SİSTEM ÇÖKMÜŞ?!!

Evet, değerli dostlar.
Bilindiği gibi her gün bu köşede sizinle görüşüyor, sohbet etmekle kıvanç duyuyorum.
Ülke gerçeklerini son 24 saat içerisinde ülkede ve dünyada olup bitenleri sizlerle yorumluyor ve değerlendiriyoruz.
Fakat her zaman ifade ettiğim gibi; ülkemizde olup bitenler hiç de iç açıcı değil.
Gönül ferahlığıyla ve rahat ve sağlam bir beynin düşüncesiyle "ah bugün rahat ettim, ülkede herhangi bir problem yaşanmadı, kan akıtılmadı, gözyaşları dökülmedi, aileler, ocaklar sönmedi" diyemiyoruz.
İlla ki bir sonraki gün bir önceki günü aratmaktadır.
Her nedense bunun çaresi ve çözüm yolu bir türlü bulunamadı.
Öyle görünüyor ki, pek te bulunmayacak.

* * *

Ekonomi her ne kadar makyajlı olarak parlak görünüyor ise de hiç de öyle değildir.
Zira "Görünen köy kılavuz istemez" misali dolar ve euro karşısında Türk parası hep yenik düşüyor ve baş aşağı iniyor.
Dünya kurları arasında altın başını aldı gidiyor.
Tabi tüm bu olumsuzluklara rağmen iş dünyası, iş çevreleri ancak zar-zor gününü gün ederek geçimini sağlıyor.
Birçok esnaf, tüccar, işadamları çöken sistemin yüzünden hep yüzleri gülmüyor, asık bir yüzle çarşı pazarı seyrediyor; ama her şeyden evvel "başa gelen çekilir" misali istemeye istemeye sineye çekiyor.
Bu da Türkiye’nin bir gerçeği…
Bugünkü yazımıza başlık olarak "Sistem çökmüş?!!" diye kullandığımız ifade Türkiye’nin genel manzarasıyla ilgili olduğu kadar, kastettiğim özel bir mezuu da var.
O da, "İnternet" sistemiyle alakalı..
SGK'nin, "Sistem çökmüştür" hal-i durumuna dikkat çekmek istiyorum.
Üç günden beri Diyarbakır’ımızda kısa adı SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) olarak bilinen devletin can damarı durumundaki bu kurumunda; "sistemi" çökmüş vaziyette.
Aslında,
Çöküşü her ne kadar, teknolojik olarak söz konusu ise de..
Kurum,
Bizat-i kendisi atıl.

* * *

İşçiyle işveren arasında ve gerçekten yaptığı işlemler ve yaptırımların % 90’ı çürük.
Paslanmış teneke misali, bayatlamış, keyfi, eski, çağdışı antidemokratik yasaların içtihatıyla hem işçiyi sömürüyor hem de işvereni sömürüyor.
Yaptığı muamelelerin, işlemlerin hata ve yanlışlık oranlarını yüzdeliğe vurulursa, çıkan sonuç % 70’ten aşağı değil.
Ama heyhat kime diyorsun?
Bunun öyküsünü size söyleyeyim.
Üç günden beri mükellefler, "işçilerin" sigorta primlerini ödemek üzere kurumun kapısını aşındırıyor.
Malum, araya bayram girmesi nedeniyle biriken potansiyel bir hayli yüksek.
Herkes kuyrukta sıra bekliyor.
Tabi iş adamı olarak, çaba içerisindesiniz.
Diyorsunuz ki; "sıra ne zaman bana gelir ki bu primi ödeyeyim de işadamı olarak resmi dairede bana yaptığım işlemlerden dolayı diğer resmi kurumlardan hak ettiğim hak edişlerimi bir an evvel alayım, borcumu ödeyeyim, çek ve senetlerimi ödeyeyim, işçi maaş ve primlerini ödeyebileyim..."
Koşuşturuyorsunuz.
Ama ne var ki, saatlerce kuyrukta bekliyorsunuz, "sistem" işlesin diye; ama heyhat hiç de işlem görülmüyor.
Boynu bükük, yüzü asık olarak geri dönüyorsun.

