"ÜÇ MAYMUNU OYNAYAN DÜNYA" (!)

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzere Türkiye ve Ortadoğu coğrafyasında bulunan birçok İslam ülkeleri, I. Dünya Savaşından sonra Emperyalist, haçlı batı dünyasının hegemonyası altında günümüze dek yönetile gelmiştir.

Bundan sonra da acaba daha ne zamana kadar ceberuti, küfür dayatması İslam ülkeleri üzerine baskıcı politikasını devam ettirecektir.

Evet.

Baskıcı, ceberuti bir politika İslam ülkeleri üzerinde yürütülürken, insanların tuhafına giden olay şudur ki; tüm bunlar

Sözde "Demokrasi" adına yapılıyor.

Laiklik anlayışı adına

İnsan temel hak ve özgürlüğü adına sözde yola çıkılmış

Hele hele hukukun üstünlüğü kavramını öne almaları..

İki yüzlülük..

Çünkü madalyonun gerçek yüzüne bakıldığında, tam tersine, kullanılan kavramların hepsi aldatıcı, yalan ve sahte.

Çekirdekten mahrum içi boş ceviz kabuğu gibi!

Veya başka bir benzetme gerekirse, manavların tablasına konulan dışı kırmızı, süslendirilmiş "içi çürük" elma gibi.

Müşteri zahirine bakarak, yüksek fiyatla aldığı o elmayı soyup yemek istediği zaman, bir bakıyor ki içi tamamıyla kurtlanmış, çürümüş

Yani yenilecek durumda değil.

O müşteri ne yapacak?

Elbette ki, boşa giden parasına üzülecek.

Ama iş işten geçmiş, götürüp o manavın yüzüne çarparsa, geri verse de manav parasını iade etmez.

Manav Sen kesmeseydin, belki alırdım der.

Vicdanına danışmadan aldatıcı bir halle gelen giden müşterileri kandıran o manav, sonuç itibariyle zahiri halde parayı kazanıyorsa da o para haram paradır.

Neredeyse onunla alışveriş yapan her alıcının ağır lanetlemesine maruz kalmaktan kendini kurtaramaz...

Bugün emperyalist dünya da aynı o manav gibi!

Veya çürümüş bir ceviz kabuğu gibi

Kendisini piyasaya satıyorsa, dünya hükümranlığını elinde tutuyorsa da mustazaf ve güçsüz diğer dünya ülkeleri, özellikle İslam dünyası, onları ağır ithamlarla suçlayarak töhmet ve hıyanet gözüyle onlara bakmak zorunda kalıyor.

Zaten de böyle görünüyor.

Görünen taraf da yanıltıcı değil, gerçektir.

Nitekim bizim bu tespitlerimizi kanıtlayan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansındaki konuşması, bütün dünya kamuoyuna bir ders-i ibret olmalıdır.

Ve emperyalist, makyajcı, muzahraf, sözde demokrat geçinen BM ve diğer batı ülkelerinin, bu yanlı, acımasız, vicdansız, kandırıcı ve baskıcı politikalarından vazgeçmeleri lazım.

Ama heyhat!

Hiç de vazgeçmezler.

Vazgeçtikleri zaman, kan emicilikleri biter.

Yeryüzünde onları besleyecek kan kalmaz, kansız kalırlar ve kendiliğinden infilak edip yok olmaya mahkûm olacaklar?

İşte bu endişeyi taşıdıkları için hiçbir zaman bu sahte, iki yüzlülüklerinden, kirli demokrasi anlayışlarından vazgeçmezler

*  *  *

Evet, sevgili okurlar.

Bildiğiniz gibi ABD bundan 13 sene önce, Iraka müdahale etti.

13 sene önce Irakta Demokrasi yok, Saddam kendi insanına zulüm ediyor diyerek, havadan cıvadan bahanelerle Biz Iraka demokrasi getireceğiz demekle bütün dünya kamuoyunu aldattı, kandırdı ve yanılttı.

Amma velâkin.

Demokrasi değil, zulüm getirdi, işkence getirdi

Bir ülkeyi yok etme savaşını yarattı ve Irakın yeraltı petrol zenginliklerine el koydu, yağmaladı ve bugün Irak insanının kanını içiyor, petrolünü kullanıyor ve böylece semizleniyor.

