MERHUM ERBAKAN VE 28 ŞUBAT

Evet, sevgili okurlar.
Bilindiği gibi önceki gün ansızın tüm Türkiye’yi kapsayan merhum Erbakan’ın vefat haberi ekranlara düştü.
Böylece orta yerde bulunan tüm gündemdeki olaylar güncelliğini kaybetti.
Ancak efsanevi lider Türkiye’yi, yakın tarihimizi renklendiren, siyasetiyle, edebiyatıyla, politikasıyla tanınan merhum Erbakan, Türkiye’ye ve dünyaya ölümüyle ortaya yeni bir güncel hadise diye oturdu.
Bugün üç gündür Türkiye Erbakan’ı konuşuyor.
Ne tevafuktur ki, on dört yıl önce 28 Şubat Batı Çalışma grubu tarafından hazırlanan post modern darbesiyle alaşağı edilen 54. dönemin Başbakanı Erbakan, tam on dört yıl sonra yani önceki gün vefat etti.
28 Şubat 2011 gününde bu kez Batı Çalışma grubunun meşhur post modern zorbalığıyla değil Allah tarafından ölümünün kader tecellisi olsa gerek bir gün farkla gerçekleşti.
Merhum gerçekten samimi ve ciddi bir siyasetci olarak cumhuriyet dönemindeki laik Türkiye’de adeta iğneyle kuyu kazarcasına çalıştı.
Bu arada Müslüman inanan bir halk da onu yalnız bırakmadı.
Ama ne çare ki Türkiye’de laik olmayan şekli bir laiklik sistemi onu hazmedemedi.
Acımasızca onunla çarpıştı.
Büyük gayretkeşlikle(!) çalışmasını engelleyen laikçiler hem kendisine hem ona gönül veren seçmenlerine ve taraftarlarına acımasızca karşı koydular.
Tüm bunlara rağmen gerçek inanan bir Müslüman’a yakışır biçimde zerre kadar davasına fütur getirmedi, gevşemedi, taviz vermedi, büyük ümitlerle mücadele verdi.
Ömrünün son aylarında dahi yeniden Türk siyasetine renk katarak dört aylığına dahi olsa Saadet Partisi Genel başkanlığına oturdu.
Birileri her ne kadar merhum Erbakan’ın siyasi arenada ihtiraslı bir kişi olarak tanımlamakla görüş bildirmişler ise de bizce hiç de öyle değil.
Mühim olan davasına sarılmak ve bir Müslüman’a yakışır şekilde geri çekilmeden dünya Siyonist ve haçlı emperyalizmine karşı mücadelesini sürdürmesiydi.
Merhumun çok güzel sloganları vardı.
Zaman zaman Yüce Kur’an’dan ilham alarak Kur’an ayetlerine iktibasen güzel kelimeler kullanıyordu.
Siyasi hayatı boyunca hep böyle konuşuyordu.
"Hak geldi batıl zayil oldu"
Ayetinin manasını slogan olarak kullanıyordu.
Onu hazmedemeyen laikçi anlayış, ona karşı yenik düşünce laikliğe sarılıyorlardı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bünyesinde türeyen Ergenekoncu generalleri kışkırtıyorlardı.
Hep yan gözle Başbakan dahi olsa bu kirli anlayış bu muhterem insana ve getirdiği misyona "kem" gözle bakıyorlardı.
28 Şubat’taki gerçekleşen karanlık tablo, bunun bariz bir delilidir.
"28 Şubat bin sene daha sürer" diyen bayat-kıvrık Ergenekoncu anlayış ve o anlayışın yorgun kafaları hep böyle dayatıyorlardı.
Türkiye’nin gelişmesini, çağdaşlaşmasını engelliyorlardı.
Meşhur medyanın kalemşor kalemler dahi aynı paralelde Erbakan’a karşı alaycı ifadeler kullanıyorlardı.
Ama bana göre Erbakan’ın siyasi hayat mücadelesi boyunca hep başarılı geçmiştir.
Bu başarının sırrı da ve kanıtlayıcı delili de kadrosu içinde yetiştirdiği AK Parti’nin başındaki siyasilerdir.
