İHTİLAF GAFLETTİR, DALALETTİR VE ÇÖKÜŞTÜR! (IV)

Türkiye, iktidar ve Sayın Başbakan!..

Hali hazırda; önemli derecede hileli oyun ve değişik versiyonlarla hazırlanan tuzak ve komplo teorilerine maruz.

Tabii bunlar yaklaşık yüz yıldan beri Türkiye’nin etrafını sarmış, dış emperyalizminin tezgâhlarıdır.

Hiç kimse bunu inkâr edemez.

Türkiye’yi yeni büyük bir kaosa sürüklemek için dışa bağlı gizli eller, içteki ajanları kullanarak yola çıkmış durumda.

Mossad, ABD + CHP + Doğan Haber Ajansı ve sosyal medya!

Ortaya konulan bu kirli oyun, yalnız bugüne münhasır değildir.

Cumhuriyet Halk Fırkası adıyla 1924’lerde yola çıkan CHP, cumhuriyetçilerin başını çekmiş ve cumhuriyet tarih boyu, milli bir cumhuriyet olamamıştır.

Mimsiz bir medeniyetle yola çıkmış.

Temelini insan kanı üzerine kurmuş.

Doğu ve Güneydoğuda, Orta Anadolu’da ve İstanbul’da…

Her neyse!

70 kollu bir ahtapot gibi İngiltere ve Fransa ile işbirliği yaparak, yüz yıla yakın Türkiye’yi her alanda inim inim inletmektedir.

Sermayesi insan kanıdır, toplumun ekonomiksel sömürüsüdür.

Ve CIA, Mossad gibi güçlü düşman istihbaratıyla işbirliği yapmış.

Milletin aleyhine yola çıkmıştır.

* * *

Sayın Başbakanın bugünkü Türkiye’si, dosta düşmana parmak ısırtmıştır.

Ekonomiksel olsun, dış politikası olsun, içteki iktisadi büyüme olsun, barış olsun, inanan topluma karışmama babında, inanç özgürlüğünün zirveye çıkarılması olsun.

Velhasıl.

Sosyal dengeyi büyük ve geniş alana taşımıştır.

Büyük bir Türkiye’ye hazırlanan Başbakan, inşallah ümit ediyoruz ki bugüne kadar başardığı büyümeyi,  bundan sonra da başaracaktır.

Allah yardımcısı olsun ve onu kirli ağızların iftiralarından, kötü niyetli insanların kin ve düşmanlığından korusun.

Biz burada Sayın Başbakanımıza, eski büyük ermiş bir İslam âlimi olan Cizreli Şeyh Ahmedê Ceziri’nin Divan’ındaki Selçuklu İmparatorluğu Devlet Başkanına Kürtçe olarak yazdığı duayı biz de o ermiş büyük İslam âliminin ağzından ve ruhi derinliklerinden ihlâsla çıkmış duayı Sayın başbakanımıza iletiyoruz!

Ve diyoruz ki:

“Ey şehin şâhe muazzam

Hak nigahdarê tebi

Sure-i inna Fetehna

Hafiz-u yarê tebi”

***

“Ey şahların şahı, devlet büyüklerinin büyüğü

Yüce Allah senin koruyucun olsun

Senin hafızın olsun

Seni karanlık belalardan korusun ve Fetih suresinin içeriği senin dost ve yarın olsun”

***

Allah Teâlâ Efendimiz (s.a.v)’e Hudeybiye Barış Anlaşmasından dönerken Mekke Fethini müjdeleyen Fetih Suresindeki ilk üç ayetiyle seni korusun ve himayesine alsın.

Üç ayetin yüce meali şöyledir;

“(1) Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik.

(2–3) Ta ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın, seni doğru yola iletsin ve Allah sana, şanlı bir zaferle yardım etsin”

***

Evet, yazımızın başında muhterem Başbakanımıza inanan Türkiye kamuoyu adına bu duayı ediyoruz.

Velev ki yine Başbakanın tabiriyle CHP’nin Genel Müdürü olarak adlandırdığı Kılıçdaroğlu’nun hışmına uğrasan dahi Allah seni onun o yalan, tezvirat ve hırçınlığından korusun.

Ama unutmayalım ki Türkiye çok büyük kirli bir ittifakla karşı karşıyadır.

Zira oluşan ve gelişen emareler bunu gösteriyor.

İktidar partisi özellikle Sayın Başbakan, partinin bünyesini dikkatle kontrol altına alması gerekir ve hep temiz tutmalıdır.

Ki böyle kirli dillere ve yanlış düşüncelere hedef olmasın.

Doğan medya grubu ile CHP’nin hırçınlaşmış Genel Müdürü, Mossad ve CIA ittifakıyla yola çıkan derin devlet ve ona bağlı kollar, son günlerde çok büyük tehlike saçıyor.

Üzülen taraf şudur ki yıllardan beri inanan Müslüman halkımızın Gülen Hoca Efendi gibi insanlara da ulaşılabilmiş bir kirli ittifak, ne çare ki halkın parasıyla oldukça büyüyen cemaatin medya grubu nasıl olursa tarihi eski düşmanlarının tuzağına giriyor ve onların istek ve arzuları paralelinde yola çıkıyor.

