GENELKURMAY’DA ÇOK GİZLİ BİR TOPLANTI!

Evet, sevgili okurlar.
Malumunuz üzre Türkiye bir türlü kendini bekleyen karanlıklı belalardan kurtaramıyor.
Neden mi?
İşte her zaman bu köşede üzerine basa basa tespit ettiğimiz antidemokratik hukuksuzluğun yaşanmasından dolayı.
Zulmün, kan dökmenin, kirli planlamaların, kan emiciliğin, rüşvetin, şike ve hilelerin gittikçe varlığını sürdürmekte olup iktidar ne kadar iyi niyetli olursa olsun bir türlü bunun önünü kesemiyor ve gittikçe de palazlanıyor, palazlandıkça da yayılıyor.
Hem de kamu kurum ve kuruluşların bünyesinde.
Bugünkü yakın komşumuz olan Suriye’nin başında olup bitenler ve inim inim inleyen inanan bir halk kitlesinin öz be öz kendi toprağında ezilmeleri, ölmeleri ve kaçış yolu bile ele geçirilemeyen bir toplumun yaşamakta olduğu hal bize niye bir türlü ders-i ibret olmuyor?
Keza Kaddafi’nin Libya’sı altı aydan beri muhaliflerin sürdürdükleri mücadele kırk yıllık mezalimi bir türlü yenemiyorlar.
Cehennemin en derin köşelerine yerleşen Kaddafi ruhunun kömür taşı o devletin derinliğine kökleştiğinden dolayı?
Haçlı anlayış uzaktan seyrediyor.
Deyim yerindeyse bıyık altından gülüyor; ama cihadın ruhu Libya’daki muhaliflerin inanç ve demokrasi ağacı gibi her gün biraz daha büyüyor, yayılıyor ve inanan bir toplumun üzerine bu yazın keskin sıcağında o insanları koruma altına almıştır.
Allah’ın izniyle en kısa bir zaman içerisinde o Libya mücahitlerinin kullandıkları feraset ve harp planları inşallah zaferle sonuçlanacaktır ve bütün dünya mutluluk içerisinde zafer müjdelerini kutlayacaktır.
Keza Ortadoğu’nun Irak gibi, Filistin gibi, Lübnan gibi ve diğer devletçikler gibi dirilişe geçen direnişçi cemaatler artık sonuçlarının nereye vardıklarının inancından dolayı dev adımlarla yürümekten başka seçenekleri yoktur.
Kurtuluş küfrün, haçlı anlayışların, Siyonist emperyalizminin mezalimine karşı ancak planlı bir direnişle sonuçlanabilir.
Yolları açık olsun, Allah yar ve mu’inleri olsun.
Maddi olarak her ne kadar elimiz yetişmiyor, illaki bu mübarek aydaki seher vaktinde edilen dualarla onları destekliyoruz.
Ancak ne var ki sevgili okurlar, Türkiye’miz bu derin encümen-i danışların karanlık kurullarından bir türlü kendini kurtaramıyor.
Her ne kadar yaklaşık sekiz buçuk yıldan beri AK Parti iktidarı devletin başında ise de ama inanıyoruz ki verilen bunca mücadeleye rağmen Başbakan’ın keskin dirayetli siyasetine rağmen hala da bu kan emici andıç belasından kurtulamamıştır.
Devleti ve milleti de beklenen hedefe getirememiştir.
Bakınız, dükü yazılı medyanın birçok manşetlerinde büyük puntolarla atılan başlıklar, bizi nerelere kadar götürüyor.
Beraber okuyalım, sizinle paylaşalım ve ona göre inanan bir toplum olarak artık, meşru zemin içerisinde bu kan emicilerin gizli planlarına karşı el birliğiyle direnişe geçelim.
Hem de maddi ve manev yönden, Başbakan’ımızın demokratik ruhununun yanında yer alalım.
Aksi takdirde pusuya yatan bu hain karanlık kurulların şerrinden ülkeyi kurtaramaz durumuna düşeriz.
Bakınız, dünkü Bugün gazetesinin manşetine.
Buyurun beraber okuyalım;
"KIVRIKOĞLU’NUN HASDAL PLANI"
Haber şöyle devam ediyor,
"Darbe teşebbüsünden tutuklu subayların Hasdal Cezaevi’nden kurtarılması için Kara Kuvvetleri Komutanı Kıvrıkoğlu’nun talimatıyla çalışma başladı, askeri hukukçular iki çözüm önerdi.
Genelkurmay Adli Müşavirliği’ndeki toplantının ilki 19 Ağustos’ta gerçekleşti.
