KÂİNAT KANUNU İNSANLARA DERS VERİYOR AMMA, ANLAYANA!!

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre;

Dün akşam Diyarbakır olarak bir hal yaşadık!

Diyarbakır’ın sevilen, sayılan, halkı tarafından çok büyük değer verilen; İl Valisi Mustafa Toprak'ı bugün İzmir’e uğurlama hüznünü yaşıyoruz.

Zira her şeyden evvel Valiler; Devleti temsil eden, devlet adına halka hizmet veren, birer devlet büyükleri olarak, bürokrasinin ve idari olarak kanun uygulayıcılığın başıdırlar.

Ama adil olmak kaydıyla.

İnanın, sevgili okurlar.

Cumhuriyet dönemindeki sistemin yetiştirdiği bürokrat kesiminin halkına bağlı olarak samimi ve ciddi hizmetler verebilecek günümüzde valilerin yüzde kaçı olabilir?

Doğrusu bunu merak ediyoruz.

Fakat son 6–7 yıl içerisinde Diyarbakır, iki genç ve dinamik valiyle yönetildi.

Bugünkü İstanbul Valisi değerli muhterem şahsiyet Hüseyin Avni Mutlu.

Ve onun halefi olarak gelen Mustafa Toprak.

İnanın, biri diğerini aratan bölgenin ve Diyarbakır’ın iki dost yöneticisi olarak algılayabiliriz.

***

Onları.

Diyarbakır’ı temsilen bir medya grubu olarak hep saygıyla, hürmetle andık ve anıyoruz.

Çünkü büyük titizlikle insan haklarını korumaya çalışan ve genellikle de insanların dertleriyle dertlenen bu her iki devlet adamının yaptıkları icraatlar, başarılar vicdanen insan muhasebeye tutarsa çok büyük objektif, yansız tavırlarıyla Diyarbakır halkına hatta tüm yöre halkına çok büyük hizmet vermişlerdir.

O hizmetlerden dolayı teşekkür ediyoruz.

Üç yıl önce Sayın Mutlu’yu, dünkü gece gibi yine belirli bir yerde, bir mekânda büyük bir halk potansiyeliyle "veda" yemeği verilmişti.

Dün akşam da aynı o minval üzerine Sayın Toprak’ı da üç yıldır Diyarbakır’a vermiş olduğu hizmetten dolayı yalnız bırakmadık.

Bırakmadılar; yine aynı mekânda halk kitlesi toplandı.

***

Sayın Vali’nin yaptığı konuşma herkesi duygulandırdı:

İşte Sayın Hüseyin Avni Mutlu olsun, Sayın Mustafa Toprak olsun…

Yüz sene evvel Hakkâri’nin, Beytüşşebap’ın insanları hatta eşkıya tipindeki bazı Allah’ı tanımayan insanlar Üstat Bediüzzaman Hazretlerinin yanına gelip, şöyle serzenişte bulunarak meramlarını arz etmiştiler.

“Ey Seyda!

Devlet, yöremize adil ve dindar yöneticileri göndersin.

Halk o zaman onların hal ve tavırlarına bakarak, kendine çekidüzen verir.

Beytüşşebap Kaymakamı namaz kılmıyor ve içki içiyor, onun için halk ondan ızdırab duyuyor ve endişelidirler”

Evet, bunu diyen de o dönemin yola çıkan, insanları soyan, hatta dağda eşkıyalık yapan, namaz kılmayan eşkıyalardı.

Onlar bunu söylüyordu.

Demek ki bu millet, daima devletinin yanında yer almaları için devletin gözünü açıp, dik durmalarıyla birlikte onlara samimi hizmet veren, onlar gibi düşünen Valileri, Kaymakamları, Başsavcıları göndermesi gerekir.

* * *

Evet, dünkü manzara şahsen beni çok duygulandırdı.

Ve bundan sonra da hayırlısı bugün sabahın erken saatlerinde de yolcu etmek üzere Diyarbakır halkı havaalanında olacak.

Sayın Toprak’ın bu üç yıl içerisinde devleti temsilen vermiş olduğu hizmet, yazmakla-anlatmakla bitmez.

Gerçekten gerektiği yerde kendilerini çocukların seviyesine indirerek, nefsini ve kariyerini hep böyle alçak gönüllüğüyle kendine görüntü veriyordu.

Gerektiği yerde de resmiyetini koruyordu.

Ama tek kelimeyle diyebiliriz ki;

Çok inançlı ve çok mütevazı bir şahsiyete sahipti!

Allah yolunu açık etsin.

Gerçi insanlar bir müddet zahiri halde ayrılma görüntüsü veriyorsa da haddi zatında ülkenin her sathında, nerede olursa olsun, mesafeler kısalmış.

İnsan her an için birbiriyle karşılaşabilir.

İnşallah biz de hayatımız boyunca bu değerli iki Valimizi anacağız.

