GÜNEYDOĞU GERÇEĞİ VE İZMİHLAL TEHLİKESİ!

Evet, değerli okurlar.
Türkiye’de gidişat hiç de iyi gitmiyor.
Şöyle bir slogan var;
"Bu hal mahal, ya yeni hal ya izmihlal"
Ülke çapında görünen görüntü her alanda iyi bir görüntü vermiyor.
Sosyal, siyasal, ekonomi, kültürel devletin ve yönetimin tüm çabaları bir türlü yanlış oluşumları önleyemiyor.
İktidar ne kadar iyi niyetli olursa olsun, bu durumda Başbakan’ın verdiği çaba ve uğraş beklenen üstünlüğü sağlayamıyor.
Hani diyorlar ya; "Bir çiçekle bahar olmaz"
Zaten halkın AK Parti’ye göstermiş olduğu bağlılık...
Siyasi kazanımlar ve oy potansiyeli, tümüyle Başbakan’ın göstermiş olduğu performans sayesindedir.
Bu da bize göre yetersizdir.
Halkın yalnız Başbakan’ın çabaları ve iyi niyetlerine bağlı kalarak oy vermesi bu gidişata karşı pek güvenilmez.
Her an için eksen değişebilir.
Özellikle Güneydoğu Anadolu’da bazı kamu kurum ve kuruluşlarında görünen manzara Başbakan’ın, AK Parti’nin halka, topluma verdiklerinin tam tersinedir.
Sözde görüntü manzara güzel gösteriliyor ise de fakat özde tam tersine halk hayal kırıklığına uğramaktadır.
İnanın, AK Parti’nin bu bölgede çalışma stili sıfır görüntü vermektedir.
Zira deneyimler geçmişe yönelik bazı siyasal iktidarların ve partilerinin göstermiş olduğu görüntü ve çalışma stili sonuç itibariyle yanlış politikalarla o partilerin akıbeti husran olmuştur.
AK Parti bundan ders alması lazım.
Başbakan’ın tek başına göstermiş olduğu çaba neticesinde bir bağlılık var..
Ama bir de alternatifi yok.
Halk alternatif bulamadığı için bu bağlılığını sürdürüyor..
Bize göre bu süreç pek de güvenilir bir süreç değildir.
Zira AK Parti milletvekillerinin çalışma stili adeta fırsatı ganimet bulmuş bir çalışma ortamı söz konusu, görüntü çok kötü.
Özellikle Diyarbakır’da dün "Görünen köy kılavuz istemez" misali kamunun hangi dairesine gidersen başarılı bir çalışma görüntüsünü göremezsin.
Diyarbakır’da AK Parti’nin çalışma stili çok sönük.
Bir kere İl Başkanı yok.
Aslında bir iktidar partisinin başarısı il ve ilçelerdeki çalışan elemanlarının göstermiş olduğu performansa bağlıdır.
Bu da AK Parti için bir hiç durumunda.
Kültürümüze mal olmuş bir slogan var, hani demişler ya "Koyunumu çobansız bıraktım bayıra, Mevlam onu kayıra"
Bir zamanlar sözüm ona sağın muhafazakarlığının bir numaralı temsilcisi olarak kendini gösteren Doğru Yol Partisi, ondan sonra gelen ANAP ve Refah Partisi kandırmacalı sloganlarla halkın oy potansiyelini elde edip iktidara geldiler; ama çevre fırsatı ganimeti bularak tarihi uhud savaşındaki mevziyi bırakıp rant peşine koşan görevliler gibi netice itibariyle İslam ordusu orada mağlup düşmüştür.
Tıpkı bugünkü AK Parti’nin Güneydoğu Anadolu’daki bazı milletvekillerinin ilk çabaları kendilerinin ve çevrelerinin geleceğini garantiye bağlamak için özellikle bazı şeyler peşine düşmüşler.. Ve pek tabi ki, halkın içine de giremiyorlar.
Diyarbakır’da kamusal alanların birçok yerlerine gittiğin zaman hayal kırıklığına uğrarsın, ya siyasete ya ranta ya da yakın çevrelerine yönelik ehliyetsiz insanları yerleştirmişler, iş çıkaramıyorlar.
Bu tezimizi kanıtlayan görüntü, il ve ilçelere bağlı tapu dairelerinin çalışma stili mercek altına alınsın.
Bu tapu dairelerine gelen vatandaşa bir dokun bin ah işitirsin.
Bugünkü SÖZ Gazetesi’nin manşete taşıdığı haber bunun bir kanıtlayıcı delilidir.
Keza Özel İdare, Karayolları, Devlet Su İşleri gibi birçok resmi kurum ve kuruluşların bünyesinde görünen uygulama hiç de iç açıcı değildir.
