TARİHİMİZE GÖMÜLEN FİTNE UNSURLARI! (II)

Evet, sevgili okurlar.

İki günlük yazımıza başlık olarak kullandığımız “Tarihimize gömülen fitne unsurları” ifadesi gerçekten yüz yıllık hatta fazlasıyla tarihimize, kültürümüze ahlakımıza, ekonomimize, tüm toplumsal ve siyasal günlük hayat akışlarımıza yansıtılmış ve dışarıdan kumandalı, çok planlı hıyanetlerin varlığı söz konusudur.

İttihat Terakki Cemiyetinin planladığı Meşrutiyet ve Meşruiyetin yürürlüğe girdikten itibaren, cumhuriyetin kuruluşuna kadar yapılan tüm işler, ne kadar ülkenin birliğine, varlığına, milletin birlikteliğine zarar verdiğini ve kocaman tarihi bir cihanşümul devletini çok kısa bir süreç içerisinde yok edildiği hepimizin malumudur.

Bu yetmiyormuş gibi aynı o karanlık İttihat Terakki Cemiyetinin bir uzantısı durumuna sokulan altı oklu CHP’nin kurduğu cumhuriyet de hiç de cumhuriyetin ana ilkelerine uymamış, cumhurun arkasında duran bir cumhuriyet olmadığı, 1923’ten sonraki kurulan hükümetin ve başında İsmet Paşa’nın gerek Başbakanlığı dönemi olsun gerek Cumhurbaşkanlığı dönemi olsun, tümüyle yanlış ve despotik uygulamalarıyla ülkeyi ve devleti bir arpa boyu kadar ilerletmemiştir.

Kargaşa, anarşi ve terör, kan ve gözyaşlarından ülkeyi kurtaramamıştır.

Ahlak çöküntüsüyle bugün karşı karşıya kalan bir Türkiye, ne hazindir ki Milli Eğitim camiasında yerleştirilen ve hala da okumaya devam eden gençliğin düştüğü hal ve ahlak çöküntü gerçekten çok düşündürücüdür.

Geçenlerde de aynı minval üzere yine bu köşede aynı sütunlarda olayı başka bir versiyonla, başka bir anlatımla sizlerle paylaşmıştım.

CHP, anlayış itibariyle kesinlikle tarihin uygulamasından anlaşıldığı gibi gerçekten meşrutiyeti kuranların ve 4–5 yıl sonra I. Cihan harbine sokan ve savaşıp da samimi olmayan anlayış ne ise cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek toplumun tüm günlük hayat akışlarına müdahale edip, inancına, dinine, kültürüne, tarihine, diline, dinine, her alanda müdahale eden CHP anlayışı dün ne ise bugün de aynısıdır.

* * *

Bu itibarla diyoruz ki toplum gerçekten artık uyanmalıdır.

Kimin eli kimin cebindedir.

Ve yıllardan beri bir türlü bu ülke CHP’nin anlayışı paralelindeki yasalardan kendini kurtaramamıştır.

Tüm uygulamalar vesayetçi antidemokratik ve insan temel hak ve özgürlüğüne aykırı "anayasa ve yasalarla" yönetiliyor ve iktidar da onun çığırından çıkıp, yeni bir versiyonla yeni bir sistemle bu ülkeyi yönetebilme cesaretini gösterememişlerdir.

Eden olmuş da tıpkı bugünkü AK Parti ve AK Partinin lideri durumunda Recep Tayyip Erdoğan’ın düştüğü badireler gibi kendilerini bu kirli fitne ve beladan kurtaramadığı gibi içine düşmüşler ve hatta bu devletin Başbakanını, iki tane bakanıyla beraber idam sehpasına çekmişler ve kanlı bir darbe yapılmıştır.

O kanlı darbeden sonra hep ya darbe teşebbüsleri olmuş, ya 12 Eylül gibi darbe olmuş, ya 28 Şubat olmuş, ya 27 Nisan olmuş ve Taksim Gezi olayları olmuş, bugün de 17 Aralık kirli “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” yapılmış.

Bakıyorsun ki CHP liderinin bir ayağı Amerika’da, Amerika’dan ayağının tozuyla dönüyor, gidiyor ABD Ankara Büyükelçisinin makamında şarap kadehini kaldırıyor.

Buyurun gelin, fasulye tanelerinin ayıklanmasına.

Sevgili okurlar.

İş çok vahimdir.

Bu vahamet kesinlikle bugüne özel değildir.

Dünkü vahamet, yani yüz yıl önceki vahamet ne ise bugünkü vahametin kat be kat daha fazlasıdır ve bunun temel uygulayıcıları da CHP anlayışıdır.