* * *

Muhasebeci soruyor,
-"Arkadaşım primleri yatırdın mı, makbuzu aldın mı?"
-"Hayır, almadım, çünkü SGK, sistem çökmüş diyor"
-"Eee! Ne zaman sistem açılıyor?"
-"Vallahi belli değil"
Dün,
Gün boyu bu minvalde şikayetler aldım.
Bunun üzerine Kurum Müdürü Mehmet Şahin Bey’i aradım;
-"Sayın Müdürüm nedir bu hal?
Vatandaşın devletin önemli kurumlarında on milyonlarca alacakları var.
Muhatap kurumlar bu alacakları ödeyebilmeleri için yasal olarak hiçbir şekilde hiçbir biçimde SGK borcunun olmamasına dair temiz kâğıdı getirmesi lazım. Aksi halde o istihkaklara el konuluyor.
SGK’nın prim borçları ödenmeden o para ödenmiyor"
İşte çağdaş evrensel bir Türkiye’de(!) vatandaşın karşı karşıya kaldığı manevi işkence ve zorluklar.

* * *

Müdür Bey diyor ki;
"Yanlışınız var, sistemimiz açıktır hemen gelsinler bizat parayı ben alayım"
Muhasebeci tekrar gidiyor. Bakıyor ki yine aynı hava.. "Sistem" tekrar açılmıyor.
İşte çöken sistemin manzarası…
Tekrar müdürü arıyoruz, "bu ne hal" diye?
Müdür bey bu kez itiraf ediyor..
-"Vallahi yanlış bakmışım sistemimiz gerçekten çökmüştür"
Peki, bu sistem ne zaman düzelir?
Tabi ona herhangi bir cevap yok.
İşte ülkede çöken sistemler.
Tabi,
Çöken sadece SGK sistemi değil.. Bakın hangi sistem, "kusursuz" çalışıyor.
Siz, SGK'dan tutun da adalet sistemine kadar, adalet sisteminden tutun da genelkurmay sitelerine kadar, çöken bu sistemler internet sitelerini bir türlü çalıştıramıyor.

* * *

Evet, sevgili okurlar.
Her ne kadar burada sohbetimizin ana hedefi bu değilse de fakat her ne olursa olsun, kamu kurum ve kuruluşlarındaki uygulanmakta olan mezalim vatandaşları vahim derecede mağdur etmektedir.
Şimdi;
Diyarbakır SGK’nın bilgisayar sisteminin çalışmaması ve kilitlenmesi ile çökmesi cüzi bir mesele görünüyor ise de aslında hiç de öyle değildir.
Çok büyük, utanç verici bir olaydır.
Vatandaşın biri telefon açıyor diyor ki;
-"Benim 950 bin TL Dicle Üniversitesi Yapı İşleri’nde imzalandığı halde ödememi alamıyorum; çünkü 1100 TL sigortam görünüyor, o sigorta ancak SGK sitesinden silinecek ki borç orada görünmesin. Ben üç günden beri bu SGK’nın 1100 TL’si için 1 milyon liraya yakın param orda yatıp bekliyor"
Öbür vatandaş diyor ki;
"TOKİ’den 3 Milyon lira hakedişim var.
SGK sistemi çalışmadığı için borcunun olmadığına ilişkin resmi belge olması gerekir.
Çünkü en küçük cüzi bir borç dahi olsa SGK tarafından ambargo konuluyor.
Cüzi bir borç için işadamının milyonlarca, hatta yüz milyonlarca lira yani eski parayla onlarca trilyonlarla alacağı paralar SGK’nın çalışmadığı sistemi yüzünden ödenmiyor"

* * *

İşte Türkiye’nin hem ahlaki hem hukuki açıdan çöken sistemi..
Yalnız SGK mıdır?
Bir de DEDAŞ’ın sisteminden hiç silinmeyen vatandaşın elektrik borçları.
Site her vatandaşı hep borçlu göstermektedir.
Ne kadar öderse ödesin, illa DEDAŞ’ın sisteminden o borç düşmüyor.
Evlere şenlik, nazar değmesin! Demekten başka bir şey bulamıyoruz.
(Devamı yarın)
En derin saygılarımla.