Gerçekten biri diğerinden güzel.

***

Diyeceğimiz;

Bahtları açık olsun, her daim takdire şayan olsunlar.

Toprak'a, "güle güle" derken.

İzmir'e, Diyarbakır'ın atacağı "barış ve kardeşlik" köprüsüyle, inanıyoruz ki, "yeni" bir sürece vesile olacaktır.

Biliyoruz ki!

Diyarbakır'ın "imajını" batı için düzeltme mücadelesi verirken, ön yargıları da, "kırmak" için, çok çaba sarf etti!

Ahali olarak; "kendilerine" müteşekkiriz!

Yolununuz açık olsun!

***

Dün tüm bu manzarayı Diyarbakır insanı olarak yaşarken ve Sayın Vali bunu bize yaşatırken, ansızın internet sitelerine düşen şöyle bir haber okuduk.

İşte bu haber bizi çok üzdü.

Biliyorum ki; Türkiye'nin 7'den 70'ini de üzmüştür.

İçişleri Bakanlığı bu sefer başörtüsüne özel atıf yaptı.

Yani başörtüsüne yeniden kibarca yasaklamak istedi.

Oysaki bundan bir ay evvel iki defa üst üste Danıştay Başkanlığı tarafından “Kadının başını örtmemek için diye kanun ve hukuk yoktur” dedi ve arkasından “Her avukat başörtülü olarak duruşmaya girebilir” diyerek kesin bir dille mahkeme kararını düzeltti.

Tüm bunlara rağmen dün, yani 23 Mayıs 2013 Perşembe günü ajanslara düşen haber.

Haberi aynen size şöyle özetlemek istiyorum;

“İçişleri Bakanlığı’nın kamu kurumları için her yıl Mayıs ayında uygulamaya koyduğu yaz genelgesinde bu sefer ‘başörtüsü’ne özel atıf yapıldı. Valiliklere gönderilen yazıda, kadın personelin başının tamamen açık olmasına dikkat edilmesi gerektiği vurgulandı.

Havaların ısınmasıyla birlikte kamu kurum ve kuruluşları, yaz dönemine uygun kılık-kıyafet uygulamasına geçti. Bu kapsamda bakanlıklar genelge yayınlayarak kendilerine bağlı kurumlara değişikliği duyurdu. Ancak İçişleri Bakanlığı’nın 81 il valiliğine gönderdiği genelgede başörtüsüne ciddi vurgu yapılması dikkat çekti. Bakanlık tarafından hazırlanan resmi duyuruda, “Bayan personelin başı tamamen açık olacak. Saçlar taralı ve düzgün görünecek” denildi”

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Sormazlar mı?

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

Bir ay öncesinde devletin hukuksal olarak zirvede bulunan Danıştay Başkanı bir hâkim “Artık başörtüye engel konulamaz. Çağdaş hür dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de bir hukuk devleti olarak her Avukat hanım başörtülü olarak duruşmaya girebilir, her bayan öğretmen başını örtebilir, sınıfta ders verebilir”

Ve daha birçok yönleriyle tarihi gerçekleri ifade eden yargının önemli bir kolu olan Danıştay bu hükmü verirken, İçişleri Bakanlığı da bahane ararcasına yaz sıcağı dolayısıyla, bayan personelin başını açmak zorunda bırakıyor.

Allah encamımızı hayreylesin, demekten başka bir şey söyleyemiyoruz.

Ancak ne var ki yazımıza “KÂİNAT KANUNU İNSANLARA DERS VERİYOR AMMA?” diye başlık olarak koyduğumuz bu ifade çok anlamlıdır ama insanlar ders alabilsin.

Allahû Teâlâ, insanların sorumlu olduğunu Allah’a karşı tüm mevcudiyetiyle Allah’ı tanıması lazım.

Allah’ın tanınması ve ona gerçek manada kulluk yapılmasını emrederken ders-i ibret olsun diye yerden ve göklerden de bazı ibretleri bize okutuyor ve öğretiyor.

Düşünün sevgili okurlar.

Ben şahsen dün bir bahçenin içine girdim, bir elma ağacını gördüm, ağacın bir tarafı hiçbir meyve almamış, öbür taraf elmaları almış.

Ağacın doğrusu böyle yarısı yeşil, yarısının kuru olmasını merak ettim.

Baktım ki ağaç köküne kadar içten kemirilmiş, ağacın kurdu ağaçtan olduğu için zaten hepsi içten kemiriyor.

İçten kemiren o kurt gerçekten o ağacı çürütmekle gıdasını alır ve zevk alır ve o ağacı cansız bırakır.

Tıpkı ağaca benzeyen insanoğlunun hali ve devletlerin içine sızdırılan ve içten kemirilen, dost görünüp de hain planları tezgâhlayan içteki hain anlayışlar ancak böylesine olabilir.

Hayırlı Cumalar.

En derin saygılarımla.