VAKIF MALI ALLAH’IN MÜLKİYETİNDEDİR, İNSANLARIN DEĞİL! (3)

Evet, sevgili okurlar.
Dünkü yazımda da ifade ettiğim gibi bugün yine aynı tarzda daha çarpıcı bazı gerçekleri dile getireceğiz.
Ancak Milliyet Gazetesinin köşe yazarı Sayın Uras’ın 31 Ağustos 2011’deki "BAYRAMDA BİR YETİMHANE HİKYESİ" başlıklı yazısının son bölümünü sizlerin dikkatine sunmak istiyorum.
Bu meyanda biz de bildiğimiz kamuoyu dikkatinden kaçmış bazı önemli konuları burada sizinle paylaşmak istiyorum.
Ama bir medya mensubu olarak icracı bir kurum olmadığımız için ancak gerçekleri tebliğ etmek, kamuoyunu aydınlatmak, tüm kamuoyuna aydınlatıcı bir şekilde sunmaktır.
Ama ne yapalım, elimizden bu gelir.
Devlet çarkı yıllardan beri böyle döner.
Keşke Ergenekon terör örgütü davasına hükümetin sahip çıktığı gibi diğer bu bazı önemli konulara da sahip çıkmış olsaydı, inanın şimdi çoktan Türkiye’nin çehresi değişmişti.
Ve ümit ediyoruz ki, Silivri’de yargılanan Ergenekon generallerinin gerek andıç ve gerek balyoz davaları paralelinde her ne kadar yargı el atmış ise gönül arzu ediyor ki, Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde Türkiye çapında vakıf konularına da bir el atılsın.
Ve bunun üzerinde önemle durulması gereken hususta Cumhurbaşkanımız Sayın Gül’ün vicdani hareketliliğine havale ederek konu hakkındaki Devlet Yüksek Denetim Kurulu tarafından cumhuriyetin günümüze dek kurulan bu sisteme el atılsın.
Bugüne dek yapılan Vakıflar Genel Müdürlüğü nezdindeki tüm ihaleler denetime tabi tutulsun.
Harcanan ne kadar para varsa o paralar gizliden gizliye hak etmediği yerlere gitmişse de el konulsun.
Çünkü öyle inanıyoruz ki bu dava çok önemli ve çok itibar kazanan bir davadır.
Böyle eften püften değil bu yüce davaya el atılarak sahiplenilmesi gerekir.
Zira Evkaf-i İslamiye denilen vakıflar kurumu çok zengin bir devlet kurumudur.
Tarih boyunca malını, mülkünü, arazisini Allah yolunda vakıf etmiş nice gizli kahramanlar var; ama tüm bunlara rağmen o iyi niyet kötü kullanılmış, bugün gerçekten o niyetleri sahiplenmeme devlet büyüklerimiz için bir eksiklik sayılabilir.
İnanan milletimiz için bir zül olarak algılanır.
Bu ülkemizin, bu gizli hazine ve bu tarihin sayfalarına gömülmüş bir servet maalesef çok acıdır ki ehliyetsiz kirli ellerde hep çarçur edilmiştir.
Ve biri diğerine peşkeş etme fırsatını bulmuştur.
Ve böylece çok gizli ve çok zengin bir servet heyhat ne çare ki hak edilmeyen yerlere gidiyor.
Tıpkı Güngör Uras’ın dediği gibi
"Her şey kitabına uygun"
Bakınız bugün de Uras’ın yazısının son bölümünü buradan sizin objektif görüşünüze sunmak istiyorum.
Ve bugün üç günlük bir yazıyı burada sonlandırırken; ama gerçekten daha önce söylediğim gibi peşini bırakmıyoruz.
Her gün bize gelen bilgiler doğrultusunda yine aynı konuya sahip çıkıyoruz ve zaman zaman yazıyoruz.
Bakınız, Sayın Uras neleri söylüyor?
"Gene soracaksınız ‘Vakıf arazisine el koyanlar bina dikmekte nasıl olmuş da gecikmiş?’ Efendim gecikmemişler…
Vakfın sahiplerini, vakıf yetimhanelerindeki yetimleri binalardan çıkarıp atmakla meşgullermiş!
