ZULMÜN HESABI ARTIK SORULMALIDIR

Evet, sevgili dostlar.
Dünkü sohbetimize taşıdığımız Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun tarihi gerçeklerini dile getiren Başbakan, Ankara’da “Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı”nda “Tarihimizle yüzleşelim” gibi açıklamaları gerçekten unutulmazdır.
Dünkü ulusal yazılı medyanın önemli bazı köşe yazıları, sürmanşete taşınan haberler hemen hemen aynı paralelde kaleme alınmıştı.
Görünen odur ki, artık millet uyanmış geçmişine yönelik olup-biten mezalimle yüzleşmek istiyor.
Evet,
1400 yıl önce Mekke’de Efendimiz Hazreti Muhammed (s.a.v)’e karşı ve onun çalışma stilini hazmedemeyip oyunlar, hileler düzenlemek isteyen Mekke müşrikleri Darün-Nedve denilen yerde kirli ittifak kurdular.
Ve Efendimiz (s.a.v)’e karşı tuzak oyunlarını tezgahladılar..
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim'in Tur suresinin 29. ayettinden 42. ayetine kadar, yani toplam 13 ayettin muhtevası Resulullahı hem teselli etmiştir..
Hem de o hain planlarının iç yüzünü ortaya koymuştur.
İnanın, o günkü müşrikler "Mekke’de hak davayı ve insanlara gelen yeni kurtarıcı gerçekleri" perdelemek için ellerinden geleni arkalarına koymamıştır.

 

Her türlü melanet ve kirli tezgâhları kuran o inanç fukaraları, ilim ve kültür yoksulları, küfrün, inançsızlığın, edepsizliğin çukurunda palazlanırken, onları imanın sahili selametine getirmek isteyen Efendimiz Hazreti Muhammed'e (s.a.v)’e karşı ne gibi insanlık dışı oyunları tezgâhlamış iseler, 1400 sene sonra da insanlığı küfrün, şirkin ve çağdaş Bolşevizmin, komünizmin tuzağından çıkarıp imanın kurtuluş meydanlarına taşımak isteyen günümüzün İslam ulemalarına karşı da aynı oyunlar tezgahlanmıştır.
Aynı hileler; ama yeni yeni versiyonlarla ortaya çıkmış ve böylece İslam milletinin başına musallat ettirilmiştir.
Tıpkı 1925’teki Şeyh Said kıyamına karşı yapılan acımasız katliam gibi..
On binlerce insan katledildi.

 

 

Dün de ifade ettiğim gibi hem de milletin maddi ve manevi önderlik görevini taşıyan ulema kesimleri, katledildi.
12 sene sonra da aynı fitne, yine sözüm ona devleti temsil eden altı oklu anlayış bu kez Dersimli insanlarımıza karşı acımasız katliamlar icat ettiler.
Benim burada değinmek istediğim Mekke müşriklerinin yaptığı iğrençliklere karşı yüce Allah, Hz. Resulullahı ne kadar uyarmış ve teselli etmiş ise de kıyamete kadar o uyarıcı dersler Kuran’ımızda yer almış ve geçerliliğini korumaktadır.
Anılan 13 ayetin hepsini bugün için bu köşeye sığdıramayacağımız için ancak 1. ayet ile 13. ayetin meallerini size sunmak istiyorum.
Gerçekten çok önemli, önemli olduğu kadar da içinden yönlendirici dersler çıkarılması gerekir.

 

Ayet 29;
“Ey Resulüm (O) halde nasihat et, uyar.
Çünkü rabbinin ni’meti hakkı için sen ne bir kâhinsin ne de bir mecnun.
Sakın verilen görevi ihmal etme, küfrün üzerine yürü”
42. ayet ise özetle şöyle buyurmaktadır;
“Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar sana karşı Ey Resulüm.
Asıl o inkâr edenler gerçekten (kendileri) tuzağa düşmeleri gerekenler onlardır”
Zira bunlar hileli, komplo teorilerini hazırlayarak kendi milletini küfrün tuzağına düşürmek için var ola gelmiş nesnelerdir.
Bu ayetlerin paralelinde çağımızın en büyük ilim allamelerinden olan Bediüzzaman Said-î Nursî Hazretleri 42. ayete şöyle yorumlama getirmektedir.
“Fıtratları bozulmuş (yaradılış kanunlarıyla ters düşmüş), vicdanları çürümüş şarlatan münafıklar, zındıklar gibi ellerine geçmeyen hidayetten (doğru yoldan) halkları saptırıp, aldatarak çevirmek, hile ve tuzak kurup insanları doğru yoldan çevirip sana karşı ihanetlik yapmaktadırlar.
Gâh kâhin, gâh mecnun derler.
Gâh sihirbaz deyip kendileri dahi inanmadıkları halde başkalarını inandırmak istiyorlar?
Böylesine hilebaz şarlatanları insan sayıp desiselerinden, inkârlarından etkilenerek davadan vazgeçmek için fütur getirmek isterler (gevşetmek isterler).
Daha ziyade, gayret et Ey Muhammed!
Çünkü onlar kendi nefislerine hile ederler, kendilerine zarar verirler ve onların getirmek istediği fenalıklar, fitne ve bozgunculuklar onlara geçici bir teselli ve aldatıcı bir ilahi tuzaktır onlara karşı kurulmuş, farkında değiller”
Tıpkı günümüzdeki yaşanmakta olan küfrün, zulmün, şarlatanları gibi…