Keza Suriyenin hali

Esed

Beş yıl süreyle Fransada eğitim görüp Rus emperyalizmi adına ajanlık ve piyonluk görevi yaparak hasbel kader babasından miras olarak Suriye devletinin başına geçmiş ise de kendi halkının yok edilmesine çalışan bir hain

Bunca acımasızlığına karşı bugün, bütün medeni ve demokrat geçinen dünya seyirci kalmaktadır.

Hatta bırakın seyirci kalmayı, bilakis yardım edip bel çıkıyor.

Karıncayı ezen dev bir fil gibi, o Suriye insanını ezip geçen bu haine emperyalist ejderhalar da yardım ediyor.

Ama unutmayalım ki bunların hesabı varsa, kâinatı yoktan var eden yüce kudret sahibi Allahın da bir hesabı vardır ve onun tarih boyunca değişmeyen kanunlarının da hesabı vardır.

Günü gelince bu hesap yanıltmıyor, kandırmıyor, aldatmıyor.

Bu kanunun adına da Satvetullah denilir.

Yani Allahın güçlü yumruğu tahakkuk edilecek.

O kudret, vurdu muydu zalim ülkeleri ortasından vuracak ve o güçlü devletlerin beynini dağıtacak.

Zira merhum büyük tasavvuf şairi Yunus Emrenin dediği gibi;

Mazlumun âhı, indirir şahı

* * *

Evet.

Cumhurbaşkanımız muhterem Recep Tayyip Erdoğanın dünkü BM Çölleşmeyle Mücadele Konferansında vicdanların çölleştiği bir dünyada, toprağın çölleşmesini önlemenin mümkün olmadığına değinerek şu ifadeleri kullandı.

"Önce vicdanları adaletle, ötekine saygıyla, barışla, merhametle zenginleştireceğiz ki toprakları da kurtarabilelim. Biz çevre, çölleşme meselesine işte bu şekilde yaklaşıyoruz.."

Batılı ülkelerin vatandaşları için en temel hak olarak kabul edilen hayat hakkı, demokrasi ve özgürlüklerin, Suriye halkına lüks olarak görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, "Aynı şekilde Mısır'da demokratik haklarını talep edenlerin, Filistin'de onurlarını koruyanların hakları ayaklar altına alınırken, tüm dünya adeta üç maymunu oynadı. Hani demokrasi, hani hak ve özgürlükler? Demokrasi sadece egemen güçler için mi var? Demokrasi, hak ve özgürlükler az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler için, o ülkenin insanları için geçerli değil mi? Bunları konuşunca birileri rahatsız oluyor. Olsalar da olmasalar da biz doğruyu, hakkı her yerde söylemeye devam edeceğiz" diye konuştu.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğanı böylesine büyüleyici konuşmalarından ötürü candan tebrik ediyor, kutluyorum ve siz değerli okurlarımızın huzurunda saygılarımı sunuyorum.

Keşke şimdiye kadar gelen giden devleti yöneten diğer devlet büyüklerinin ağzından da bu yürekli, sadelik ve samimiyetlikle dolu ifadeler çıkmış olsaydı.

İnanın, zaman süreci içerisinde mutlaka bu zalim dünya kendine bir çekidüzen vermeye geçecekti.

İnanıyorum ki artık Sayın Erdoğanın can alıcı tespitlerinden dolayı titreyerek Acaba ne yapıp yapıp da bu Erdoğanın başına bir iş getirelim? düşüncesiyle Erdoğan hakkında kirli oyunları düzenlemek için yarışa geçecekler.

Olsun, tarih buna şahittir ki başta Peygamberler olmak üzere insan haklarını savunan ve insanları Allaha yaklaştırmaya çalışan lider durumundaki büyük insanlar daima Allahın koruması altında uzun ömür yaşamışlardır ve yaşayacaklardır da.

Keza Erdoğanın da böyle güzel ve nazik tespitlerinden dolayı Allahû Teâlâ onu koruyacaktır ve bu milletin sevgi ve bağlılığıyla pekiştirecektir ve uzun ömür verecektir, diye düşünüyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.