Türkiye’de ‘hukuk’ (pardon guguk) var ya…
İşte o guguk, ‘gecikmiş kararını’ nihayet vermiş. Polis marifetiyle yetimler, onlara bakanlar, binalardaki sıralar, yataklar, kap kaçak kapının önüne atılmış…
(‘Yeme yetimin hakkını çıkar aheste aheste!..’ diye bana masal anlatan büyükannem, iyi ki bugünleri görmedi. Bebek Aşiyan mezarlığında huzur içinde yatıyor!..) Eyvahhh… Bunu yazdım ama… İçimi bir korku sardı…
İster misiniz Aşiyan Mezarlığı’nı da ‘yap-işlet-devret’, bir inşaatçıya hediye etsinler!..
Bu yazım üzerine zamanın Devlet Bakanı’ndan bir açıklama geldi. Bu açıklamayı 11 Mart 1998 tarihinde yayınladım.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bağlı olduğu bakanlığın açıklamasında, yetimhaneyi yönetenlerin aylık 1.420 TL, ecr-i misil’i ödeyememeleri nedeniyle yetimhanenin icra kararı ile polis tarafından boşaltıldığı 45 dönüm arazi içindeki 16 binanın usulüne uygun olarak aylık 3.500 TL, kira karşılığı 45 yıllığına kiralandığı anlatılıyordu.
2 Nisan 2009 tarihinde Hürriyet’te yayımlanan bir haberde, yetimhanenin 63 dönüm arazi içindeki (45 dönüm diye ihaleye çıktı, demek ki 63 dönümmüş) yapılaşmanın tamamlandığı belirtiliyor, inşaatı yapan firmanın yetkilisinin açıklamalarına yer veriliyordu. Yetimhane arsasında 63 rezidans inşa edilmiş.
455 m2’lik rezidansların satış fiyatı 4.5 milyon dolar, aylık kirası 22-23 bin dolarmış"
Evet, sevgili can dostlar.
Gerçekten Türkiye’nin ve özellikle Evkaf-i İslamiye için derinden derine üzerinde durulması gereken başlı başına bir sorundur.
Bunca servet bunca zenginlik hiç yokmuş gibi gösteriliyor ve çarçur ediliyor.
Bunun sorumlusu kim?
Bize göre hiç zaman kaybetmeden yukarıda belirttiğim gibi Cumhurbaşkanımız veya Başbakanlık Devlet Denetleme Kurulu’ndan müteşekkil Türkiye’nin her tarafına heyetleri gönderip bu yağmalamayı, bu kirli hegemonyanın üzerinden artık bu kirli şalı kaldırıp net bir çıplak görüntü verilmelidir.
Devlete yazık, ülkemize yazık, insanımıza yazık, sermaye ve ekonomimize yazık, inanıyoruz ki çok gizli zengin bir sermaye söz konusu.
O da ciddi bir aramayla, temiz eller vasıtasıyla aranırsa oldukça ortaya çıkacaktır.
Düşünün, bu Örfüoğlu Vakfı’nın macerası büyük bir arazi potansiyelinin varlığı söz konusu ama Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Vakıflar İl Müdürlüğü arasında yapılan bir vurdumduymazlık nedeniyle bugün mütevelli heyeti olarak atananlar katlama katlama büyük servete sahip durumda.
Ama Siverek yolu üzerindeki 75 m’lik yol üzerinde kat karşılığında verilen arazinin % 40 ile 50 arasında değişirken anılan bu Örfüoğlu Vakfının üzerine oynanan oyunlar sebebiyle % 28 ile 35 arasında kat karşılığı olarak satılmaktadır.
Sormazlar mı, neden bu vakıf olmayan emsal o kadar yüksek, vakıf olan emsal neden o kadar düşük?
Yine "kitabına uydurmak" üzere formüle edilen olay elbette ki ilk verilen cevap budur ki, bilirkişinin raporları paralelinde satış yapılıyor.
Bu da yine mütevelli heyeti ile Vakıflar Müdürlüğü arasındaki yapılan bir anlaşma sonucu olabilir diye düşünüyoruz.
Eğer değilse bu vakfın arazisi hakkındaki değer biçen bilirkişilerin portresi ortaya çıkarılsın ve kimlikleri deşifre edilsin ki, böylesine nice nice bilirkişilerin hakkında takibatlar, soruşturmalar ve hatta tutuklamalar söz konusudur, görevlerini kötüye kullanıyorlar diye.
En derin saygılarımla.