 

Evet, dünkü medya bir yandan 28 Şubat’ı anlatmak için haberleri sürmanşetlerine taşırken, bir yandan da Başbakan’ın Dersimin dört belgesinin açıklamasını da büyük puntolarla birinci haber olarak vermeye çalıştılar.
“ZULMÜN HESABI TEK TEK SORULACAK” başlıklı haber şöyle devam ediyor;
“1000 yıl süreceği ifade edilen 28 Şubat süreci resmen sona erdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 28 Şubat süreci ile ilgili soruşturma başlattı
(Hem de o günün dört büyük dinozor, Ergenekoncu generallerin resimleriyle beraber)
Soruşturma kapsamında dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı (aynı zamanda o günün kabadayısı), ikinci başkan Çevik Bir, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkaznak, Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman (yıllar yılı MİT Müsteşarlığını üstlenen avare bir Ergenekoncu) gibi isimler ifade verecek”

 

İkinci haber;
“DERSİMİN DÖRT BELGESİ”
“CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na Dersim dersi veren Başbakan Erdoğan, 1937 ile 1939 yılları arasında Dersimde yaşanan planlama katliam, sürgün ve ölüm bilânçosu hakkında dört belge açıkladı, belgelerin altında da İnönü’nün imzası var.
“13 bin 806 kişi öldürüldü, 12 bin kişi sürgün edildi” diyen Başbakan, Dersim faciasını anlatıyordu kamuoyuna ve katliamın faili malumu CHP’nin şarlatanlığını dile getirmişti.
Hele hele CHP’nin bünyesinde yer alan ve mağdur, suçsuz insanların katliamına karar veren Kel Ali her şeyin başında rol oynamış.
Anlatan gazete şöyle diyordu;
“Başbakan Dersim katliamında rol alan birinin de CHP döneminde Bayındırlık Bakanlığı görevini yürüten Ali Çetinkaya olduğunu belirterek bu “Kel Ali” olarak biliniyordu”
Kel Ali’nin kim olduğunu biliyor musunuz?
İşte Kel Ali; meşhur İskilipli Atıf hocayı şapka kanununa aykırı olarak şapka risalesini te’lif ettiğinden dolayı idam sehpasına taşımıştı.
Ve İskilipli Atıf hocayı idam ederken şahitlerin bilahare dinlenmesine, şeklinde düzmece bir yargılamayla idam kararını vermişti.
İşte hüküm verip de şahitleri bilahare dinlenmesine karar veren hâkim taslağı.
Ya işte o!” dedi.

 

Evet, sevgili dostlar.
Türkiye’nin hali pür melali ortada…
Ne dersek, ne yazarsak, artık kamuoyu zaten bu tür tarihi hıyanetlikleri öğrenmiş durumdadır ki, o altı oklu CHP'ye altmış yıldan beridir iktidar şansını vermemektedir.
Sayın Başbakanımızın Dersim için, “Devletten tarihi Dersim özrü” dilemiştir.
Ümit var oluruz ki, çok yakın gelecekte yine aynı Başbakanımız Güneydoğu Anadolu’daki Şeyh Saidlerin, Bediüzzamanların, itibarını iade etmek üzere TBMM kürsüsünden de aynı devlet adına aynı devlet özrünü dileyeceklerdir.
Evet, bu halk Başbakanına güveniyor.
İşte kocaman 73 yıl önce o günkü adıyla anılan Kürdistan coğrafyasındaki yapılan katliamların bir bir belgelerini devlet arşivlerinden çıkarıp gösteren böyle bir Başbakan’dan Allah ebediyen razı olsun.
İşte devletin adamı, milletin evladı ancak böyle olur.
En derin saygılarımla.
Cumanız mübarek olsun.