MARJİNAL ZORBA İŞBAŞINDA!

Evet, sevgili okurlar.

Görünen gerçek şudur ki;

CHP, ülkeyi yeniden 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan ihtilalci-kavgacı marjinal bir fitne havasına sokmak istiyor.

Türkiye 30 yıldan beri terörle kalkıp otururken, yüz milyarlarca dolar harcayan bir ülke.

Barış sürecine girmek üzereyken fitne-fesat malzemesi bulamayacak endişesine kapılan CHP, yeniden büyük bir fitneyle "kaotik" ortam yaratmak istiyor..

Yeni bahanelerle ülkeyi ihtilal atmosferine sokma gayreti içerisinde bulunuyor.

Tehlikeli!…

***

Zira bilinen bir hakikat var ki;

Türkiye 1950’lerde demokrasiyle buluşurken, demokratik sisteme adım attıktan sonra bu halk, CHP’ye ve onun anlayışı paralelinde adım atanlara iktidar hakkını tanımamıştır.

O günden bugüne dek CHP, kurtuluşu sokaklardaki nümayiş, ayaklanış, fitne unsurlarında aramaktadır.

Üç beş tane ağacın Taksim meydanında sökülüp, yerine daha güzel bir zemin ve meydan alanı hazırlamak üzere AK Parti’ye karşı adeta düşmanca tavır almaktadır.

Mal bulmuş mağribi gibi!

Nerdeyse bir hiç uğruna yeniden Menemendeki Kubilay olayları yaratılmak isteniyor.

27 Mayıs öncesindeki sokak edepsizliği gibi..

Hatta dahası;

12 Eylül ve 28 Şubat’ın gölgesine sığınmaya çalışıyor ki belki hükümet zafiyete düşer, güçsüzleşir, halkla karşı karşıya kalır beklentisi içerisindedir.

Bu beklentisiyle, ona diktatörce bir iktidar kapısı açılabilir veya şans yaratabilir..

Heyhat!

CHP, boşuna çaba gösteriyor.

Bu millet artık uyanmıştır.

Pusulasını tez ve tez şaşırmaz.

Kıblegâhını tayin etmiş, oraya doğru, Allah’ın huzuruna baş eğip, büyük bir birliktelik içerisinde ittifakla yürüyor.

Provokatörlerin, karanlık anlayışların, zorba mezhepçilik, Nusayri ve Rafızîlerin duman havasında kendini boğdurm

uyor.

* * *

Evet, nasıl olsa yerel seçimlere 9 ay kaldı.

Çok kısa bir süreç içerisinde ne yapıp, yapıp illa ki gündemde kalmak için böylesine provokatif hareketlere başvurmaktadır.

Bu CHP’nin olmazsa olmazı bir hareketidir.

Ama ne çare ki hükümet biraz ağır adımlarla hareket ediyor gibi geliyor bize.

Bu fitneyi önlemeye muktedir değil gibi…

Kendini o pozisyona sokmaktadır ve millet aleni bir tavırla bundan rahatsızlık duyuyor.

Ona oy veren halk, iktidar partisinin bu yavaşça hareketine iyi bakmıyor.

Nitekim Şamil Tayyar’ın “5. Darbe” adlı kitabını tanıtmak üzere Zaman Gazetesinin 2 Haziran 2013 Pazar ilavesinde onunla yapılan bir röportajla çok önemli, önemli olduğu kadar düşündürücü bazı püf noktalara işaret ediyor.

Bu ise aleyhimizedir.

***

Bakınız, Zaman Gazetesi şöyle yazıyor;

“2014 müesses nizam açısından bir var oluş-yok oluş mücadelesi

‘Beşinci Darbe’ nedir?

Kritik bir evrede olduğumuzu söylüyoruz.

2010 referandumu ile sivil irade kısmi bir mevzi kazandı ama bu tamamlanmış bir süreç değil.

Şimdi yeni bir döneme giriyoruz.

Bir tarafta 2023 hedeflerini açıklamış bir sivil irade var.

Öte tarafta 2010’dan itibaren nadasa yatmış derin devletin dirilme projesi var.

Bu yeni ve büyük hesaplaşmanın önümüzdeki bir yılda yaşanacağını düşünüyoruz.

2014’te ilk defa halk cumhurbaşkanını seçecek.

Bu çok önemli bir adım.

Müesses nizam cumhurbaşkanı seçimlerine etki etme gücünü yitirmiş olacak.

Tek söz sahibi halk olacak.

Onun için derin yapı var gücüyle mücadele edecek.

Diğer taraftan yeni durum hükümet sistemine de etki edecek.

Başkanlık modeline doğru bir evrilme olacak.

2014 seçimleri müesses nizam açısından var oluş-yok oluş mücadelesi demek.

Yaşanacak bu büyük mücadelede beşinci darbeyi sivil otorite mi yapacak, derin yapı mı birlikte göreceğiz.

Neleri beraberinde getirecek bu kritik yıl?

Birçok uluslar arası güç odağının ve derin devletin menfaatinin örtüştüğü bir döneme giriyoruz.

Tıpkı Reyhanlı benzeri kitlesel ölümlerin yaşanabileceği eylemler olabilir.

Başbakan’a, Genelkurmay Başkanı’na, muhalefet liderlerine, önemli bazı kanaat önderlerine yönelik suikast planları tertiplenebilir.

Bu kaotik planlar gerçekleşirse Türkiye 50 yıl daha geriye gider”

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Sayın Şamil Tayyar Bey’i bu güzel tespitlerinden dolayı tebrik ediyorum ve teşekkür ediyorum.

Hakikaten CHP, adeta eskisi gibi geçmişinden kalma virüsü bir türlü kendinden atamıyor.

Marjinal, ihtilalci, zorba, darbeci, Rafızî ve Nusayri mezhepçiliğinin hastalığıyla müptela…

Ve bir türlü tedavisi de mümkün değildir.

Bu itibarla diyoruz ki;

Başbakan ne yapıp, yapıp elini çabuk tutmalı.

Bize göre önce partinin içinde kilit noktalarda bazı ikiyüzlü bürokratları görmesi lazım.

Bunlar, her zaman olduğu gibi şimdi de zaman zaman girebileceği pozisyonlarla partiye ve Başbakana zarar verebilirler.

Halk tümüyle bu endişe içerisindedir.

Bizden dostça uyarı!

En derin saygılarımla.