LAİK TÜRKİYE'DE NELER OLMUYOR Kİ? (2)

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü yazımızın devamını bugün sizinle paylaşacağımızı söylemiştik.

Murat Bardakçı’nın bir önceki günkü;

YALAKALIĞIN BÜYÜĞÜ ATATÜRK MEVLİDİ İDİ

Başlıklı yazısından aldığımız alıntıların devamını bugüne bırakmıştık.

Sözüm ona mevlidin meşhur Bursalı Süleyman Çelebi Hazretleri’nin "RESULULLAH" Efendimize yönelik gözyaşlarını akıtarak yazdığı mevlidin bir naziresini yazmıştı.

İşte laik Türkiye’de neler olmuyor ki?

Attığımız başlık böylesine yalakalığın, yağdanlığın, despotizmin, zorbalığın deşifresidir.

Sözüm ona Atatürk’ün methüsenasını yaparken Atatürk’ü burada bilerek hainane biçimde kasıtlı olarak küçültmeye çalışmıştır.

Yani kaş yapayım derken göz çıkarmıştır.

Süleyman Çelebi’nin mevlidine sözde bir nazire yapayım derken tarihi bir skandalı ortaya koymuştur. 

Bu minvalde küpürünü sizinle burada paylaşırken, kolay okunsun diye sırayla beyitlerin açılımını da yazıyoruz.

Süleyman Çelebi’nin Mevlidi;

mine Hatun Muhammed annesi

Ol sedeften doğdu ol dür danesi

Çağlar’ın yaftası ise;

Ol Zübeyde Mustafa’nın annesi,

Ol sedeften doğdu ol dür danesi

Süleyman Çelebi’nin Mevlidi;

Allah adın zikredelim evvela

Vacip oldur cümle işte her kula

Çağlar’ın yaftası ise;

Millet adın zikredelim bir kere

Vacip oldur cümle işte Türkler’e

Süleyman Çelebi’nin mevlidi;

Bir kez Allah dese aşk ile lisan

Dökülür cümle günah misl-i hazan

Çağlar’ın hezeyanı ise;

Şevk ile Türküm dese bir dem lisan

Dökülür cümle hüzün misl-i hazan

Süleyman Çelebi’nin mevlidi;

İsm-i pakin pak olur zikreyleyen

Her murada erişir Allah deyen

Çağlar’ın yaftası ise;

İsm-i pakin pak olur zikreyleyen

Her murada erişir Türk’üm diyen

Süleyman Çelebi’nin mevlidi;

Cümle alem yoğ iken ol var idi

Yaradılmışdan gani cebbar idi

Çağlar’ın yaftası ise;

Mağara devri anda evler var idi

Türk yetişkin, başkalar barbar idi.

Süleyman Çelebi’nin mevlidi;

Hak Teala çün yarattı Adem’i

Kıldı Adem’le müzeyyen alemi

Çağlar’ın yaftası ise;

Hak Teala çün yarattı Türk’ü ilk

Dedi: üç kıt’a da olsun ona mülk  

İşte bakın sevgili okurlar.

Laik Türkiye’de neler olmuyor ki?

Bunu dememizin anlamı işte böylesine yafta ve skandalları gözler önüne sermektir.

Düşünün; Hz. Muhammed’in aşkı ile yazılan bir manzume, nazire edilerek Atatürk’e uyarlanıyor. Ve Atatürk'ü  getirip bir İslam Peygamberi ve tüm insanlığın büyük rehberi olan Hz. Muhammed (S.A.V) ile aynı kefeye koyuyor..

Büyük bir safsata..

Buna laikliğin perdesi altında Mossad adına yazılan bir hezeyan diyebiliriz.

Şövenizmin, despotizmin, faşizan bir tağutileşminin hezeyanından ibarettir.

Yoksa yeryüzünde bırak Mustafa Kemal Atatürk’ü hiçbir toplumda Peygamberlik silsilesinin herhangi bir halkasına nazire olarak denk olarak konulamaz ve benzetilemez.

Bu ise aşırı yalakalık ve yağdanlıktan başka bir şey değildir.

Yıllar yılı ülkemizin bölünmez bütünlüğüyle oynayan yalaka fesat unsurlar hep böyle oyunlar sergilemişlerdir.

Mesela 28 Şubat, 27 Nisan, 12 Eylül, yani daha doğrusu 27 Mayıs’tan başlamak üzere yapıla gelen darbeler ve Batı Çalışma Grubu andıçlar vs.

Şimdi de şerefli TSK’nın bünyesine sızmış suikast timinin şifreli paşaları..

Bunlar başta olmak üzere Albay Dursun Çiçek’in ıslak imzası ile yazılı medyanın birinci sayfalarına çarşaf çarşaf konulanlar..

Öbür yandan yine laik Türkiye’de "Danıştay’da erler kaosa kalktı" manşetten verilen haberler?

Maalesef hepsi koca Türkiye'de icra edilmekte.

Ama bugün 'neşter' vuruluyor?

Şimdiye kadar hep askeri vesayetler altında milli iradeye pusu kurulmuştu.. Kıskaca alınmış bir Türkiye mevcuttu.

Lakin artık ezber bozulmuştur.

Bu vesayet kalktı.

Ama ne hazindir ki şimdi de yargının vesayeti maalesef aynı görevi üstlenmiş durumda.

Hukukun üstünlüğünü insan temel hak ve özgürlüklerini anayasamızın birinci sıradan teminatı altına alınmış olan gerçekler varken, ama hey hat bakıyorsun ki yargı gittikçe hukukun yerine despotizmi, keyfiliği ve ideolojyayı yeğliyor.

"Danıştay 8. Dairesi YÖK’ün katsayı farkını sembolik hale getiren kararını iptal etti."

Üniversite sınavına hazırlanan 1 milyondan fazla öğrenci kaos ve kargaşa kararı ile şok oldu.

Sabih Kanadoğlu 367 formülünü anayasa mahkemesine yutturdu; ama yine milli iradeyle başa çıkmadı.

AK Parti yine iktidara geldi. 

Türkiye’de artık askeri vesayet geri plana sokuldu.

Kamuoyu nezdinde eğitime yargı vesayeti başladı.

YÖK’ün eşit katsayı kararını engelleyen Danıştay, farklı katsayı düzenlemesini de iptal etti.

Ama inşallah bir gün çok kısa bir zamanda öğrenciler üniversiteli gençlerimiz de bu kabusun altından kurtulurlar ve okuma özgürlüğüne kavuşurlar.

En derin saygılarımla.