Bugün devleti yöneten;
Muhterem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Arınçlar gibi, siyasi kişilikleriyle tanınmış insanların varlığı ve sekiz yıldan beri her ne kadar kendisiyle ters düşmüş gibi görünüyorlar ise de ama mücadele azmi aynıdır, halkın yüreğine tüm çalışmalarıyla tercüman olmuşlardır ve olmaya da devam edecektir.
Tek kelimeyle özetlemek gerekiyorsa şunu ifade etmeliyim ki merhum Erbakan hoca yorulmaz, yılmaz, kahramanca çarpışan bir mücahit olarak siyaset yapmıştır.
Ona karşı post modern darbeyi hazırlamak isteyenler, bugün yeryüzünde birer siyasi sapık olarak görünmektedirler.
Allahû Teala’nın kainatı yaratırken bu dünyada dahi zalimlerin, diktatörlerin, edepsizlerin, sapık anlayışların burunlarını önünde-sonunda sürterek rezil ve rüsva etmesi gerçekten bizlere umut vermektedir.
Bugün merhum Necmettin Erbakan’ın vefatı gerek İslam dünyasında olsun, gerek tüm insanlık dünyasında olsun ve gerekse Türkiye’de olsun, herkese bir üzüntü vermiştir.
Dost, düşman onun ruhuna rahmet okurken, darbeci keferet-ül fecerelere de birer cehennemin yakıtı olarak, lanet okumaktadırlar.
Hiç kimse Batı Çalışma grubunu hazırlayan andıç politikasına, darbeci kirlenmenin yaptıklarına iyidir diyememiş, bugüne kadar birer kötü varlıklar olarak yâd edilegelmiştir.
Ve Türkiye insanının beddualarına maruz kalmaktadırlar. Ve kalmışlardır.
Bakınız, 28 Şubat’ın görgü tanığı emekli askeri Hakim Yusuf Çağlayan, darbenin 14. yıl dönümünde çok çarpıcı tespitlerde bulunarak şöyle diyor.
Batı Çalışma grubunun 28 Şubat sürecinde askeri hiyerarşiyle alt üst ettiğini belirten Çağlayan, örgütlü bir azınlığın ordu üzerinde vesayet kurduğunu vurguluyor.
Darbeci zihniyetin laiklik ve ulus, devlet gibi kavramları istismar ederek her zaman ilk önce ordu içinde kadrolaşmaya gittiğini ifade ediyor.
Milli iradeyi, meclisi, hükümeti ve aydınları adeta düşman kampına yerleştirdiklerini söylüyor.
Darbecileri siyasi bir sapık olarak nitelendiren Çağlayan, 28 Şubat’a "durum irtica, vazife darbe" diyenlerin şimdi "durum terör, vazife darbe"ye döndüğünü söyledi.
Yani tek kelimeyle "irtica" sloganı onların ağızlarından salya gibi akarken bugün de halkın ağzından da o "irtica" kavramı "Ergenekon" kavramına dönüşmüştür.
Arazideki silahlar, eylem planları bunun birer göstergesi değil de nedir?
Merhum Necmettin Erbakan hocanın yegâne taşıdığı misyon, Kemalistlerin, Atatürkçü ve laikçi geçinen kof beyinleri Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmasıydı.
Türk siyasetine damgasını vuran merhum hoca Erbakan, mağduru olduğu 28 Şubat darbesinin bir gün önce hayata veda etti.
Cenazesine devlet töreni istemeyen hoca, vasiyeti gereği sade bir törenle toprağa verilmesini istedi.
Biz de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi diyoruz ki "Allah ondan razı olsun, mekânı cennet olsun"
O tarihi bir kahramandı ve İslam mücahidiydi.
Elbette ki insan olma hasebiyle hiç kimse hiçbir zaman hata ve yanlışlardan arındırılmış olamaz.
Yeter ki, "hasenat" denilen güzellikler ve iyilikler seyyiatlarına, kötülüklerine galip gelsin ve ağır bassın"
En derin saygılarımla.
Not: Bugün öğle namazına müteakiben Ulu Cami’de merhumun ruhuna ithafen gıyabi cenaze namazı kılınacaktır. Tüm Müslümanlar davetlidir.