SEKÜLER KAPİTALİZM’DE KADININ YERİ VE İSLAM!? (III)

Evet, sevgili okurlar.

Üç günden beri bu başlık altında devam eden yazı serimiz, bugün ve yarın da devam edecektir.

Belki birkaç gün daha sürebilir..

Çünkü Türkiye için, milletimiz için, devletimiz için çok ibretli hadiseleri barındıran ifadeleri içeren bir başlıktır!.

Hele hele bu ifadenin altından çıkan bir ilave kavram daha var ki; o da Kemalizmdir.

Malum, Kemalist anlayışların iplerine sarılan seküler zihniyetin sahibi de CHP’dir.. Ve tabi ki onun çevresi ve haşiyeleridir.

Yıllar yılıdır, bu anlayışı savuna gelmektedir...

Seküler Kemalizm, Kapitalizm, CHP ve yandaşları için ve hatta tüm Kemalistler ve ulusalcılar için sanki bir kurtuluş abidesi gibiymiş, vazgeçmiyorlar..

Sahipleniliyor.

Yıllardan beri bu zihniyetin ipine sarılıp durmaktadırlar..

Ama ne çare ki bir türlü de faydasını görebilmiş değiller...

Tarih boyunca putperestlerin, müşriklerin, putların etrafında dolaşıp durdukları gibi...

Tapıyorlar, sarılıyorlar, hatta kurban bile kesiyorlar!.

Ama nafile..

İşte bunlar, belki bizi maksatlarımıza, ilahlarımıza yaklaştırır ümidiyle batıl ve hurafe yolların peşinde gidiyorlar..

Bu yolda yürüyorlar...

Ama heyhat!

Hiçbir şey de yapamıyorlar.

Denir ya; elde var sıfır.

CHP, tarih boyunca zalim ve batıl, mezalim ve müstebit bir felsefeyle milletin karşısına çıkmıştır...

Darbelerin arkasına sığınmıştır...

Siyasetini bu gölgede yürütmüştür ama hiçbir şey de elde edebilmiş değildir...

Kazançları hep solda sıfır olmuştur, artıyı görmemiştir!.

Zira bu millet, “onlara iktidarı” vermemek için, Rabbine karşı taahhütte bulunmuştur..

“Biz İslam düşmanlarına bu topraklarda iktidarı vermeyiz...

Biz, İslam düşmanlarını kendimize yönetici olarak, seçmeyiz kabul de etmeyiz!..

Biz, Kemalistleri, ulusalcı seküler anlayışa sahip olanları, kapitalistleri yönetimlere getirmeyiz!...”

Milletin,  Rabbine taahhütdü bu minvalde hep olmuştur..

Ne yazık ki, CHP’nin başına gelen-gidenler bir türlü bu hakikati görmemiştir; “akıllarını başlarına da” getirmemişlerdir..

Nitekim Kemal Kılıçdaroğlu’da aynı...

Gâh oradan koşuyor, gâh buradan koşuyor.

Ne yaptığının farkında değil.

Bu sefer kendilerine aday olarak eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü görüyorlar..

Onun etrafında tur atıyorlar..

Bize göre, o da hava.

Ancak AK Parti de, hali hazırdaki tavrıyla,  hareketiyle yol yürümeye devam ederse, millet ona da sıcak bakmamaya başlayabilir!...

Bu millet başka partilere göz kırpma tercihine girebilir...

Nitekim, duyduklarımız bundan ibaret.

Neden mi?

Zira Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzü suyu hürmetinedir, AK Parti 18 seneden beri iktidarda bulunuyor..

Fakat bu da nereye kadar devam eder?

Zira çevre çok kötü…

İl ve ilçe teşkilatları ehliyetsiz kimselerin elinde.

Hele hele Doğu ve Güneydoğu’daki STK’lar ve sözde partiye yakın olan bazı iş çevreleri,  sanayi ve ticaret odaları, borsalar…

Organize Sanayi Bölge Müdürlükleri ve daha neler…

Tümü olmasa dahi, mutlak ekseriyetiyle ya HDP, ya PKK veya CHP’nin yandaşları olup, kimliklerini gizliyorlar.