Diyarbakır’ın kaderini elinde tutan iktidar partisinin milletvekillerinin önemli kesimleri gününü gün etmekte olup, Diyarbakır’ın semtinden bile geçmiyorlar.
Zaman zaman geliyorlarsa da, bu resmi kurumları denetlemek, kontrel etmek ya da halkın dertlerini dinlemeye yönelik değil..
Ya bir düğün davetiyesiyle veya bir bakanın bölgeye gelmesiyle onlar da lütfedip gelirler; ama gelirken elerinde taşıdıkları siyaset çantası bomboştur.
Hem gelirken boş hem de giderken boş gidiyorlar.
İşte bu manzara geçmişe yönelik iktidarların milletvekilleri de öyle yapıyorlardı ve o zamanda kamuoyunu aydınlatmak maksadıyla çantacı milletvekilleri diyorduk.
Ve o milletvekillerinin, o hali perişanlığı ve yanlış politikaları yüzünden bugün o partilerin Türkiye siyasetinde esameleri okunmuyor.
Şekli olarak "Devletin malı denizdir, yemeyen ….." misali biraz kendilerine rant temin ettiler ise de fakat bugün başını kaldırıp yöre insanına bakamayacak kadar yüz yok onlarda.
Bugün Güneydoğu Anadolu’daki iktidar partisinin mensubu olan bazı milletvekillerimizin de gidişatı o eski gidişattan pek farklı görünmüyor.
Dün bir telefon geldi.
Vatandaşın biri haber merkezimize avazı çıktığı kadar sesini yükselterek "Lütfen bir kameraman Galeria binasında bulunan İlçe Tapu Müdürlükleri’ne gelsin bu kötü manzarayı çeksin" diye!
Tabi akşamüstü bir kameraman arkadaş gidip orayı görüntüleyerek bazı vatandaşlarla yaptığı röportaj her şeyi anlatmaktadır.
Söylediklerimizin gerçekçiliğini tümüyle kanıtlayarak her şeyi anlatmaktadır.
Bu görüntü hiç de iyi değildir.
Kandırmacalı bir siyaset kimseye bir şey kazandırmamıştır.
Vatandaş çok şikayetçi.
Başbakan bunları bilmez, Başbakan bunları bilirse ki inşallah ilerde Başbakan’ımızı ve kamuoyunu aydınlatmak üzere sık sık kaleme alacağız.
Kimin ne yaptığını, yaptıklarının yanlarına kar kalmayacağını bilmelidirler artık.
Kimsenin hakkı yoktur ki bu halkın ümitlerini suya düşürmeye.
Devletin imkânlarını fırsat bularak, rant olarak kullananlar; er geç deşifre edilecektir.
Yaptıklarının yanlarına kar kalmayacağı bilinmelidir.
Seçim zamanlarında BDP’ye verilen oylar büyük bir potansiyel arz etmektedir.
Bölgedeki AK Parti milletvekilleri kamuoyu vicdanındaki yanlışlıklarını kapatmak için suçu "BDP’nin silah zoruyla sandıkları ele geçirip oy aldıklarına" yüklüyorlar.
Başbakan’ı da ve partinin kilit noktalarını da böylece yanıltmaya çalışıyorlar ve işini iş ediyorlar.
Oysaki tam tersine, hiç bu yörede seçim zamanlarında sandığa giden vatandaşlar çok büyük bir rahatlık içerisinde gidip oyunu kullanıp dönüyorlar.
Ama çantacı zihniyet ve politika bunu değil, tam tersini iddia ediyor.
Bu gidişatla zannetmiyorum bu parti kendilerinin ve halkın beklentilerini sağlayabilsin.
Bize göre tavsiyelerimiz başta Başbakan dahil olmak üzere partinin sorumlu kişileri Güneydoğu’daki bu manzarayı gözden geçirmelidirler, yoksa eski halle, eski gidişatla devam edilirse tıpkı efsanevi Doğru Yol Partisi, ANAP ve Refah Partisinin durumuna düşmekten kendini kurtaramaz.
Dedik ya "Bu hal mahal, ya yeni hal ya izmihlal"
Sayın Başbakan’ın bu samimiyetine bu ciddi çabalarına yazık olur ve halkın beklentileri de suya düşer.
Ama kimin umurunda…
Birilerinin hem nalına hem mıhına vurmakla kendini siyasetin ve partinin ön planlarında göstermek ve "Tavşana kaç, tazıya tut"makla 
Kimseye bir yarar sağlayamaz, bu millet yavaş yavaş her şeyi öğreniyor.
Bize göre herkes aklını başına alsın, "Göründüğün gibi ol veya da olduğun gibi görün" sloganını unutmasınlar.
Halk diyor ki neysen o ol.
Münafıklığa, rantiyeciliğe artık son denmelidir.
En derin saygılarımla.