TÜM DÜNYAYA BÜYÜK SESLENİŞ!

Evet, sevgili okurlar.

Bir önceki yazımıza başlık olarak kullandığımız “İSLAM DÜNYASINA BÜYÜK SESLENİŞ” ifadesi yerine bu kez “TÜM DÜNYAYA BÜYÜK SESLENİŞ” ifadesini kullanıyoruz...

Zira bilindiği gibi dün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, NATO Parlamenter Asamblesi Sonbahar Genel Kurul Toplantısı'nda konuştu.

Avrupa Birliğine ders verircesine seslendi ve deyim yerindeyse Avrupa Birliğini haşladı.

Çünkü yıllardan beri Türkiye’yi Avrupa Birliği kapılarında bekleten Batıl ve yanlış bir birlik ki hem de haçlı emperyalizmine dayatmalı bir birlik.

Ama kimi kandırıyorlardı?

Nerdeyse yüz yıldan beri Laikçi, Atatürkçü bir anlayışın temsilcilerini..

Onları, kandırdılar, kandırabildiler.

Ve kapılarında; beklettiler.

Çünkü bu anlayış ve bu anlayışın temsilcileri gerçekten milli bir ruhun temsilcileri olmadı ve olamadılar da.

Gelen-giden bu siyasi ve politik oyunların hepsi batıl bir anlayışla Avrupa Birliği’nin güdümünde olduklarından hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

İster sağcı demokrat hükümetler olsun, ister liberal olsun, ister CHP gibi solcu hükümetler olsun…

Avrupa Birliği’ne güvendikleri kadar kendi milletinin gücüne güvenmiyorlardı.

Zira inançları yerinde değildi.

İyi bir inancla, milletiyle sadakatli bir siyasetle yola çıkmıyorlardı.

Onun için hep sınıfta kalıyorlardı.

Bunların varlığı, gerçekten kimse kusura bakmasın.

Bunlar, Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in “Bakara” suresinin 205. Ayetinin yüce mealine mahkûm edilmiş siyasetçilerdir.

O yüce ayetin yüce mealini özetlemek suretiyle burada sizinle paylaşmak istiyoruz.

Ayetin yüce meali aynen şöyle;

“Ancak hâkimiyeti eline alır almaz yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli yok etmeye çalışır. Allah bozguncuları hiç sevmez.”

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Gerek Türkiye’de olsun, gerek dünyada olsun…

Elinde imkân bulunan belli bir zümre erkinin, neslin bozulması konusunda çok büyük bir gayret içerisinde olduğunu görüyoruz.

Az çalışarak dünyaya egemen olmak isteyen varlıklar oluşturup, genleriyle oynayarak ekolojik sisteme ve biyolojik çeşitliliğe zarar verecek, dünya ve insanlık adına çok büyük felaketlere sebep olacak çalışmalar yapmaktadırlar.

İşte bu minval üzere yola çıkarsak, bugüne kadar Türkiye’yi ve tüm İslam dünyasını sömüre gelen baskıcı emperyalist Avrupa Birliği olsun, ABD olsun veya Siyonist İsrail olsun…

Gizliden gizliye bu ayet-i celilenin mealen paralelinde olduklarından hiç kimsenin kuşkusu olmasın..

Ki kendilerini de kurtaramazlar.

Ne yazık ki, hep İslam dünyasını ve Türkiye’yi kandıragelmişlerdir.

Hele hele bundan 40-50 yıl önce bunak kafaların, megalomanyak şarapçı kişilerin devleti elinde tutmuş olmaları, zaten bu söylediklerimizin birer kanıtlayıcı delilidir.

Çünkü ağızlarından çıkan kelimeleri kulakları duymuyorcasına vurdumduymazlıkla, yola çıkıp ülkeyi yönetmeye sözde çalışmışlardır.

Nitekim, koskocaman bir İslam dünyasını, özellikle Osmanlıyı yıktılar.

Hilafet-i İslamiye’yi dağıttılar.

İslam dünyasını başsız bıraktılar.

Keza Cumhuriyet döneminde de aynı tarz üzerine yollarına devam ediyorlardı.

Bundan değil miydi vesayetçi, laikçi, sözde Kemalist anlayışa sahip bir askeri vesayetin hakimiyeti, hep iktidar dı?

Ki her 10 yılda bir darbe tehdidiyle yola çıkıyorlardı, darbeler gerçekleştiriyorlardı ve kan gövdeyi götürüyordu.

Nesil, gerek ekolojik olsun, gerek biyolojik olsun tahribata uğruyordu..

Her bakımdan Türkiye’yi adeta batı dünyasının bir sömürge meydanı haline getirmiştilerdi.

* * *

Bugüne gelince…

Batı dünyası, Amerika’sıyla beraber, İsrail’iyle beraber, tüm Avrupa Birliği, bir baktı ki karşılarında Recep Tayyip Erdoğan vardır.

Başı dik, alnı açık, beyni ve kalbi imanla, inançla dopdolu bir devlet büyüğü.

Kanmaz, kandırılmaz ve kimseyi de kandırmaz.

Dosdoğru bir yolda olduğunu dosta düşmana kanıtlamaktadır.

Evet, sevgili okurlar.

Bundan değil midir ki Pakistan ve Özbekistan ziyareti dönüşünde uçakta basın mensuplarına açıkladığı gerçekle adeta Avrupa Birliği’ne meydan okudu.

“Batı dünyayı tanımıyorum, Şanghay 5’lisi içerisinde niye olmayalım?” diyerek adeta Avrupa Birliği’ne rest çekti.

Hele hele ABD’nin sözde demokrat yönetimi Obama ile Joe Biden’in samimiyetsizliğini ifade ederken, bütün dünyayı onu dinleyen konuk hazırunlar olsun, tüm izleyen emperyalist dünya olsun, Erdoğan’ı dinlediler ve adeta şoke oldular.

Erdoğan, yalnız Türkiye’nin değil tüm İslam dünyasının lideri durumunda olduğunu her gün biraz daha ispatlıyor.

Onun için diyoruz ki;

“Yeni dünyada Yepyeni bir Türkiye…”

O büyük Üstat Bediüzzaman onun için demiştir ki;

“Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal”

Bu itibarla artık ümit varız.

Türkiye, eski tek parti şeflik ve dipçik dönemini çoktan geçmiştir.

Şimdi sahil-i selamette yoluna dost-doğru ilerliyor ve devlet büyüğü Sayın Erdoğan’a artık dua ediyor.

Ve İslam’ın büyük evliyalarının duaları sayesinde ayaktadır.

Hem de dimdik ayaktadır.

Allah onu koruyor.

Halk da onun yanında yer alıyor.

Onun için biz de Gavs-ı Geylani’nin bir kasidesinin son cümlesini her zaman burada tekrarlamaktan haz duyuyoruz, zevk duyuyoruz.

“Fe inneke mahrusun bi aynil inayeti”

“Sen Allah’ın inayet gözüyle korunmaktasın”

En derin saygı ve sevgilerimle.