* * *

Böylesine acımasızca tezgâh kurmakla değil, daha kolay yöntemlerle Başbakan’a danışıp, uyarı bakımından daha güzel ifadeler kullanılsaydı, daha güzel manşetler ve köşe yazıları yazılsaydı, daha çabuk barışçıl yollarla her şey çözülebilirdi.

Ama heyhat!

Ne çare ki hiç de olmadı.

Cemaat Hoca Efendiyi yanıltarak, maalesef yanlış düşüncelere saptırmış.

Böylesine geniş kirli tezgâha alet olunmuş ve devleti zirvelere tırmandıran devlet sermayesine dayalı bir Halk Bankasını hedef almış ve profesyonelce o bankanın Genel Müdürü olan İmam Hatip kökenli, Süleyman Arslan’ı hedef almışlar.

Ve o bankanın çalışma azmini geriye bırakıp, her gün biraz daha fazlasıyla ekonomiksel olarak büyüyüp, ilerleyen o bankanın genel müdürü büyük iftirayla karşı karşıya bırakılmış.

İnanın tüm Türkiye insanı o kişiye acımaktadır ve bir an evvel özgürlüğüne ulaşması için dua ediyor.

Nitekim kendi avukatının ileriye sürdüğü çok önemli savunmasında şöyle ifadeler geçiyor.

Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Arslan’ın avukatı Prof. Ersan Şen, şöyle diyor;

“Müvekkilim, Türkiye’ye milyar dolarlar kazandıran bir ticaret yüzünden kefeye konuldu.

Avukat Şen şöyle devam ediyor;

“Müvekkilim Arslan’a çete suçlaması komik. Dört tanığı dinleselerdi evdeki paranın bağış amaçlı olduğu anlaşılırdı”

Ama karalama operasyonu düzenleyip, yapan küstah komiserin Bakan Erdoğan’ın oğlunun evindeki çirkin fiziksel görüntüsü zaten kendini ele veriyor ki ittifakla yapılan keyfi bir kara tezgâh.

* * *

Hürriyet Gazetesinin önceki günkü manşetlerine bakıldığında alışıla gelmiş kirli başlıklarıyla kendini ele veriyor.

Bazı kalemşor yazarlarının her zaman olduğu gibi 20. sayfasında bu kez Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’ya kafayı takmışlar.

Şöyle diyor;

“Efkan Ala’nın İstanbul Siyasal’ın önlenemez yükselişi” başlığıyla iftiralarla dolu büyük karalama yapmış.

Zaten Hürriyet’in üslubu, âdeti de bu: “Çamur at, izi kalsın”

Bakın, o yazıdan bir paragraf sizinle paylaşalım ama inanın ki zır cahil insanlar dahi böylesine küçülmez..

Kargaları bile kendilerine güldürüyorlar.

Efkan Ala gibi, Aksaray Valisi Selami Altınok gibi, Antalya Valisi Sebahattin Öztürk’ü hedef alarak, acımasızca iftira ediyorlar.

Şöyle diyor Hürriyet’in yazarı;

“Efkan Ala’ya önemli görev

Erzurum’dan bir dost kulağımıza fısıldadı.

Diyarbakır Valiliğinden Başbakanlık Müsteşarlığına getirilen Efkan Ala’yı bu hafta izleyiniz dedi.

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinde okuyan ve aynı yurtta kalan üç arkadaş geliyormuş.

Efkan Ala, muhtemelen İçişleri Bakanı olacak.

Antalya Valisi Sebahattin Öztürk, Başbakanlık Müsteşarı olacak

Aksaray Valisi Selami Altınok, daha önce İstanbul Emniyet Müdürü oldu.

Efkan Ala, Erzurumlu, Selami Altınok Erzurumlu.

Sebahattin Öztürk, Trabzon’da doğdu Niğde Valisi iken Erzurum’a atandı, oradan da Antalya Valiliğine”

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Kin saçan, nefret dağıtan bu Doğan medya grubunun görevi hep bozgunculukla uğraşmaktır.

Yoksa sormazlar mı, sanane?

Üç güzel bürokrat..

Efkan Ala ve diğer iki arkadaşı gibi kim ne bilir ne zorluklarla okumuştur..

Ve bugün bir yerlere kadar gelebilmiştir.

Kendini koruyan, ağır başlı bürokratlardır her üçü.

Elbette ki devletin şiddetle böylesine insanlara ihtiyacı vardır.

Layık olduğu yere getirilmeleri gerekir.

Eğer böylesine değerli bürokratlar devletin kilit ve önemli noktalarına getirilmese bu devlet için bir züldür ve kendini tanımıyor demektir.

Başbakan, iman ferasetiyle Efkan Ala gibi değerli bir devlet adamını kendine Müsteşar olarak getirip, görevlendiriyorsa bize göre en isabetli bir iş yapmıştır.

Gerek mesleği kültürü olsun, gerek dışarıda okumuş, ana dili gibi İngilizce bilen Efkan Bey’e her nedense Hürriyet kafa takmış.

Ama ne yaparsa boşunadır, kendi kendini yormaktır.

Evet, sevgili okurlar.

Bugün de bizden bu kadar.

Saygı ve sevgilerimle.