KURTULUŞ LİMANI TÜRKİYE! (III)

Evet, sevgili okurlar.

Sohbetimizin üçüncü gününde de başlık olarak kullandığımız “KURTULUŞ LİMANI TÜRKİYE!” ifadesine devam ediyoruz.

Elbette ki bu kavram, günümüzdeki olup bitenleri bünyesine taşımış, kapsamlı bir muhtevaya sahiptir.

Bize göre İslam ülkelerinin, özellikle Ortadoğu Coğrafyasının kurtuluş limanı Türkiye’dir.

Zira Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’dür ve Başbakanı da Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Bu iki zat kilometrelerce uzaklıktaki mesafeleri görüyorlar.

Hainiyle hain olmayan, yakınlarını keşfediyorlar.

Dostu düşmanı birbirinden ayırt edebilecek kabiliyete haiz iki devlet adamı.

Elbette ki bunlarla beraber yola çıkıp, AK Parti’yi kuran ve ülkeyi bugünkü refah ve mutluluk durumuna getiren ekonomiksel olsun, kültürel olsun, ahlaki olsun, gerçekten çok büyük fedakârlıklarla Türkiye’yi sağlam zemine oturtturmak üzere buraya kadar  önemli isimler da vardır.

***

Bugünkü Türkiye içinde olduğu birçok yönüyle yardımlaşma yörüngesine girip, Suriye-Mısır-Irak vs. gibi devletlere büyük çapta yardımları da esirgemeyen bir ülke halinde.

Her ne kadar sohbetimizin başlığına “Kurtuluş limanı Türkiye” demiş isek de Türkiye’yi Türkiye yapan ve kurtuluş limanının baş kaptanı da Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Aslında kurtuluş limanlarının ana kaynağı Başbakanın beynidir, dik duruşudur ve gerçek bir devlet adamlığıdır.

Onun içindir ki CHP’nin bayatlamış, kamuoyunun nazarında dışlanmış, tozlu raflara kaldırılmış, kirli anlayışları Başbakana hücum ediyor.

Ve Başbakanı yıpratmak için, devirmek için, ellerinden geleni ardına koymuyorlar.

Ama Allah’ın izniyle, bu milletin aklı başında olduğu müddetçe, yani kötüyle iyiyi birbirinden ayırabildiği sürece tarihi efsanevi Turan Feyzioğlu’nun torunu yüzlerce Metin Feyzioğlular olsa dahi Başbakanı yıpratmak için değil, ne kadar dil uzatırlarsa uzatsınlar, ne kadar alaycı ve hakaretvari konuşmaları yaparlarsa yapsınlar, emelleri kursaklarında kalır..

Nitekim bu niyeti taşıyanlara bu millet iltifat etmiyor primde vermiyor.

Bu nedenle Başbakan susmayacaktır, susturulamayacaktır.

Ve Başbakan böyle sağlam bir karakterle yola çıkarken, hep dik durmuş, eğilmemiş ve bundan sonra da kefere, zındık, bayat anlayışlara sahip laikçilere, Kemalistlere geçit vermeyecektir.

Başbakanın yaptığı her konuşmanın içinden çok büyük anlamlar var, geleceği müjdeliyor.

Türkiye’nin maddi ve manevi kurtuluşuna dair adeta müjdeler veriyor.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Dün Afyon’da kampın ana gündemi köşk seçimleri oldu.

Kapalı toplantıda vekillerin sorularını cevaplayan Erdoğan, köşke çıkması durumunda anayasadan kaynaklanan tüm yetkilerini kullanacağına dikkat çekti.

Erdoğan, “Ben protokol Cumhurbaşkanı olmam” diyor.

Vekiller Erdoğan’ın adaylığını kesin olarak gördüklerini söylüyorlar.

Tüm bu gelişmeler karşısında Başbakan şöyle diyor;

“Bu ihtilalci ayinlere artık katılmam."

Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun Danıştay’daki konuşmasını eleştiren Erdoğan, törenlerin her yıl ihtilalci zihniyet tarafından, siyasetçiye ayar verme ayinlerine dönüşmesinden rahatsız olduklarını söyledi.

Başbakan “Bu makamda olduğum sürece, artık bunların katılacağı yerlere katılmam.

Ne adli yıl açılışına ne de diğerlerine” dedi.

Feyzioğlu irsi genlere sahiptir.

Ondaki genler tamamıyla irsidir.

Zira dedesi Turan Feyzioğlu, hatırladığımız kadarıyla İsmet İnönü’den sonra CHP’nin kilit adamıydı.

Kemalizm’i savunan ve böylece tüm karanlık macera peşinde olduklarını anlatmaya çalışan birisi.

Ama şahsen ben, onlarda bu kabahati görmem, onları böylesine konuşturan protokol sahipleri ve Kemalizm’e yönelen sistemin varlığındadır kabahat.

Bu millet hiçbir zaman CHP’nin, Sosyalizm’in, faşizmin yüzüne bakmamıştır ve bakmaz da.

***

Bakınız, sevgili okurlar.

Burada meşhur İstiklal Marşımızın banisi merhum Mehmet Akif Ersoy’un “Safahat”ından birkaç mısra sizinle paylaşmak istiyorum.

Bakın, Akif şöyle diyor;

“Yoksa onsuz ne şu dünya kalır İslam’a ne din

Kuşatır millet-i mahkume-i hüsran-ı mübin

Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam bağlamak lazım iken anlamadın anlayamam

Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize

Fikr-i kavmiyeti şeytan mı sokan zihninize?

Birbirinden müteferrik (bölünmüş) bu kadar akvamı

Aynı milliyetin altında tutan İslam’ı”

Evet, Annemiz İslam, Babamız İslam, kökümüz, kan grubumuz, tümüyle İslam, İslam, yine İslam.

Eğer İslam olmazsa, kesinlikle daha nice nice soytarılar ve soysuzlar çıkıp, hep böyle dil uzatırlar, edepsizce konuşurlar ve yaptıkları da yanlarına kar kalır.

Ancak yaptıkları yanlarına kar kalmasın düşüncesiyle bu millet yola çıkmalıdır ve zırhlı, perçinleşmiş iman duvarını sağlam tutmalıdır.

Özellikle bu duvarın banisi de Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmalıdır.

En derin saygı ve sevgilerimle.