Toplantıya, Hıfzı Çubuklu tutuklu olduğu için Genelkurmay Adli Müşavirliği’ne vekalet eden Albay Şakir Aytaş ile Kara ve Jandarma adli müşavirleri ile Havacı Hakim Üsteğmen Özkan Doğu katıldı. Çubuklu’ya yakınlığıyla bilinen iki hakim subay da toplantıda yer aldı"
Taraf gazetesi ise birinci sayfadan büyük puntoyla verdiği haber aynen şöyle;
"GENELKURMAY ESKİ ÇALIŞMA DÜZENİNE GERİ DÖNDÜ"
"Genelkurmay’da Kara Kuvvetleri Komutanı Hayri Kıvrıkoğlu’nun emriyle yapılan toplantıda Hasdal’daki askerlerin nasıl kurtarılacağı tartışıldı"
Akit gazetesinin manşeti şöyledir, hem de Kıvrıkoğlu’nun resmiyle beraber.
"KARARGAHTA ÇOK GİZLİ ZİRVE"
"Mehmetçik can derdinde, onlar darbecileri kurtarma peşinde"
"Hakkari Çukurca’da şehit düşen 9 Mehmetçiğin henüz kanı kurumadan Genelkurmay Başkanlığı’nda Balyoz ve Ergenekon sanıklarını kurtarmak için çok gizli bir toplantının gerçekleştirildiği ortaya çıktı"
Amaç, Balyozcuları kurtarmak.
Haberin devamı aynen şöyledir sevgili okurlar.
Yeni Akit’in özel bir haberidir.
"Encümen-i Danış üyesi emekli Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun kuzeni ve çiçeği burnunda Kara Kuvvetleri Komutanı Hayri Kıvrıkoğlu’nun ilk işi Balyoz sanıklarını kurtarmak için Genelkurmay Adli Müşavirliği’nde gizli zirve gerçekleştirmek oldu.
19 Ağustos tarihinde gerçekleştirilen gizli zirvede benim senin formül meşhur YARSAV ve CHP’nin formülüyle bire bir aynı çıktı.
Formül, PKK, KCK, Ergenekon, DHKP-C tutuklularını da kurtarıyor"
Bakınız, bu dersi ibrete sevgili okurlar.
İnanın, bu şeytani planlar artık darbeci andıç, cunta generallerinin ruhuna yerleşmiştir.
Genelkurmay eski Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun "28 Şubat’ın bin sene dahi geçse yine aynı zihniyet TSK bünyesinde yaşayacaktır" sözlerini anımsadığımızda, vahim tablo kendini ele veriyor.
Yine Akit’ten dostum ve kardeşim Serdar Arseven’in dünkü köşe yazısının başlığıyla artık bitirelim.
Bakınız, kadim dostum Arseven bugün bize neleri hatırlatıyor.
"KESİNTİSİZ ZULMÜ ARTIK BİTSİN"
"Memursen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, yazarımız Serdar Arseven’e net mesajlar verdi.
Gündoğdu, 28 Şubat sürecini oluşturanların vesayeti kalıcı kılmak için yaptıkları en önemli kötülüğün eğitimi sekiz yıl kesintisiz hale getirmek olduğunu söyledi.
Gündoğdu, "gençlerimiz 28 Şubat mekanizmasının kurbanı olmasın, kesintisiz eğitim zulmü bitsin" diye konuştu"
Evet, bu konuda Türkiye’nin başına çöken apayrı bir eğitim mezalimi, encümen-i danışların inançsızlık, derin çukurundan çıkan bu küfür belası gerçekten onu onaylatan ve kanunlaştıran o günün iktidar partileri, muhalefetler ve Başbakan’ların sonları geldi; ama gençliğimizi de Kur’an ilminden uzaklaştırma planları da hedefine ulaşmış durumda.
Her ne kadar ülke çapında Doğusuyla, Batısıyla, Türküyle, Kürdüyle, genciyle yaşlısıyla, bu mezalimin demir perdesini delmişler ise de ama yine de pek memnuniyet verici değildir.
Halk elbetteki bu 28 Şubat’taki kesintisiz zulmü takmıyor, toplumun % 70’i çocuklarına Kur’an tedrisatını yaptırtıyor ise de fakat hiç de huzur-u kalp ile memnuniyet verici değildir.
Onun için başta yazdığım komşu devletlerin başına gelen emperyalist kölelerin mezalimi Allah korusun bir gün kapımızı çalmasın.
Onun için hükümete düşen görev ne yapıp yapıp el çabukluğuyla Anayasayı değiştirilmeli ve Türkiyeyi demokratik sivilleştirme zeminine oturtturmalıdır.
Yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bünyesine yerleşmiş ve dayanak noktası İsrail oyunları ile iç içe olan general sultalarıyla başa çıkılamaz.
Hükümet, Başbakan, parlamento hemen Meclis açılır açılmaz ilk yapacağı iş bu 28 Şubatçı andıçların, cuntacıların BÇG’nin tehlikesinden ülkeyi kurtarmalıdır.
Artık yeter söz milletindir, denmelidir.
En derin saygılarımla.