İktidarı da kandırmaya yönelik çok yönlü planlar yapıyorlar.

Beri yanda, iktidara yakın medya veya bazı iş çevreleri, müteahhitler, “servet üstüne servet” ediniyorlar...

“Devlet malı deniz misali” yiyorlar..

Çok büyük bir servetlere sahip olmuşlar...

Nitekim, AK Parti iktidara gelmeden evvel “Züğürt Ağa” durumunda yaşayanlar, bugün milyar dolarlar sahipler...

Ve bunların aldığı büyük çaplı ihaleler de kimsenin gözünden kaçmıyor.

Güneydoğu’da, özellikle Diyarbakır’da, Batman’da, Siirt’te, Mardin’de olup bitenler ayyuka çıkmıştır...

Kendini iktidar partisine yakın gösterip, har vurup harman savuran bazı Ticaret ve Sanayi Odaları başkanlıkları, diğer yanda yakın STK’lar, kamu kurum ve kuruluşlarındaki “yandaş” idareciler; büyük bir keyfiyet içerisindeler...

Ne mesai, ne görev, ne sorumluluk tanımıyorlar?

***

Özellikle Diyarbakır’a dair bu saydıklarımızla alakalı, büyük zeka ve hassasiyete sahip olan Sayın Karaloğlu’nun, hepsinin üstesinden geleceğine inanıyoruz..

Çünkü, çalışmalarını görüyoruz.

Takip ediyor ve destekliyoruz.

İnşallah bundan böyle her zaman bu tür olumsuzlukları, iktidarı küçük düşüren veyahut siyasi yozlaşmaya götürmek isteyenlere gereken müdahaleye yapacaktır..

Ki, bu anlayışların da takipçisi bizleriz!.

Kim olursa olsun.

Partiye en yakın bilinen hangi siyasetçi olursa olsun biz bunları göz ardı edemeyiz.

Yazarız-çizeriz.

Gerekenleri de yetkili makam ve mercilere de sunacağız.

* * *

Hele şu Milli Eğitim Müdürlüklerindeki vurdumduymazlıklar, yolsuzluk ve usulsüzlüklere dair, iddialar!.

Denir ya herşey ayyuka çıkmış vaziyette..

Rastgele yapılan atamalar..

Olmadık yerde; öğretmen değişikliklerinde bulunmak..

Yoz kafalı, boş beyinli, PKK tandanslı öğretmenleri, memurları veya iktidar partisinin bir iki milletvekilinin yakınlarını “iş başına” getirmek...

Yetki ve görev vermek...

Bir bakıyorsunuz ki biri Belediye Başkan Yardımcılığı görevine getirilmiş..

Bir bakıyorsun ki, biri Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevine getirilmiş..

Bir bakıyorsun ki, “bir adama” bir kaç makam ve koltuk teslim edilmiş..

bu minvalde aldığımız duyum, gelen bilgiler var ki; akla ziyan!..

Özellikle, Milli Eğitim Müdürü..

Çok sinsice, gizliden gizliye, her türlü ilişki içerisinde…

Allah’a ve Peygamber’e inanmayan bir olarak görülüyor?..

PKK’ya ve HDP’ye yakın ama gizliden gizliye yakın faaliyetler içerisinde.

Bazı kilit noktalara getirilen isimlerin, aynı anlayışta olması da dikkat çekicidir...

***

Sonuç itibariyle, yazımıza başlık olarak kullandığımız ifade, anlayana yeter de artar.

Tek kelimeyle diyebiliriz ki;  bu millet, artık Sekülerizm’i, Kemalizm’i, Kapitalizm’i, Sosyalizm’i, ulusalcılığı benimsemiyor, istemiyor ve isteyenleri de iktidara getirmiyor.

İktidarda olan kimseler de buna göz yumuyorsa, yeni bir hareketlilik getirmiyorlarsa, günü gelince sandıkta gereken cevabı alacaklarını da unutmamaları lazım..

En derin saygı ve sevgilerimle..