ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Türkiye’nin, İslam âleminin ve genel olarak dünyanın günümüzde yaşamakta olduğu problemleri anlatmaya gerek yoktur. Birçok yerde, özellikle İslam âleminde/Ortadoğu’da zulüm, ölüm, gözyaşı, buhran ve bunalımların yaşandığı göz önündedir. Pek çok kişi, yaşanan problemler için kendilerine göre çözüm önerilerini sunmaya çalışmaktadır. Âcizane ben de bu konuda görüşlerimi birkaç madde halinde özetlemek istiyorum. Her şeyden tüm problemlerin çözümü için Kur’an-ı Kerim’in esas alınmasının gerektiğine inanıyorum. Kur’an’ın dışında sunulan öneriler ne kadar geliştirilirse geliştirilsin, ancak Kur’an’ın önerilerine bir adım daha yaklaşmış olabilmektedir.

Kur’an-ı Kerim’in çözüm önerileri evrenseldir, “Elhamdu lillahi Rabbilalemîn”, yani Allah tüm âlemlerin Rabbidir mesajı ile başlamaktadır. Sünnetullah’ta/Allah’ın yasasında insan ayırımı yoktur. İnsanlar arasında ayırım yapan, Kur’an’dan ayrılmış, Allah’tan uzaklaşmış olmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de haber verildiğine göre tüm peygamberlerin gönderilmelerinin ana hedefinde, insanlar arasında adaletin yerine getirilmesi, toplumsal uzlaşı ve barışın sağlanması hedeflenmektedir:

لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ

 

 “Kesinlikle Biz, elçilerimizi çok açık delillerle/mucizelerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için de beraberlerinde kitabı ve mizanı da indirdik.”

Bu ayette haber verildiği gibi idari uygulamada adalet, sosyal hayattaki ahlakta, her türlü alım satımda mizana/ölçüye uygun hareket etmek gerekir. Aşağıdaki ayette de adalet ve emanetin önemi vurgulanmaktadır: 

إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤدُّواْ الأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ النَّاسِ أَن تَحْكُمُواْ بِالْعَدْلِ إِنَّ اللّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ سَمِيعاً بَصِيراً

 

Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” 

Bu ayetten anlaşıldığı gibi Kur’an-ı Kerîm’e göre devlet, iki esas üzerine kurulmaktadır:

1 – Adalet.

2 – Emanet (İşleri, görev ve vazifeleri ehline vermek).

Dünyanın neresinde olursa olsun, bu ilkelere göre hareket eden devlet, bu uygulamalı açısından Müslümandır. Aynı şekilde dünyanın neresinde olursa olsun bu ilkelere göre hareket etmeyen devlet, uygulamaları açısından Müslüman olarak kabul edilmemektedir. Çünkü uygulamaları Kur’an’la bağdaşmayanların Müslüman görünmeleri veya Müslümanlık iddialarında bulunmaları inandırıcı olmamaktadır.

Bu konuda Kur’an-ı Kerimden ayetleri ve Hz. Muhammed’den (sav.) hadisleri sıralamak mümkündür. Önemli olan sözü uzatmak değil, önemli olan ilahi adalete uygun hareket etmektir. Ona göre netice olarak bazı maddelere yer vermek istiyorum. 

1 – Adli uygulamanın herkes için eşit bir şekilde işlemesi gerekmektedir. Cezai müeyyidelerde insan ayırımı yapmak, Allah’a ve Kur’an’a muhalefet etmektir. Bu konuda tüm insanlar eşit uygulamaya tabi tutulmadığı sürece, hiçbir çözüm sağlanamaz.

2 – Görev vermede de insanlar arasında ayırım yapılmamalıdır. Herkese hak ettiği görevi vermek gerekir. Şunun bunun referansı ile değil, Allah’ın emrettiği hak ve adalet referansı ile insanlara görev vermek gerekir. Ben uzun yıllar Üniversitede görev yaptım, idari görevlerde bulundum. Örneğin ben herhangi bir bölüme asistan alacak olsam veya bir İngilizce okutmanı alacak olsam, siz 90 puanla müracaat etseniz ve ben sizi o göreve atamadan 70 puan alan birini benim tarikatımdan, cemaatimden, akrabalarımdan, cemiyetimden, partimden diye alıp atasam, siz benim İslam’ıma imanıma güvenir misiniz? Ebette güvenmezsiniz. Ona göre bu tür görevlendirmede her kişiye hak ettiğini vermek gerekir. Ben 50 seneye yakın bir zaman zarfında bir süre Diyanet İşleri Başkanlığında ve daha çok Üniversitede görev yaptım, çok yanlışlık ve haksızlıklara şahit oldum. Üzülerek söylemek istiyorum, günümüzde hala alasının yaşanmakta olduğuna şahit olmaktayız. Ciddi kontrollerle hak ve adalet konusunda işlenen hataların düzeltilmesi gerekir.  

3 – Hiçbir ayırım yapmadan tüm insanların malları, canları, nesilleri/namusları, inançları, akılları, fikir ve düşünceleri eşit ölçüler dâhilinde korunmalı ve onlara eşit haklar sağlanmalıdır.

3 – Kur’an-ı Kerim’e göre israf/gereksiz harcama, herkes için haramdır. Her makamda, her yerde ve her zamanda buna göre hareket etmek gerekir. Özellikle toplum, bu konuda iyi bir eğitime tabi tutulmalıdır.

4 – Kim olursa olsun, hiçbir insana fiili veya sözlü olarak zarar vermemek gerekmektedir.

Elbette bu ve benzeri kurallara uygun hareket etmek kolay değildir. Ancak Müslüman ve özellikle insan olmanın gereği budur. Bu ilkelere göre hareket edildiği zaman, Türkiye’de, Ortadoğu’da ve hatta tüm dünyada problem diye bir şey kalmayacaktır.  

Herkese selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.