KURTULUŞ LİMANI TÜRKİYE! (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği gibi Diyarbakır Söz Gazetesinin 22. Yıldönümündeyiz.

Allah nasip ederse 21 Eylül 2014’te 22. Yıldönümümüzü kutlayacağız.

Her ne kadar “Demokratik Cumhuriyet” İnsan temel hak ve özgürlüğünün savunucusu olarak yazıyor ise de, Anayasanın hükmü olarak görünüyor ise de her zaman bu köşede ifade ettiğimiz gibi bu tür kavramlar içi boş, balondan ibarettir.

Gerçeklerden tamamıyla yoksun uygulamadır, tam tersinedir.

İşte biz 22 seneden beri bunları vurgulayarak kamuoyuyla paylaşmaktayız.

Ki yola çıkışımızın şiarı ve ana ilkesi de buydu.

Hakikatleri sizlere aktarmak.

Ve insanlarımıza, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesine, tüm Anadolu insanına gerçekleri sunmak üzere yola çıktık ve yolumuza devam edeceğiz.

Bizim için bir şereftir, gururdur ve inançtır.

Yıllardan beri bu köşede, bu gazetede vurgulayarak, gündemdeki güncel olayları takip ederek, sizlere hizmet yapmış isek ne mutlu bize.

Aynen bu hizmetimize devam ediyoruz.

Allah izin verirse her gün biraz daha yenilikleri ve güncelleri ekleyerek, yolumuza devam edeceğiz.

***

Tabi elbette ki önce inayet, yardım, başarı, yüce Allah’tan dilerken, sonra da siz değerli okurlarımıza ve insanlarımıza güvenerek, her gün biraz daha cesaretlenerek, mücadelemizi sürdüreceğiz.

Çünkü hak yolundayız!

Tespitlerimiz tamamıyla yerli yerinde olup, hata ve yanlışlarımız olsa da özrümüzü beyan ederek, sizin affınıza ihtiyacımız vardır.

Ancak şunu da belirteyim ki mevcut sistem, mevcut düzen, nerde ise bir asırlık geçmişe dayalı bir düzendir.

Mücadelemiz, bu batıl tağuti insan temel hak ve özgürlüğüne aykırı, hukukun üstünlüğüyle bağdaşmayan, totaliter bir düzen olma hasebiyle hep sağlam kaynaklara dayanarak bunları sizlere ifade etmiş durumdayız ve etmeye de devam ediyoruz.

Sistem, her ne kadar “Demokratik Cumhuriyet, Laik, Hukukun Üstünlüğü” adını ve unvanını taşıyor ise de diyorlar ya “Hali âlem meydanda”

Türkiye, gelen giden iktidarlar ve çoğulcu parlamenter sistemine dayalı TBMM, iktidarıyla, muhalefetiyle Allah’ın her günü birbiriyle yaka paça kavga etmekte.

İktidar partisi ne kadar iyi niyetli olursa olsun, iyi niyetliliğinden dolayı çok büyük sıkıntılar çekmiştir ve çekmeye de devam ediyor.

Anlaşılan odur ki “eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal”

Yani bu eski halle hiçbir "Türkiye kervanı" yola çıkamaz.

Mutlaka, Kur’ana dayalı yeni bir sistem olmalı.

Bin senelik tarihimize, kültürümüze, inancımıza dayalı, ruhi derinliklerimizi okuyan, terû taze yeni bir sistem, yeni bir parlamenter ciddiyetiyle yola çıkılmalı.

Aksi taktirde izmihlale, yok olmayla karşı karşıya kalmakta olduğumuzdan hiç kimsenin kuşkusu yoktur ve inkâr da edilemez.

***

Allah ebediyen razı olsun.

AK Partinin iyisiyle kötüsüyle bünyesine taşıdığı nice partililer, milletvekilleri ve bakanlar…

Tümüyle Başbakanın yüzü suyu hürmetine, akıllı ve zeki politikasına borçludur.

Zira ne yazık ki politika, AK Partinin kadifesine ve klasına layık olmayan nice siyasetçileri bünyesine taşımış olmasına rağmen, yine de bu halk Başbakanını seviyor.

Ve Recep Tayyip Erdoğan’a bağlılığını seçimden seçime ilan ediyor.

Tüm bunlara rağmen Başbakan yine de çok büyük sıkıntılar çekmekte olup, zorlukları aşmayı da başarıyor ve halkının duasına mazhar olmaktadır.

Ne var ki sistem, yanlışlıklar üzerine kurulmuş!

Batıl olan her şey daima hakka tercih edilmiştir.

Zulüm daima adaletin kisvesine büründürülmüştür.

Haydutlar, nice nice ağalık ve kibarlık cübbesine bürünmüş yırtıcı canavarların varlığı bu memlekette söz konusu olmuştur.

Rüşvet, suistimal, adam kayırma!

Devletin önemli birçok kurum ve kuruluşuna yerleşmiş, nerde ise meşruiyet kazandırılmak isteniyor.

***

Bakınız, sevgili can dostlar.

Günlük yazılı medyanın ilk sayfalarına bakıldığında nelerle karşılaşıyoruz?

Devletin can damarı durumunda olan yargı erki, tümüyle olmasa bile çoğunlukla yıpranmış ve halkın güvenini sarsmış durumda.

Bazı hakim ve savcıların vermiş olduğu hukuk dışı ve çelişkilerle dopdolu kararlar orta yerde.

Bir hakim nerde ise aynı dosya üzerine kaşla göz arasında iki karar vermekte.

Önce normal bir karar veriyor…

Sonra, “Aaa yanlış yaptım” dercesine o kararı başka bir şekilde biçimlendirmeye çalışıyor ve vatandaş mağdur oluyor.

***

Dünkü Takvim Gazetesinin birinci sayfadan verildiği haber.

Eski Ceza hakimi Asım Korkut’un vermiş olduğu beyanatlara dayanarak, yola çıkıldığı zaman Türkiye’de tüm olup biten çarpıklıkların korkunç boyutunu sizlere okutmaktadır.

Hani demişler ya “Balık baştan kokar”

Hakimi böyle yaparsa, savcısı apayrı bir kirlenme oyunlarına girerse, bu millet nereye gidecek?

İktidarlar dahi bununla başa çıkamayacak durumda.

Anlaşılan budur ki bu hamur daha çok su çeker.

İktidar ne yapıp yapıp halkın milli iradesi paralelinde devlete çekidüzen vermesi gerekir.

Aksi takdirde bu millet her gün biraz daha uçurumların kenarlarına itiliyor..

En derin saygı ve sevgilerimle.