Evet, kısacası bize gösterilen yol, yalan söylemeyen tarih kitaplarından aldığımız bilgi dersleri, bize tüm çıplaklığıyla Türkiye’nin bu hali pür melalini okutuyor.

Bu itibarla diyoruz ki;

Lütfen, artık bu toplum siyaset palavralarına, politikanın çok yüzlülüğüne, bazı münafıkların berrak ve parlak nutuklarına aldanmamalıdır.

Kendi benliğimize, tarihimize, kültürümüze, inancımıza dönmeliyiz.

Artık tarihi işbirlikçi Jon Türklerin Ergenekon faşizan hareketlerine paydos demeliyiz, uymamalıyız,

Aksi halde kendimizi tarihin afetlerinden, tsunamilerinden, rüzgârlı hortumların fitnesinden kurtaramayız.

Bakış açımızı biraz genişletirsek birçok şeyi görür ve okuruz.

* * *

Bu itibarla Üstat Bediüzzaman Hazretleri “Tarihçe-i Hayat” isimli kitabında bize şöyle sesleniyor;

“Ey âlem-i İslam!

Uyan, Kur’ana sarıl.

İslamiyet’e maddi ve manevi bütün varlığınla müteveccih ol.

Ey eski çağların, cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim!

Beş yüz senedir yattığınız yeter, artık Kur’anın sabahında uyanınız.

Yoksa Kur’an-ı Kerim’in güneşinden gözlerinizi kapatarak, gaflet sahrasında yatmakla, gaflet sizi yağma edip perişan edecektir”

O büyük Üstadın bu uyarılarına rağmen yakın tarihimize göz attığımızda CHP anlayışının, bu toplumun tüm varlığına tarihi tarihine ne kadar tuzak kurduğu görülmektedir.

Yakın tarihimizde yaşanmış olan her şeyi ve tüm olup bitenleri ters yüz ederek, topluma okutulması da tarihin unutulmaz acılarıdır.

1922’den 1940’a kadar günü gününe bu milletin başına getirilen oyunlar.

Osmanlı İmparatorluğu saltanatının ilgasından ta 1923’teki Lozan Anlaşmasına kadar…

Lozan Anlaşmasından sonra 1924’teki Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) adı altında Hilafet-i İslamiye’nin ilgası (iptali) yine 1924’teki İslami hükümlere uygun olan Evkaf (Vakıflar) Yasası, 1925’teki Şeyh Said’in ayaklanması, Vilayet-i Şarkiye denilen Doğu Anadolu’da Sıkıyönetim Mahkemelerinin kurulması, 1926’da Şapka Kanununun getirilmesi ve Dini nikâhın ilgası (iptali), 1928’deki Hutbenin Arapçadan Türkçeye çevrilmesi ve okutulması, Devletin resmi dini İslam olmasından çıkarıp, dini belirsiz bir şekilde algılandırması, Camilerin, medreselerin, Tekke ve Zaviyelerin kapatılması, bin senelik zengin kültürümüzü simgeleyen Kur’an harflerinin ilgasıyla, Latin harflerin uygulanması ile Kur’an-ı Kerim’in Türkçeye çevrilmesi gibi daha neler neler…

Doğu ve Güneydoğu’da şapkayı başına koymayan nice insanların devrim mahkemelerinde yargılanması ve derhal kendi memleketlerinden sürgün edilmesi gibi vahim olaylar…

Bunlar gibi bu millete daha nice nice bedellerin ödettirilmesi, CHP’nin, İnönü’nün hatta Mustafa Kemal Paşa’yı da yanıltarak kurmuş olduğu birçok senaryo.

***

İşte, tüm bunlar tarihimize tescil edilmiş tarihi karanlık oyunlardır.

Ama bir türlü millet bu karanlık senaryolara karşı uyanamıyor.

Tek kelimeyle dün ne ise bugün de aynı CHP’dir.

Zulmün başına adalet külahını giydiriyor, yargıyı tamamıyla kendi saflarına çekmek istiyor.

Kuzu postu giyen kurt misali siyaset uygulanıyor.

Daha doğrusu timsahın ağlayarak döktüğü gözyaşları gibi…

Bilindiği gibi hiçbir timsah ağlarken gözyaşlarını dökmüyor avını yakaladığı zaman sevincinden gözyaşı döküyor.

Tarihi vatan düşmanı, ülke ve insan düşmanlığını kendi tescil defterine kaydedilmesi, bize yeter de artar bile.

En derin saygı ve sevgilerimle.