan Fidan ve arkadaşlarını ablukaya alan CHP’nin bu suç duyurusu bir yana dursun, zaten başlı başına kirli olduğu kadar, devletin de büyük bir ayıbıdır ve skandaldır.

Öbür yana bakıldığında yine gazetelerin birinci sayfasına haber olarak düşen “KCK’yı çökerten iki şube müdürü görevden alındı” başlıklı haber şöyle devam ediyor;

“Ergenekon, Balyoz, KCK ve Devrimci Karargah gibi kritik operasyonları yöneten İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan ile Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün dün görevden alındı”

İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, PKK’nın çatı yapılanması KCK’ya yönelik operasyonlarda etkin rol alan iki şube müdürünün yerlerinin değiştirilmesini rutin uygulama olarak değerlendirdiyse de hiç de inandırıcı olmadı.

En derin saygılarımla.

Hayırlı Cumalar.